Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '15

 
Kategori
Öykü
 

Bir Naylon Gül

Bir Naylon Gül
 

Dört köykadını; ben dışarıdaydım. Epey beklemişler ille de benimle görüşmek isterlermiş. Odama aldım ‘Buyurun bacılar, derdiniz nedir?’ diye sordum. Onlar da anlattılar. Üç aydan bu yana köylerinin suyu akmıyormuş. Ta uzaklardan bir kaynaktan bakraçlarla su taşıyorlarmış. Çocuklar, insanlar üç aydan beri yıkanamamışlar. Çocukların gittiği okulda öğretmenler çoğunluğu şehirden gelip gittiği için çocukların koktuklarını, pis olduklarını söylüyorlarmış. Bu da annelere çok dokunuyormuş. Köy yöneticileri toplanan elektrik paralarını birkaç köyden oluşan Su Birliğine yatırmadıkları için Birlik de mecburen köyün suyunu kesmişmiş. Köy kadınları kendi aralarında konuşmuşlar bugün buraya çok kalabalık geleceklermiş.

Minibüsler de köy meydanından kalktığı için köyün bütün erkekleri zaten oradaymış. Kadınlar meydanda toplanınca paraları yatırmayan köy yöneticilerinin teşvikiyle köyün erkekleri kiminin kocası, kiminin babası kadınları püskürtmüşler. Vilayete göndermemişler ama köy meydanında epeyce bir kadın erkek harbi yaşanmış anlaşılan. Bu dört hanım da ‘Biz dördümüz de duluz, karışanımız, görüşenimiz yok, o sayede geldik.’ diye köyden sadece bunlar gelebilmiş.

Ben hemen ilgili birliğe telefon ettim. Köyün borç miktarını öğrendikten sonra, benim rica ettiğimi, lütfen köyün suyunun verilmesini, ilgililerin parayı bir hafta on gün içinde ödeyeceklerini söyledim. Onlar da bir saate kadar suyun köyde akabileceğini söylediler.

Sonra köyün yöneticilerini çağırdım. Derhal yanıma gelmelerini söyledim. Kadınlara bu arada birer çay söyledim. Umduğumdan da kısa bir zaman içinde köy yöneticileri geldiler. Dikkat ettim gelenler benimle selamlaşıp, el sıkıştıkları halde kadınların yüzüne bile bakmıyorlardı. Ben birliğe telefon ettiğimi, suyun açıldığını ancak bir hafta içerisinde ne yapıp edip söylediğim miktar paranın birliğe ödenmesini, eğer ödemezlerse kendileri hakkında işlem yapılacağını söyledim. Hatta eğer ödeyemeyecekseniz ben yeniden telefon edeyim taksite bağlayalım kalan borcunuzu dedim. Yöneticiler borcu on beş gün içinde ödeyebileceklerini benim birliğe lütfen bunu bildirmemi istediler. Birliğe yeniden telefon ettim. Onlar da bir ay süre verdiler, bu da ötekileri çok rahatlattı. Gelenler benden kaçamak da olsa kadınlara düşmanca bakıyorlardı, siz köye dönerseniz bu şikayetin hesabını size sorarız der gibi. Sadece benimle konuşuyorlardı. Bu sırada mesai bitimine yakın olduğu için kadınların köye dönüşte minibüs bulamaması endişesi ile ben köy yöneticilerine ne ile geldiklerini sordum. Onlar da ben çağırınca acele köy minibüsünü alıp geldiklerini söylediler. Ben de ‘Dönüşte bu bacıları da minibüse alıp köye beraber dönüyorsunuz. Bu hanımların bu konuyu bana intikal ettirmeleriyle ilgili siz başta olmak üzere kimse bu hanımlara hiçbir şey söylemeyecek, bu benim emrimdir.’ dedim. Erkekler önde, kadınlar arkada beraberce çıkıp gittiler.

Aradan epey bir zaman geçti şehrin pazarının olduğu gündü. Öğleden önce başka bir görevim vardı. Oraya gitmiştim. Daireme ancak öğleden sonra gidebildim.sekreter hanım öğleden önce dört tane köylü kadınının beni ziyarete geldiğini, bana naylon bir gül bıraktıklarını söyledi, beni bekleyememişler, köylerine dönmüşler.
 
Şimdi dairemde bir kap içerisinde duran bu naylon gül, o bacıların hediyesi olan güldür. 
 
Toplam blog
: 16
: 69
Kayıt tarihi
: 22.10.15
 
 

1952 Malatya doğumluyum. İlkokulu Malatya'nın Narmikan Köyü'nde, Orduzu'da ve Malatya Merkez Hida..