Bir Tatlı Huzur Almaya Geldik Emirates’ten!

Deplasmanda da olsa bir Şampiyonlar Ligi maçında elbette maçın son anlarında saniye saymak hoş değil ya da adı profesyonellik olsa da oyunu soğutmak; ama Fenerbahçe bugün öyle bir rakiple ve her şeyden önemlisi öyle bir zamanda oynuyordu ki bırakın yenilmemek adeta fark yememek dahi kimilerince başarı sayılacaktı. Zaten bu korkunun sirayeti Kazım’ı ön alanda baskı yapmaktan alıkoydu ve Uğur’u rakip yarı alanda rakibin peşinde koşmaktan. Selçuk ve Maldonado’nun da savunmanın önünde adeta çift stoper gibi çakılı oynamaları da yine bu tedirginlik nedeniyleydi. Böyle zamanlarda genellikle teknik direktör bu şekilde bir taktik vermemesine karşın futbolcular ister istemez kapanıyor denir ama bugün belli ki Aragones’in de tüm hesapları her şeyden önce gol yememek üzerine kurulmuştu.

Bereket versin, sarı lacivertliler adına geçen maçlarda yapılan savunma hataları bugün sahada yoktu. Alex’in yokluğunda hücum anlamında Fenerbahçe çok yetersiz kaldı ve gerilerden atılan uzun topa Uğur’un hareketlenmesi dışında tek bir gol pozisyonuna dahi giremedi ama en azından rakibe de bu olanağı tanımayarak biraz korku biraz da hırs karışımı psikolojiyi “emeğinin karşılığını almaya” çevirmeyi başardı.

Bu puan için mutlaka Volkan’a çok iş düşecekti ve kale direklerine ve topları dışarı atan Arsenal forvetlerine de; nitekim öyle de oldu ve hem konsantrasyonu hem de şansının yardımıyla Fenerbahçe Londra’dan sadece bir puan değil, bir özgüven, bir motivasyon ve bir tatlı huzur almayı başardı.

Londra Panteri

Bilindiği üzere 1951 Haziranında Berlin Olimpiyat Stadı’nda Almanya’yı 2-1 yenen milli takımımızın kalecisi Turgay Şeren yaptığı kurtarışlarla Berlin Panteri unvanına layık görülmüştü. Bugün de o denli fazla olmasa da yaptığı hayati kurtarışlarla Volkan Demirel takımının Emirates’ten puan çıkarmasında başrolü oynadı ve adeta bir Londra Panteri oldu. Volkan zaman zaman çok başarılı olan ama bazen de çok eleştirilen bir eldiven. Ancak Volkan’ın eleştirildiği noktalara bakıldığında bunların çok büyük oranda yapılan basit hatalar olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle çok ağır eleştiriler alsa da kimse Volkan’ın kötü bir kaleci olduğunu iddia etmiyor aksine iyi bir kaleci olduğunu ancak artık yıllar yılı kazandığı tecrübeyle de basit hata yapmaması gerektiğini söylüyordu. Bugün ortaya koyduğu güzel oyun tecrübeli kalecinin moral kazanmasına da mutlaka katkı sağlayacaktır ve Volkan zaman zaman eleştirildiği noktalar ile ilgili biraz daha dikkatli olursa hem takımının hem de milli takımın formasını uzun süre taşıyacaktır.

Uğur Boral

Bugün Fenerbahçe’de Roberto Carlos, Maldonado, Josico, Kazım, Semih, Vederson, Ali Bilgin ve Güiza’dan oluşan bir vasatlar bir de Volkan, Edu, Gökhan, Lugano, Selçuk’tan oluşan bir iyiler grubu vardı. Uğur Boral ise kötü performansı ile adeta takımın nazar boncuğu konumundaydı. Halbuki kadroya bakıldığında Kazım ile birlikte Fenerbahçe’nin yakaladığı kontra atak pozisyonlarında etkli olabilecek ve oyunun genelinde de geriden top çıkarıp bu topları pozisyona pozisyona dönüştürebilecek iki futbolcudan biri olan Uğur bu maçta ortaya koyduğu performans ile tam bir hayal kırıklığı oldu. Kazım’ın oyundan alınmasından sonra ve yedeklerde onun bölgesinde oynayabilecek bir oyuncu bulunmaması nedeniyle sarı lacivertliler’in pozisyon üretebilmek için adeta ağzının içine baktığı Uğur Boral sahada o denli etkisizdi ki bırakın arkadaşlarına pozisyon hazırlamayı etkili bir orta dahi yapamadı.

Fenerbahçe için bu maç elbette sezonun son maçı değildi ve alınan bu beraberlik başlı başına ne ŞL’de ne ligde Fenerbahçe’yi mutlu sona taşıdı ne de takımın üzerindeki kara bulutların tamamen ortadan kalkmasını sağladı. Bundan sonra öncelikle hafta sonu Galatasaray ile oynanacak derbi ve takip eden maçlarda ortaya konacak performans Fenerbahçe’nin krizden çıkıp çıkamadığı gösterecektir ancak içinde bulunulan kaos ortamı ve moralsizlik dikkate alındığında kazanılan bir puanın Fenerbahçe’ye getirdiği manevi huzurun değme üç puanlardan daha fazla olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.