Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '11

 
Kategori
Blog
 

Bir toplantının ardından...

Bir toplantının ardından...
 

Bu sayfalarda yazdıkça, okudukça... yıllanıyorsun. Yıllandıkça, yazan kişileri tanıyor, bazen öfkelenip, öfkelendirip ya da farkın farkına varıp uzaklaşsan da bazen ahbap oluyorsun. Ahbap olduklarımız yanımıza kâr kalıyor; "devam" diyorsun. Hatta bu sayfaları bırakıp evlere konuk oluyorsun. Şu sıra konukluğumuzun sürdüğü bir grubumuz oluştu, hem de sezdirmeden, doğallığıyla. Aslında anımsatmak istemiyorum çünkü kahvaltıya alma sırası bende :) İşte onlarla konuşup bu yılki toplantı gününe karar verdim.

Ancak bu sene "Geleneksel Anneler Günü toplantısı" biraz çabuk geldi; genellikle mayısın yarısına doğru olurdu. "Anneme gideceğim" diyerek katılamayacağını üzüntüyle ifade eden arkadaşlarımı da düşünerek pazar günü de yapmak istemiyordum. O yüzden birden telaşlandım neyse ki cumartesiden önce hemen iki satır yazıverdim; sanırım bugüne kadar yazdığım en kısa yazıydı.

Bu sene "gelemeyeceğim" yorumları olamadığı için yorumlar azdı. Katılım da öyle. Nedense süpriz olmadı. Hatta "koşa koşa gelirim" demesine rağmen, geçen yıllardan aklımda kalanlarla, Ayşen Hanım'ın (Ayşen Kura)gelmesi süpriz oldu diyebilirim.

O sabah, sonunda mayıs olduğuna inanabileceğim bir güne uyandım. Sevgiyle demlediğim çayı, keyifle içerken saatlerin nasıl geçtiğinin farkına varmamışım. Bu yüzden telaşla hazırlanmadan önce güne yeni başlayan oğluşumun kahvaltı hazırlıklarını tamamladım. Metro nedeniyle otobüsler Üçkuyular'dan aktarmalı sefer yapıyor. Seferdense oraya kadar yürüyeyim istedim. Sevgili Aynur'la telefonlaştık o sıra, onu beklemedim, söz verdiğim saatte Bahçe Kafe'de olmalıydım. Pınar (Zehra Pınar Zora) aradığında az sonra kafede olmak üzereydim.

Gölgelerle harelenmiş bir köşe buldum; iyi ki, "ne alırsınız"diyen garsona, "Arkadaşlar gelecek onları bekleyim" demişim.Çünkü daha önce tanışmadığımız Ayşen Hanım, telefon numaramı bulamayıp, bizleri arıyormuş. "Siz toplantı için mi gelmiştiniz?" diyen garsonun ardından görür görmez tanıdım.

Ve hoşgeldinleşmeden sonra başlayan muhabbetimize ne zaman Aynur (Ağır) ilave oldu ne zaman Pınar bilmiyorum. Ammaaaa, o Süperman'i; Ebru'yu hemen farkettim ve çok sinirlendim!.. Ben de "Süperman" tişörtümü giyecektim ya böyle ciddi bir toplantıda ilk kez karşılacağım insanlar ne düşünür kaygısıyla giyemedim. (Post-itime not: İlk fırsatta toplantı yapılacak ve kim gelirse gelsin hemen o tişört giyilecek.) Süperman'i saymazsak ki kesinlikle saymıyorum, dört dörtlük bir toplantıydı. Önce karnımızı doyurduk, evlattan çok biz açıkmıştık sanki. Ve o zayıf evlat, midye dolma bile yedi!.. Unutmadan ızgara köfteler kesinlikle ızgara köfte tadındaydı. Karnımızı doyurduk ya, ince belli bardaklarda gelen çaylarla, cezveyle gelen köpüklü kahvelerle kendimizden, sizden, bizden yani; hayattan yani; yaşamaktan bir konuştuk, bir konuştuk sormayın. Resim çektirmeyi bile unuttuk neredeyse. Yooo, dedikodu yapmadık; vallahi de billahi de!.. Bu arada konu birden "Kişisel gelişim"e geldi, Aynur ve Ayşen Hanım hemen güç birliği oluşturdu. Neyse ki Pınar benden yanaydı. Ve zaman nasıl geçti anlamadık. Canımız kalkmak istemedi sanki ama her güzel şey gibi bir sonu ve pazar günü de olsa yapılması gereken işler vardı. Aynur'la Pınar, yanlarında Süperman Özdilek'e gittiler. Ayşen Hanım'ın bir sigara içimi daha geride kaldık sonra otobüs durağına doğru devam eden sohbetimizle yürüdük.

Ayşen Hanım... Neler neler yapmıyor ki?.. Emekliliğine bin şahit ister. Çiçekler, takılar, toplantılar, yardımlar, eş, dost sohbetleri, yazılar, evlat, eş ille de torun bakımı. Ve bu sosyalliğin getirdiği tanışıklıklar; neredeyse akraba çıkacaktık. "Nasıl yetiştiriyorsunuz?" dedim, yetemeyen, yetiştiremeyen biri olarak, "Geceleri uyumuyorum ki" dedi. Başka türlü olmazdı zaten; gülümsedim.

En son Güzelyalı'da, Ayşen Hanım'ı geride bırakıp otobüsten inmeden önce ki oraları da biliyordu Ayşen Hanım, palmiyelerin altında sıralanmış kafelerin birinde kahvaltı yapmayı kararlaştırdık.

"Yazılarımı hiç kimse olmasa bile onlar için yazarım" dediğim insanlarım vardır benim, tıpkı onun gibi, sadece Ayşen Hanım için böyle bir toplantı yapmaya değerdi.

Sevgilerimi yolluyorum, aydınlık selamlarımla ve üretken, hayat dolu, güzel insanlardan ille de kadınlardan yansıyan mavilerle.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..