Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '16

 
Kategori
Anılar
 

Bir şizofrenin intiharı ve çarpıcı hikayesi!!!

Bir şizofrenin intiharı ve çarpıcı hikayesi!!!
 

Görsel internetten alınmıştır.


Bundan tam 9 yıl önceydi...

Fatih Abi’yle aynı kamu kurumunda fakat farklı birimlerde çalışıyorduk.Çok sık olmasa da ara ara arkadaşlarla toplandığımız günlerde kendisiyle hoş sohbetler eder,birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulurduk.

Fatih Abi, proaktif, neşeli, pozitif ve hayat dolu bir insandı.Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmazdı, fakat bakışlarındaki o esrarengiz derinliğe inebilecek kabiliyete sahip değildim. Evliydi ve dünya tatlısı kız bir bebeği vardı. Ayrıca büyük sayılabilecek MORTALITY RATE  MOTORS &YATCH isimli bir şirketin sahibiydi. Memuriyet görevinden istifa edip şirketin başına geçecekti ama biraz daha zaman olduğunu söylüyordu. Şimdilik şirketin yöneticisi, %30 hissedar olan Cenap Bey'di. Şirketin faaliyet alanı daha çok yurtdışından lüks spor araba ve spor yat ithalatı üzerineydi.Lamborgini, Porshe, Aston martin, Maserati, Lotus, Bugatti ve Ferrari gibi lüks markaların farklı modellerde ki araçlarını ithal ediyorlardı. Şirketin Bursa'da olması, kendisinin de Iğdır'da görev yapması, işlerini takip açısından sıkıntılara neden oluyordu.

Ölüme düşkün ol ki, hayat bulasın…

Arkadaşlarımızla toplandığımızda, konu genelde Fatih Abi'nin ithal ettiği arabalara gelirdi. Bizim sahip olmayı hayal bile edemediğimiz bu arabalar üzerinden uzunca sohbetler eder, pür dikkat Fatih Abi'yi dinlerdik. O bize markaların kuruluş hikayelerini, arabaların teknik özelliklerini anlatır, fotoğraflarını ve yurt içi gümrük giriş belgelerini gösterirdi. Hemen hemen hepsini kullandığını söyler, inanması güç hızlara ulaştığını anlatırdı. Bugatti Veyron aracıyla 300 km/s hıza ulaştığını anlattığında, büyük bir şaşkınlık ve heyecanla şöyle sormuştum:''Abi korkmuyormusun kaza yapıp ölmekten?''cevaben: ''Ölüme düşkün ol ki, hayat bulasın.'' demişti.

Fatih Abi'ye işyerindeki herkes imrenerek bakar, keşke onun yerinde ben olsam diye iç geçirirdi. Hiç bir amirinden çekinmez, çok fazla önemsemez, şirket sahibi kimliğinden ve yakında istifa edeceğinden dolayı amirleri de O'nu sıkmaz kendi haline bırakırdı. O da suistimal edip görevini aksatmaz, ne eksik ne fazla,yapması gerekeni yapardı.

Cenap bana ihanet ediyor…

Gel zaman git zaman, Fatih Abi'nin yavaş yavaş neşesi kaçmış, eski hayat dolu profili zayıflamıştı. Boş zamanlarında ve hatta mesai saatleri içinde bile devamlı şirketine ait dosyalarla vakit geçiriyor,uzun uzadıya Cenap Bey'le telefon görüşmeleri yapıyordu. Bu durumun farkına varmamız çok uzun sürmedi. Önce bu durumun eşiyle arasında ki geçimsizlikten kaynaklandığını düşündük, çünkü aralarının çok da iyi olmadığını biliyorduk. Arkadaşlarla bu durumu görüşüp, Fatih Abi’nin derdini anlamak ve yardımcı olmak için bir akşam toplanıp konuyu açtık kendisine. Fatih Abi, bizi kendine yakın gördüğü için çekinmeden anlatmaya başladı; Şirketin hissedarı ve şu an ki yöneticisi Cenap Bey’in kendisinden gizli yasal olmayan satın almalar yaptığı ve bunun sonucunda, yüklü miktarlarda vergi cezaları yediklerini, bu durumu kendisinden sakladığını ve düzeltmek için yüksek faizlerle bankalardan borç aldığını, ödenemeyen vergi ve banka borçlarından dolayı şirkete haciz geldiği ve batmak üzere olduğunu anlattı. Asıl can sıkıcı nokta, şirketin yasal sahibinin Fatih Abi olması ve Cenap Bey’in yasal olarak sorumlu tutulmamasıydı.

Bana iyi bir avukat bulun…

Fatih Abi’nin her geçen gün neşesi daha da azalıyor,kimseyle konuşmuyor, işyerinde ki işlerini bile yapmıyordu. Çok stresli olduğunu ve sigara içmeyi arttırdığını gözlemliyorduk. Yine bir araya geldiğimiz günlerden birinde, tanıdığımız iyi bir avukat olup olmadığını sordu. Biz de tanıdığımız bazı avukatların numarasını kendisine verdik. Böylesine çevresi geniş, şirket sahibi bir insanın bizden avukat sorması garibime gitmişti ama o zaman için anlayamamıştım nedenini! Telefon görüşmeleri de sıklaşmıştı, devamlı Cenap ve şirketin avukatı Tahir Bey’le görüşüyor, hakaret ve küfürler ediyordu.

Son mektup…

Eşi kendisinden ayrılma kararı almış ve bebeğini de alarak gitmişti. Fatih Abi dört ay gibi bir süredir lojmanda yalnız yaşıyordu.

Bir pazar günü kendi birimimizle mesaiye gelmiş ve toplantı halindeydik. Birim başkanımıza gelen bir telefonla sarsıldık. Lojmanlarda bir kişinin tabancayla kendini vurarak intihar ettiğini öğrendik, apar topar lojman bölgesine gittik. Aklımıza gelmeyen başımıza gelmişti. İntihar eden kişi Fatih Abi’ydi ve hepimiz olayın şokuyla sarsıldık. Savcının ve olay yeri inceleme ekiplerinin görevlerini bitirmesinin ardından cesedini devlet hastanesi morguna kaldırdık. Iğdır’da en yakını biz olduğumuz için telefon rehberinden babasına, eşine haber verdik fakat Cenap ve Tahir Bey’ler telefon rehberinde kayıtlı değildi! Bıraktığı mektupta kimsenin sorumlu olmadığını, borçların şirketin satılarak ödenebileceğini yazıyordu.

Hayalden ibaret bir hayattan,gerçek bir ölüme…

Fatih Abi’nin ölümüyle ilgili yürütülen,hatta bizimde ifade verdiğimiz soruşturma tamamlandığında, hepimizin kanını donduran gerçekler çıkmıştı ortaya, işte o gerçeklerden bazıları!

-      Mortalıty rate motors & yatch isimli bir şirket yoktu.

-      Fatih Abi’nin herhangi bir vergi ve banka borcu yoktu.

-      İrtibat halinde olduğu Cenap ve Tahir adında kimse yoktu.

-      Var olduğu sanılan şirketle ilgili tüm belgeleri kendi şahsi bilgisayarında hazırlıyordu. Bilgisayarından binlerce lüks araba fotoğrafı ve videosu ile yüzlerce dijital teknik katalog bulundu.

Sonuç: Kendi hayal dünyasında kurduğu şirketin batması, ve yine kendi hayal dünyasında yarattığı, çok güvendiği insanların kendisine ihanet etmesi sonucu girdiği bunalım ve depresyon sonucu intihar.

Tanı: Paranoyak şizofreni…

Not: Yazdığım bu anıda ki yaşanan olay gerçektir. Sadece isimler ve şehirler değiştirilmiş olup, olay farklı bir şekilde kurgulanmıştır.

Saygılarımla…27 Eylül 2016-Denizli  / Özkan SARI  

 
Toplam blog
: 102
: 4394
Kayıt tarihi
: 05.09.15
 
 

Kalın Sağlıcakla... ..