Bir Lâtin temsilcimiz: Süheyla

Şarkılarını üç günde şöhrete kavuşturup, dördüncü günü bir daha hatırlanmamak üzere ortalıklardan kaybolan popüler müzik sanatçıları.

Afralarından, tafralarından yanına varılamayan sözde müzikçiler. Mum alevi gibi yanıp, sönüverenler.

Müzik dünyasının starı Los Paraguayos’un sırrı neydi acaba? Yarım asırdan bu yana halâ daha listelerde olan sevilen ve istenen bu ‘Lâtin Rüzgârları’ nın sırrı, hakikaten neydi?

Yukarıdaki suali, Marmaris’te proğram yaptığı gazinodaki İzmirli Süheyla Colak’a sorduk. ‘’Bugün halâ Dünyada fırtına gibi esiyorlar. Los’lar çok seviliyorlar. Disiplinli çalışmaları saygıya değer.’ dedi.

Süheyla Colak, uzun zamandır lâtin müziği yapıyor. Türkiye’deki Lâtin müziği temsilcilerimizden. Repertuarı çok geniş ve kendisi de çok genç. Kendisine ve grubuna, Marmaris, İşmeler’ de, Martı Otelin arkasındaki bir gazinoda rastladık. ‘ Que bonitos ojos tienes!’’ ( Ne güzel gözlerin var) diyordu İspanyolca. ‘ Maleguenya’ yı söylüyordu. Türkçe versiyonunda: ‘ Benimdin sen aşkımla / Anladım yaşadıkça / Sen bütün günahlarınla / Gel razıyım gel bana ! Sözler Ebcioğlunun mu, Sezer Cumhur Önal’ın mı? Unuttum valla!

Lâtin Müziği sevgisi, küçüklükten… İzmir, 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik teknolojisinden mezun. Kısacası müzik öğretmeni ama, yapmıyor. ‘ Albüm olmadan da dış ülkelerde çalışmak zor, diyor. Gurubun Gitaristi Cem Caylak İsveçte çalışıyor. Müthiş parmaklara sahip. Yazdan yaza Marmaris’ teler.

Süheyla, çıtı pıtı bir kız. Çiçeği burnunda. Repertuarı hayli çok. Yedi yaşında TRT İzmir Çocuk Korosundaymış. ‘En yakın aşk şarkıları, İspanyollarda’ diyor. Açmışken, ‘Aşkını sorduk’ kendisinden. ‘ Bir sahibim var’ diye fısıldadı. Nasıl bir aşk istersin? Dedik. ‘ Gündüzü Güneş gibi, gecesi de Ay gibi uzun olsun’ dedi. Kadife bakışlı, lirik bir ses tonuna sahip müzikal kişiliği ile sevecen bir tip Süheyla. Sahnelere yakışıyor.

Oturmuş konuşuyoruz antrakta. Hiç acelesi yok. Kendi kendine pozlar veriyor. Kuş gibi cıvıl cıvıl. Avrupa’ya çıkmayı düşünüyor.

1954 yılında Paraguay Hükümeti, ülkeyi tanıtmak için üç kişiyi görevlendirmişti. Luis Alberto Del Parano, Digno Galcia ve Augustin Barboza… Bu üçlü, gönderildikleri Avrupa’dan, bütün Dünyaya Lâtin müziğini sevdirdi. ‘

Biz de Eurovizyona şarkıcı gönderdik, Türkiye’yi tanıtsın diye. Gözlerimizle yedik kızı, bakışlarımızla soyduk sağana çevirdik. Yok etekleri kısaymış, yok bacakları eğriymiş diye diye kızı ateşler içinde hastalar ettik. Sonra da peşine Maliyecileri taktık. Sahnede kavgalar ettirdik. Bizim temsilcimizi, daha doğmadan sakat, bereli ve şaşkın Eurovizyona çıkarttık. Sonrasına da, yakasını koyuverdik.

Tekrar LOS’ lara dönüyoruz. Süheyla anlatıyor. ‘Kendileri hudutlarda

transit geçerlerdi. Taa Japonya’ya kadar gittiler. Orada, müzikleriyle

Japonları çıldırtarak ayağa kaldırdılar. Japonca ile Latin dili arasında

muazzam fark var, ’diyor.

Bugün üçüncü kuşaklar, gurubu götürüyor. Her yerde rağbet görüyorlar. Gençlerden de çok ilgi görüyorlar.

Süheyla’ya iyi şanslar diledim. Kışın 2 nci kordondaki bir kafede müziğe devam edecekmiş.