- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bir trafik kazasının anatomisi
Çıplak gözle yaşadığınız bir trafik kazasına nasıl bir başlık kyabilirsiniz?. Ben bilemedim. Mucize yazsam, neyin mucizesi?. O bakımdan yazının başlığını ‘’bir kazanın anatomisi’’ olarak koymayı düşündüm. Anatomi kelimesinin anlamını araştırdım
Yunanca'da "çıkarmak" anlamına gelen "ana" ve "kesmek" anlamına gelen "tome"den türetilmiş bir kelimedir. Canlıların yapısı ve düzeni ile ilgilenen bilim dalı olduğu yazılı Sonuçta trafik kazasını sebebi de, sonucu da insan ve o anda yaşadıkları olduğuna göre bu başlığı koymayı uygun gördüm.
Yer Küçükyalı nikah dairesinin tam karşısı, Sahil yolu. Saat 13.00 civarı.
Günlük yürüyüşün ardından yeni mendirek yanındaki Küçükyalı su ürünleri tesisisin önündeki spor araçlarında pedal çevirdikten sonra biraz da diğer araçlar için kalkıp yönümü yol tarafıma döner dönmez bir beyaz otomobilin havalarda oradan, oraya uçtuğunu gördüm!.
Belli ki sürücüsü virajlı olan o yoa biraz hızlı girmiş veya bir anlık dalgınlığına gelmiş ki. Sol ön tekerlekten yol kenarındaki kaldırım kenarına çaptıktan sonra havalanıp kontrolü kaybediyor ve sürücü bundan sonrasını sanıyorum Allah’a ve onun meleklerine bırakıyor.
Havalanan araba ana yolun yan tarafındaki çep şeklinde ayrılmış tek arabalık kısa yolun üstüne düştükten sonra orada da kaldırım kenarına çarpıp tekrar uçuyor, havada yan dönüşler yapıyor ve burnu deniz tarafına, arkası ana yol tarafına olmak üzere anayol ile yan yol arasındaki 1 metrelik kaldırıma konuyor. Tabi tabanından kopan parçalar etrafa yayılmış vaziyette.
Böyle sahneler binbir hileyle filmlerde olur sanıyordum.
Birkaç saniyelik bu dehşeti baştan sona izlemenin şaşkınlığı ardından hemen 50 metrelik uzaklığımdan hızla aracın yanına koşuyorum. Benim gibi oralarda olan birkaç kişi daha hemen orada bitiyor. Sürücü 30 yaşlarında bir kızımız. Kapıyı açıyor ve acele ile dışarı çıkıyor. Derin bir şok yaşıyor. Belini tutuyor sadece. Başka bir yerinde bir yara veya kan izi yok.
‘’Geçmiş olsun kızım’’ diyebiliyorum. Onun o şoktaki hali beni fena şekilde etkiliyor. Beline dokunuyorum. Bir şeyin var mı diye soruyorum?. Cevap veremiyor. O kendisi için bin yıl süren kısa saniyeleri hala yaşıyor sanki.
Sonra telefonu ile ablasını arıyor. Kaza yaptım gel diyebiliyor. Etraf kalabalıklaşıyor. Arabaya bakıyorum. O arabanın o ara refüjün üstüne nasıl çıktığını bir anlatsa anlamam ama gözlerimle şahit oldum. Arabanın alt tarafı komle gitmiş. Yakıt deposundaki bütün yakıt akmış. Vtandaşın biri sakın sigara içmeyin diye ikaz ediyor, arabanın içinden de duman çıkıyor. Ön lastikler patlamış, jantlar darmadağın ama kaporta yine de sağlam gözüküyür çizik bile yok sanki. Arabanın oradan oraya uçtuğu yollarda derin siyah lastik izleri var. Ayrıca çarptığı kaldırım kenarları kırılmış!.
Ben bunlara bakarken şoktaki sürücü kızımız direnme gücünü kaybediyor, halsizleşiyor ve yarı baygın yere düşüyor. Çimenlerin üstüne yatırılıyor ve hemen 112 ambülansa haber veriliyor. Biraz sonra ablası ve yakınları geliyor. 112 DE ANINDA YETİŞİYOR. Yerde ilk müdahale yapılıyor. İlk müdahalede kırık olup olmadığı kontrol ediliyor. Sonra sedye geliyor. Bizden yardım isteniyor . Sedyeyi ambulansa taşırken sedyedeki kızımızın
‘’Çok korkuyorum , çok korkuyorum, bir daha araba kullanmayacağım’’ şeklinde bilinçsizce mırıldandığını duyuyorum. Korkma diyorum. Korkma. Hiçbir şeyin yok. Hiç kimsenin bir zararı , oldu ve geçti. Birazdan hastaneden de çıkacaksın diye moral veriyorum ve ambulans gidiyor. .
Olayın en kısa anlatımı bu. Beni elbetteki araba ilgilendirmiyor. Sürücünün yaşadıklarını an be an yaşamak onun anatomisini tahlil ediyor.
Şunu baştan söylemek gerekirse ‘’emniyet kemeri bir hayat daha kurtarıyor’’ bu birincisi.
İkincisi ise mucizelere gerçekten inanmak gerektiğini düşünüyorum. Bunu yıllar önce ölümcül bir kazadan yine mucizeyle ufak yara ile kurtulmuş biri olarak söylüyorum. Ya da ister işans deyin, ister kader.
Bu sürücü kızımızın geçirdiği kazayı görmeyen birisi , bu kazanın sebebi olan kızımızın, sonucunun da sadece kendisini üzdüğünü tahmin edemez. Arabanın havada uçtuğunu görünce’’eyvah takl atacak’’ diye korkarken, o araba hiç kimseye çarpmadan, kimseyi ezmeden , yanmadan o refüje oturtulması mucize ve hemen oturduğu yerin yarım metre yanındaki beton direğe çarpmaması mucize ötesi bir mucize idi.
Kazanın anatomi sonucu raporumda söyle yazıldı
1- Tedbir (emniyet kemeri) inin ne kadar gerekli olduğu
2- Bir anlık dikkatsizliğin en tehlikesiz yolda bile çok büyük kazalara sebep olabileceği
3- Mucize.. Sonuçta yine alın yazısı. Yiyecek ekmeğiniz kalmışsa, yaşamaya devam ediyorsunuz.
Sanırım o şoku atlatmıştır. Belindeki ağrı da geçecektir ama böyle bir kazada herkes onun kadar şanslı olamayacaktır.
O yüzden siz siz olun. Arabayla yola çıkarken emniyet kemerini sakın ihmal etmeyin. Gereksiz sürat yapmayın ve lütfen dikkatinizi gideceğiniz yere kadar yoldan ayırmayın.