Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '14

 
Kategori
Güncel
 

Bir ölüme üzüntü ve de bir katle tepki mi, yoksa "simge" mi?!

Bir ölüme üzüntü ve de bir katle tepki mi, yoksa "simge" mi?!
 

Bugün New York Times'da tam sayfa çıkan ilan


Simgeleştiriyorlar herşeyi!

İnsanlar HEP yapıyor bunu.

Başörtüsünü, hattâ onu dahi dönüştürüp türbanı mesela,

Ve DİN’i;

Veya ulusalcılığı, Atatürkçülüğü, milliyetçiliği, Cumhuriyetçiliği,

Keza Türklüğü, Kürtçülüğü, Ermeniyi, Rumu, Yahudiyi, Hristiyanlığı, Aleviliği...

Ya da, Deniz Gezmiş’leri, Menderes’leri, Nazım’ı... ve daha nicelerini;

Hitler’i de mesela... Gandhi’yi, Che’yi...

Hattâ bir zamanlar kırmızı kazağı komünistliğin, kot pantolonu emperyalizmin-Amerikancılığın simgesi dahi sayabilmiştir bu memlekette birileri!

Oysa bunların kimisi çok yanlıştır.

Ölçüsüzlüktür, hadsizliktir, mantıksızlık ve saçmalıktır...

Olur olmaz öyle herşey de simgeleştirilmez ki.

Üstelik ayrıca “simgeleştirme” bir anlamda da aslında küçültmedir ve simge eğer gerçekten de bir simge vasfı zaten taşımıyorsa aynı zamanda da bir aşırılıktır da!

Yani sanmayın ki kahramanlıktır, kahramanlaştırmaktır.

İnsanları kahraman yapan, çok daha başka, bambaşka durumlardır; çok daha öte, özel ve özgün “başarılar”, ayrıcalıklı fedakarlıklar, üstün hizmet, koruyuculuk ve “kurtarıcılıklar”dır.

Öyle ki, hele de bir "ölüm" ise simgeleştirilen (yani sembolleştirilerek “kullanılan”), bu, çok çok özel bir kahramanlık durumu olmadıkça, ölüme de, gidene de ve bence gidenin anısına dahi saygısızlıktır!

Başka bir şeyler için kullanılmakta demektir çünkü; o başka bir şeyler ise, iyi şeyler de olabilir, kötü şeyler de! İyi şeyler için ise belki mesele olmayabilir, ama ya kötü şeyler için ise?? Zira üstü örtülü ne gizli emeller için nelerin kullanıldığını az görmedik biz bugüne kadar. Ve hele de günümüze yakın dönemlerde hem de sıkça tanık olmamakta mıyız?

****

Ölüm, tabii ki acıdır, kayıptır, üzücüdür.

Hele ki kim vurduya gitmişçesine pisi pisine, hiç hakedilmeksizin durup dururken daha ilk baharını bile yaşayamadan bir çocuk hayat sönüvermişse, söndürülmüşse eğer zulüm ve şiddet ile ya da asla makûl bulunamayacak bir şekilde, katilliktir, cinayettir, hattâ vahşettir bile.

Ve bu tabii ki kabul edilemez, tabii ki tepki gösterilecektir, kesinlikle gösterilmelidir de!

Ancak bunun dahi bir yolu, yordamı, usulü, bir sınırı, bir ölçüsü, bir “HAD  aralığı”  vardır.

Ve dahi bunun çok daha kesin, keskin ve etkili ama zararsız, tehlikesiz, saygılı, duyarlı ve sağduyulu yolu da vardır.

Eğer bir takım insanlar, bir ölümün acısını, üzüntüsünü ve de böylesi bir katl’e karşılık “makûl” tepkiyi değil de, bunun daha da üzerinde veya tam tersine densizce, hadsizce, bir ölümü dahi bir şeyler için bir araç, bir şeylere bir vesile olarak kullanmaktaysa, kullanabilmekteyse... bir ölüm dahi bir şeylere bir vasıta ve simge olarak kullanılabilmekteyse;

Ve buna üstelik yine meydanlarda bir aşırılıkla ve hunharca, saldırgan ve acımasızca karşılık verilebilmekteyse,

Hattâ bu şimdiye kadarki sadece bir tek ölüm olmayıp başka ölümler de zaten vâki iken, yeni ölümlere de cevaz verilebilecek denli bir hale dahi getirilebilmekteyse iş, nitekim bir ölüm daha yaşanmıştır (o da şimdilik!)

İşte orada durup bir, düşünülmelidir!

Ne oluyor, neler oluyor diye!!

Zira orada "görünen" amacın dışında, perde arkasında dönen başka amaçlar "daha var" anlamına gelir bu!

****

Ey insanoğlu, şunu hiç unutma ve sürekli aklında tutmalısındır:

Her kimin sistemi her nasıl işlerse işlesin, her kimin “amacı” her ne olursa olsun, Allah’ın düzeni olan şu asıl “bütün”ün işleyişinde ise, şu sistem, şu kainat, şu evren, şu yaradılış, yalnızca HAK ve HAD temeli üzerine, HAK ve HAD kuralına “göre” işlemektedir.

Aslolan da, geçerli olan ve hep var olup, bâki olan ve kalacak olan da yalnızca budur!

Dolayısıyla “olması gereken” de budur!

HAK ve HAD!!

Bu ikisi veya biri dahi ihlâl edildiği an, bil ki orada bir “yanlış” var demektir.

İhlal eden de eğer sen isen, “sen”  YANLIŞTASIN  demektir!!

Öyle ki, ihlal edenin rüzgarına kapılıp sürüklenen bile olsan, sen de YANLIŞTASIN demektir!

 

 

Filiz Alev

14.03.”14

 

Not: Görsel, Milliyet.com.tr’den alıntıdır, ilanın detayına buradan ulaşabilirsiniz:

 

 

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..