Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Bir devrin çöküşü…

Bir devrin çöküşü…
 

1980 li yıllar. O zaman ben tuhafiyecilik yapıyorum. Ata mesleği. Enflasyon yüksek, daha doğrusu görünür seyrediyor. O dönemde emekli olanlar biraz ek yapabilirlerse bir daire alabiliyor veya bir araba alması mümkün oluyor. Bir kısım genç emekli de ticarete atılıyor. Genç yaşta işsiz kalmak erkek için çok zor. Hele birde okuyan veya evlenecek çocuk varsa emekli maaşı o zamanda yetmezdi.

Emekli erkekler, eşlerinin ikide bir iğne idi iplik idi, düğme idi tuhafiyeciye koştuğunu bildiğinden tuhafiyeciliği matah bir iş sanıp ara sokaklarda bir yığın tuhafiyeci açmışlardı. Eh akmaz, kokmaz ne zaman satsan para. Yani riski yok sanırdılar. Yaşı müsait olanlar ara sokaklardaki bu tür dükkânların önünde tavla oynayarak vakit geçirenleri bilirler.

Ancak kazın ayağı öyle değildi. Doğru dürüst iş yapamayan bu kesim ihtiyaç karşılamak için tüccara gittiğinde alacağı mal sattığı fiyata geldiğini görünce gerçeği kavrarlardı. Giderek raflar boşalır, sonrada kapanırdı.

2002 den sonra şekil itibari ile biraz farklı, ama sonuç itibari ile benzer bir süreç başladı. AKP iktidarı kazanmış, gidecek yer arayan sıcak para hızla bu zihniyetin arkasında saf tutmuştu. Bir köşede biraz parası olan bulduğu çok kolay kredi desteği ile pıtrak gibi yeni mağazalar açmaya başladı. Hayatında mobilya denen şeyi evindekiler olarak bilen biri bir bakıyordunuz kocaman bir mobilya mağazası açıyor. Bu kolay krediyi bulmak için AKP zihniyetine üye olmak yeterli idi. Gelen sıra sıra çelenkler ya kendileri gibi iktidar rüzgârı ile ticarete atılanlardan veya onları destekleyen zihniyetteki tüccardandı. Allah razı olsundu bu zihniyetten. İktidara gelir gelmez onları tüccar yapmıştı. Bunlar iş yerlerine koydukları isimlerden de belli oluyorlardı. “Büşra giyim, Hidayet mobilya” gibi.

Bilmedikleri ise iki küçük ayrıntı vardı. Birincisi bilmediğin işte, hele inanılmaz rekabetin yaşandığı ticaret işinde başarılı olmak, hele hele yeterli öz sermayen yoksa hayal ötesiydi. İkincisi ise paranın dini imanı yoktu ve emperyalizm sömürecek yeni bir alan bulmuştu. Olay bu kadar net ve basitti.

1980 li yıllarda sağa sola dükkân açan emekliler bir süre sonra ellerindekileri kaybedince kafalarını kaşıyıp kenara çekildiler ve emekli maaşı ile nasıl devam edeceklerini düşündüler. Bunların durumu ise çok farklı. Açıldıklarında, birkaç delikanlı elemanı olan mobilyacı, bir süre sonra delikanlıları tek tek çıkardı. Sonra bir de baktık sıkma başı ile yenge iş hayatına atıldı. Şimdilerde ise en sık ziyaret eden bankaların tahsilât elemanları veya haciz memurları.

Hepsi böyle değil tabii. Ama büyük çoğunluğunun durumu bu. İş yok, para yok, dahası geleceğe dair umut yok. Ufak bir kesim dört çekerli ciplerle şehir içinde hava atıp villalarda yaşarken, çok büyük bir kesimde ne olduğunun çok fazla farkında olmadan aval aval etrafa bakıyor.

19/03/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..