- Kategori
- Güncel
Bir Musul analizi

Musulun İşgali
Geçen akşam işten eve dönmüş akşam yemeğimi yemiş kahveye doğru yürüyecektim, bu arada mahallemizin kuru yemişçisine uğrayıp şöyle bir merhaba deyip haspal ediyordum. Sosyal yanımız iyidir hani. Neyse oradan buradan özellikle siyasal konuları konuşurken, konuşmamızın merkezinde Işidın Musul işgali vardı. Sohbet koyulaşmış bayağı bir zaman geçmişti ve mahallemizin sakinleri yavaş yavaş işten evlerine dönüyor sigara, kuru yemiş almak için uğrayanlarla da merhabalaşıyorduk. Bu arada oldukça okkalı bir selam vererek dükkândan içeriye komşum Hurşit girdi. Elektrikçilik yapan komşum kan ter içindeydi, elinde birkaç poşet vardı ve belli ki yorulmuştu. Oooo Nizam abi diyerek kendince bana hafif yollu bir iletişim modülü ile yaklaştı. ( Bu dahil tüm genellemeler yanlıştır gerçeği yanında, doğu ve güneydoğuyu bir yana bırakırsak bana göre Ülkemizin en tutucu bağnaz iller sıralamasında; 1-Bayburt, 2-Rize, 3-Erzurum. Erzurum doğuda ama olsun orada asteğmenlik yaptım, iyi bilirim.) Hurşit, ooo selam iletişiminin dışında İktidarı ve Başbakanı öven birkaç şey daha söyledikten sonra ben de ona, oğlum seninle benim düşünsel dünyam arasında uzaysal bir mesafe var ancak benim şansızlığım ve fukaralığım ne yazık ki seninle beni aynı çatı altında yaşamaya mahkûm etti. Hem cahilsin hem de cüretkarsın. Bu arada onun Bayburtlu olduğunu söylememe gerek yok sanırsam. Sonrasında ne yapıyor sizinkiler bayrak indirtiyorlar, bak besledikleri Musulu işgal etti ve konsolosumuz dahil 80 civarında vatandaşımızı rehin aldılar, on binlerce şoför veya orada çalışan yurttaşlarımızın hayatı tehlike altında dedim.
O da bana; Abi Işidı önden gönderdik, arkasından Kerkük, Musul, Selahaddin, Tikrit ne varsa Irakı tamamen girip alacağız, dedi. Ellerinde tuttukları vatandaşlarımızı ise aslında Dünyadaki kimse çakmasın diye Hükümet tarafından sembolik olarak rehineymiş gibi davranıyorlar, dedi.
Peki bunlara sen inanıyorsun bu benim sorunum değil, bana nasıl inandıracaksın? O da inanmamak senin sorunun dedi. Bak Işid teröristlerinin içerisinde de senin gibi hasta ruhlu Allah dostu olduğunu söyleyen 3000 tane yurttaşımız var diyerek, sen şizofrenliğin ne olduğunu biliyormusun diye sordum. Tabii ki biliyorum diyerek, Akıl hastalığı dedi. Peki sana bunu bir miktar daha açıklıyayım diye devam ettim. Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak (bu kısmının onun semptomlarında olmadığını ayrıca belirttim.) kendi dünyasında yaşadığı, gerçekliklerden kopmuş, utopik hayallerini gerçek sanarak kendi düşünsel dünyasında yaşayanların yakalandığı bir ruhsal hastalıktır. Bu arada oldukça heyecanlanan komşum Hurşit konuşma isteği ile bir dizi şeyler daha mırıldanırken, ona Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden randevu alarak muayene ve tedavi olması gerektiğini önerdim. Hatta sadece sen değil gittiğin Bayburtlular Derneğinde anlattığın bu hayallere inanan hemşehrilerinde randevu alsın dedim. Ve birkaç gariz küfür savurarak o cahil, ilkel, primitif, şizofren hastası komşumdan kaçarçasına Kuruyemişçi dükkanından ayrıldım. Yürüyerek kahveye gittim, orada da aynı türden konuşmalara rast gelince, hatta bana duyurma çabası gösterdikleri halde onları dikkate almayarak, ilgilenmeyerek iletişimsizlik ve duymama yöntemini seçtim. Kurduğumuz kare ile oyuna başladığımız için oyun kağıtlarımı elime yerleştirerek çayımı yudumladım. Oyun bitip eve doğru yürürken Musul, Kerkük hatta tüm Irakı alabileceğimiz Analizi aklıma düşmüştü, eve geldiğimde ise bilgisayarda Twitterda da attığım bir twittere karşılık aynı türden Suriye’yi ve Mısırı da alacağımıza, oraları ilhak edeceğimize dair bir mesaj almıştım.
“ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post’ta yayımlanan “Orta Doğu’yu Dönüştürmek” başlıklı yazısında ilan ettiği BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile Türkiye dahil 22 ülkenin sınırlarını değiştirdiğini, Çarşaf çarşaf yayınlanan haritalarda Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu “Bağımsız Kürdistan”a dahil edilirken, Irak’ta da Şii ve Sünni olmak üzere 2 ayrı devlet yer aldığını, yaşanan gelişmelerin, bu tabloya inen fırça darbelerini aydınlattığını” hem komşularıma hem kahvedekilere anlatsam hatta bu projenin eş başkanını yakından tanıyorsunuz, o sapık Allah dostlarını destekleyen ve sizi oraları alacağıza inandıran kişidir desem bana inanmazlardı. Çünkü din sosyolojisi ile inançları ve kişilikleri yok edilmiş, medya aracılığı ile sosyal psikolojiyi kullanarak az olan akıllarını da almışlardı. "İnanç küresine girerek veya sokularak, yaşamın tapınağına kendilerini haps etmişlerdi.
Geceleyin yatağıma uzanmış, uyuma zorluğu çekerek, sinirlerim bozuk bir halde bazen de gülümseyerek, tüm bunları düşünüyorken uyuya kalmışım.
Nizamettin BİBER