- Kategori
- Şiir
Bir Mülkiyeli 'den gümüş yıla ağıt!

Önce halk, önce vatan, önce millet diyerek
Doluştuk 78'de Mülkiye'ye, ulusal bir bilinçle
Bilerek, isteyerek ve seçerek
" Tüllâp "dık artık bizler de, Arapkirli
Her ne kadar "kayıp kuşak" dense de bize
O yarısı ideolojik, yarı siyah, yarı beyaz yıllarda
Asgari dört yılda bilenip daha da bilinçlenerek,
yüreğimizde hep ülkeye hizmet ideali
yarı cesur, yarı ürkek,
Attık kulaçlarımızı 82'de, 83'de,
kariyer denizlerine,
yarısı Dolar, diğer yarısı iman yeşili bir Anayasa'nın
Ve banker faciasının gölgesinde.
Bizler beyazın, kırmızının ay yıldızlı,
diri ve bilinçli çocuklarıyken
Griye ve onun muhtelif post-modern tonlarına
dönüşmekteydi son süratle artık,
üçüncü kez küreselleşen şu garip dünya.
Plan çoktan pilava dönmüştü, sos aranmakta,
bir yanda özelleştirme, onca sahte güzelleme ile,
ısıtılmakta ve taraftar aramakta,
Liberalizm pruvasında "Neo" takısıyla,
pupa yelken yeniden yol almakta.
Bizler yabancısı olduğumuz bu derin sularda,
başka bir mücadele için yüklü donanımla,
yarı şaşkın, yarı ayık geçtik 80'leri
Berlin duvarı yıkılmış, Sovyetler darmadağın,
ve erken sabahlarda buğulu gözlerle baktık ki,
sokaklarda tüm Doğu Avrupa,
Dönem artık 90'ların başları
Çocukluğumuzun ilkokullarında süt tozu dağıtan Sam amcası
"Küreselleşme" diye iyice tutturmuş
taraftarları çoğaltmakta,
yarım kalan birinci Körfez savaşı
ikincisine göz kırpmakta.
İnterneti ve cep telefonları ile doludizgin gelmekteler
üstümüze üstümüze
heybelerinde artık web siteleri
yeni mahşerin dijital savaşcıları.
Öyleki istesen de tam kaçamıyorsun,
Çiğnenirken eski değerler, kırışılırken milyon, milyon,
enseleniyorsun çoğu kez dijital kuşatmalarla,
eski moda mekanik bir gerilla gibi
eski kutsallarının idealler savaşında.
90'ları da böyle geçtik, yarı ulusal, yarı küresel,
Biz marşımızdaki gibi yetiştik yetişmesine de,
maalesef dinmemişti göz yaşları vatanın
muhtaç kalmıştı halk artık himmetine,
paket paket erzaklar dağıtanların.
Oysa tuzu kuruydu her zamanki gibi
ideal mideal dinleyip servetine servet katanların.
2001'i karşıladık bir Şubat sabahı
IMF, IMF deyip de kilitli kapılarında
ilk çırpıda batan ulusal bankaların.
Çok kayıplar verdik camiamızca da
bu finansal meydan savaşında.
Dervişler artık değişmiş medresede ders değil,
Üst kurullar adına fetvalar vermekteydi.
Dünya bankası, IMF patenti ile,
ekonomiyi yeniden inşa etmekteydi.
Bürokrasinin üst katlarında artık,
batıdan gelen yoğun dijital,
finansal ve yasal sağanak,
hüzünle boşalan gözlerin akıttığı yaşlarla olsa gerek
nemliydi hep alt katlar ve oldukça alçak.
Ve 87'den beri hiç dinmeyen AB hayali,
zihinlerde modern, sosyal adaletçi ve fon da sanki
"Dört mevsim" Vivaldi,
Oysa geç de olsa anladık Brüksel koridorlarında
çalan; Wagner'miş nerede Vivaldi.
Unutmuşken yavaş yavaş ulusal duruşu,
gururlandık 2003'de
1 Mart gecesinde,
tezkerenin reddi ile.
Ama manşetlerdeydi artık
Müttefiklerin Körfezi ikinci kez vuruşu.
Yine unutmuşken 80'lerin başlarında "iktisadi" planı,
anımsadık yeniden dayatınca bazıları
fakat bu kez bambaşka ve "siyasal"olanı
Neyse ki 2004'de
Minicik Rum kayalıklarına çarptı da kurtulduk
Serv'in daha küçük, makyajlı ve sempatik olanından
"Annan planı"ndan!..
Kıssadan hisse desek
İstediklerimizi istediğimiz gibi
yapamadığımızı bildirsek
eşiğinde 25. gümüş yılın,
çok çok uzak gibiyken 82'de
sel gibi akıp gelen.
Evet, sanki rüzgar gibi geçti
kapıları çalan artık birer birer,
yolunan sosyal devlette
erken emeklilikti,
kimileri için de
bireysel emeklilik, yedekte.
Vururken daha dirençli ve donanımlı olanlar
kariyer yorgunu yüreklerini
daha sakin ve donanımlı limanların
kuytu köşelerine,
idealler kalafata alınmıştı çoğu yerde,
yedek ve yeni tekneler artık sefere
gençlere devrederek
tertemiz ideallerimizi yine de,
Önce kopkoyu bir Türkiye,
ve onunla eşanlı Mülkiye sevdasıyla,
gönül gönüle, el ele...
İ. Ersin Kabaoğlu , 82 İktisat / Maliye