Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '12

 
Kategori
Tarih
 

Bir İnsanlık gösterisi Kurtuluş !

Bir İnsanlık gösterisi Kurtuluş !
 

Kimimiz duymuştur, ama çoğumuz bi haberdir Kurtuluş Vapurundan.

Oysa bir II.Dünya Savaşı Destanıdır Kurtuluş, farklı bir dilde, farklı bir dinde aynı Allah'a açılan ellerin, bizden birilerinin dualarının adıdır kurtuluş.
Hani geçenlerde o dilin ve dinin başkanı Erzurum ziyaretinde dadaşlara seslenmiş, bizlerin dilinde "Merhaba dadaşlar" demişti, ve yine aynı kişi aynı günün ilerleyen saatlerinde "Kıbrıs'ta işgalcisiniz" çıkışıyla bitirmişti günü... Anadolu'nun saf, tertemiz insanlarının; insanlığa olan saygılarının İşte o başbakana tokat gibi cevabının adıdır Kurtuluş Vapuru !
Sanırım anladınız, farklı dile, dine sahip, aslında bizlerden olanların kim olduğunu... Evet Yunanistan'dan bahsediyorum ve Yunanistan'ın II.Dünya Savaşı yıllarında kurtuluşu olan o Kurtuluş vapurundan...
Şimdi nerden çıktı bu kurtuluş vapuru diyeceksiniz sanırım. Bugün izlediğim bir belgesel beni bu konuda yazmaya itti. Hatırlansın istedim, hatırlansın ve hatırlatılsın Anadolu'nun sevgi dolu, fedakar insanının; ne düşmanlık, ne de tarihsel nefretleri umursamadan, insanlığın gerektirdiği heryerde olabildiğini ve olmaya da devam edeceğini...
İşte bu Atina'da yaşam savaşı veren insanlara "Evet bugün açsınız ancak yarın Kurtuluş gelecek" dedirten Türk vapurunun, Kurtuluş Vapurunun Hikayesidir...
Yunanistan birinci dünya savaşı sırasında giriştiği Anadolu macerasından büyük bir darbe almış, ekonomik anlamda iflasın eşiğine gelmiştir, arkasından yaşanan mübadele ise dengeleri altüst etmiştir. İşte Tam da bu sırada patlak veren II.Dünya Savaşı tüm bu yaraların üstüne tuz biber olmuştur.
II. Dünya savaşı başlamış, III Rayh, Mussolini komutasındaki İtalyan kuvvetlerine, Avrupa'dan - Rusyaya yardım gitmesini engellemek için Yunanistan'ın işgal edilmesini emretmiş, ancak Yunan direnişini kıramayan İtalyan ordusu, her cephede geri püskürtülmüştür. Altı ay boyunca İtalyan işgaline direnen Yunanlıların durumu bu vaziyete daha fazla dayanamayan Adolf Hitler'in, Alman ordusuna taarruz emri vermesi ile birden bire değişir ve Yunanistan 20 gün içerisinde Alman orduları tarafından işgal edilir.
Yunanistan gıda maddeleri ithal eden bir ülkedir. Alman orduları ise kendi kaynakları ile doğu cephesindeki ordunun ihtiyaçlarına yetişememekte işgal ettiği ülkelerden bu ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İşte aynı gerekçe ile Almanların, Yunanistan'ın gıda stoklarını yağmalaması sonrasında, işgal sırasında demir yollarının da harap olmasınında etkisiyle iç kesimlerden destek alamayan Atina halkı Alman işgali altında inim inim inlemektedir,
Bu yokluk içerisinde insanlar sefalete ve tarifsiz bir açlığa sürüklenmektedir. Alman ablukası, o zamanlarda Yunanistan limanlarına başka milletlerin yaklaşmasına izin vermemekte ve yardım alamayan Atina halkı, açlıkla ölüm arasında kapana kıslmış vaziyette umutsuzca beklemektedir.
Özellikle yoksul mahallelerde açlık öylesine büyüktür ki, halk, at, eşek hatta kedi, köpek eti yemektedir. 1941 sonbaharında açlıktan ilk ölümler başlar.
İşgalin başladığı ilk günden itibaren Atina halkının tek umudu dışarıdan gelecek yardımdır. Bu konuda düşünülen ilk ülke ise II.Dünya Savaşının başından beri tarafsızlığını korumayı başarmış Türkiye Cumhuriyetidir.
Ancak o yıllarda Türkiye de kıtlıkla uğraşmakta, iş gücünün büyük bir bölümü seferberlik nedeniyle silah altına alınmış, bu nedenle de düşen üretim ve savaş çıkabilir korkusu ile ordunun savaş halinde ihtiyacını karşılamak için seferberlik dahilinde yiyecek stoklanması Türkiye'de de kıtlık çekilmesine neden olmuştur.
Lakin Anadolu halkının insancıl vasfı burada da ortaya çıkmış, basın Atina'daki masum insanların dramına kayıtsız kalamayarak, konuyu titizlikle kamuoyuna aktarmaya başlamıştır. Türk milletide içerisinde bulunduğu sıkıntıya rağmen Atinalı komşularına yardım etmek istemektedir.
Sonunda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü halkının bu hassasiyetine kayıtsız kalamayacak ve toplamda 50.000 ton gıda yardımını içerir kararı imzalayacaktır.
Böylece Anadolu insanı daha 19 yıl önce topraklarından attığı düşman ordusunun halkına yardım elini uzatacak ilk ülke olacak, Türk Kızılayı bu sorumluluğu üzerine alacaktı. Böylece şerefli Türk Halkı savaş sonuna kadar Atinalı muhtaçlara 50.000 ton gıda yardımı yapmayı tahhüt etmiştir.
İşte Kurtuluş Vapurunun hikayesi de tam bu noktada başlar.
Türk halkı tüm sıkıntısına rağmen boğazından arttırdıkları yardımları, kurulan bir yardım komisyonuna ulaştırmakta, komisyonun onayladığı yardımlar Kızılay tarafından Kızılhaç yönergeleri gereğince paketlemekte ve Atina'ya ulaştırılmak üzere hazırlamaktadır.
Ancak o tarihlerde devletin elinde kış şartlarında ve ihtiyaç dahilindeki kapasitede bir gemi bulunmadığından, özel sektörün elindeki gemilerden bu ihtiyacı giderme yoluna gidilecek, Tavilzade Biraderler şirketinin elindeki 2400 tonluk kuru yük gemisini bu iş için uygun bulunacaktı.
1882 yılı yapımı gemi, ilginç bir rastlantı sonucu 19 yıl önce komşumuz ile yaşadığımız o büyük mücadeleye verdiğimiz adla, aynı adı taşımaktaydı "KURTULUŞ" ...
Kurtuluş vapurunun dört bir yanına ve üstüne Kızılay amblemleri boyanarak savaşın getirdiği saldırı tehlikelerinden korunması sağlanacaktır. Ancak Kurtuluş Vapurunun rotası da ayrı bir sorun teşkiletmektedir. Savaş nedeniyle ticari rotalara dökülen mayınlar seyri oldukça güçleştirmekte ve her sefer için İngiliz, Alman, İtalyan ve Yunan makamlarıyla yazışılması ve rota onaylandıktan sonra sefere çıkılması gerekmektedir.
İlk seferine 13 Ekim 1941'de, Karaköy rıhtımından yola çıkan Kurtuluş Vapurunun mürettebatı Yunan limanına yaklaştıklarında gördükleri vaziyeti : "liman bir gemi mezarlığını andırıyordu. Kurtuluş, batıkların arasından güçlükle kıyıya yanaştı. Vapurun yiyecek getireceği haberini alan binlerce Atinalı, saatlerdir onun gelişini bekliyordu" şeklinde aktaracaktır.
İlk seferinin sonunda gece vakti Pire limanına varan Kurtuluş polis koruması altında yağmadan korunmaya çalışılırken indirir, Atina halkı için yaşam anlamına gelen mukaddes yükünü. Bir tayfa şöyle aktarmaktadır o anı "Sırtlarında koca koca çuvalları yüklenmiş hammallar bir yandan, bir an evvel yükünü ihtiyacı olanlara ulaştırmaya gayret ederken, bir yandan da heyecandan ve sevinçten gözlerinden yaşlar gelmekteydi. Halk öylesine sefil, öylesine bir çare bir görünümdeydiki çehreler açlıktan sararmış, avurtlar çökmüştü."
Bir başka tayfa "Açlık heryere hakimdi, bebeler zayıflamış, canhıraş açlıktan ağlamakta, insanlar ruhunu teslim etmek üzereydi... Eğer o yardım gelmese muhtemelen büyük bir ekseriyatı ertesi gün ölmüş olurdu"
İşte böylesine bir anda, aziz TÜRK MİLLETİ kendi açlığını düşünmeden, daha 19 yıl önce milletini kılıçtan geçiren düşmanına, dünyadaki herşey den daha kıymetli olan hayatı vermiş, insancıllığını, adalet ve yüksek seciyesini dostuna da, düşmanına da bir defa daha kanıtlamıştır.
Kurtuluş Vapuru Pire Limanı'na her biri diğerinden daha acılı öykülerin yaşandığı dört sefer daha yapacak ve Şubat 1942'ye kadar bu 4 seferde yaklaşık 7.100 ton gıdayı Yunan halkına ulaştıracaktır. Bu arada Yunan halkı efsaneye dönüşen Kurtuluş Vapuru için "Evet bugün açsınız ancak yarın Kurtuluş gelecek" tarihi sözünü söyleyecek, umutla beklemeyi ve gelen yardımları paylaşmayı öğrenecektir.

Kurtuluş Vapuru 20 Şubat 1942'de saat 9.15'de 5 seferi sırasında Marmara Adası'nın kuzey kayalıklarında yaklaşık 2000 ton gıda ile sulara gömüldü. Kurtuluş'un 36 kişilik mürettebatı kazadan sağ kurtulmayı başardı. Ama Kurtuluş Vapuru Atina halkının kalbinde asla batmadı.
Türk milleti Kurtuluş Vapurunun batışı sonrası verdiği sözü unutmamış, Kurtuluş Vapurundan sonra Tuna, Konya, Aksu ve Dumlupınar gemileri ile sözverdiği 50.000 ton gıda maddesini Atinalı muhtaçlara ulaştırmıştır.
Bugün o günleri unutanlar bu yazıyı keşke okuyabilseler ve Türk Milletinin ancak bir başkasının hayatını kurtarmak için savaşacağını bir kere daha hatırlasalar ve keşke bu söze muhatap olanlar bu ve benzeri şahanelikte vakadan haberdar olsalar ve o lafı eden densizlerin suratına bu tarihsel gerçekleri tokat gibi vurabilselerdi.
Kurtuluş Vapurunu, 36 kişilik mürettebatını üstlendikleri ve başardıkları bu mukaddes görev sebebiyle birkere daha saygıyla anıyor, aziz milletime bir kere daha o eşsiz vicdanı ve adaleti için teşekkür ediyorum.
Kaynaklar :

Demo Productions, Barışı Taşıyan Vapur Kurtuluş Adlı Belgeseli Resmi Sayfası , http://www.sskurtulus.com/index-tr.htm

Sayın Mustafa İzberk'in 15.05.2006 tarihli yazısı, http://www.turksolu.org/107/izberk107.htm

 
Toplam blog
: 2
: 173
Kayıt tarihi
: 18.07.12
 
 

Bayrağına, milletine hasretle ve tutkuyla bağlı, bir Türk Milliyetçisi, Atatürkçü, bir TÜRKÜM! ..