Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '07

 
Kategori
Müzik
 

Bir türkü, bir öykü (3) Deniz üstü köpürür

Bir türkü, bir öykü (3) Deniz üstü köpürür
 

Şu Ula'nın düğünleri düğündür hani...

Erkekler oğlan evinde yiyip içip yan gelirler; kız evinde de eğlence gırla gider. Bağda üzüm toplayan, bahçede sebze çapalayan, tarlada tütün kıran kızlar; düğün günü, güzellik suyuna batıp çıkmış gibi olurlar. Düğünlüklerini giyip, saçlarını tarayan kızlar, huri-melek kesiliverirler.

Tef vurup cümbüş çaldı mı; kendinizi düğünde değil, periler ülkesinde sanırsınız. Kızlar salınır da, meydan kız görür. Bu yüzden, Datça'lı Durmuş :

-Senin çocuk kara-mara ama, hayli şirin yahu! diyenlere, göğsünü gere gere şu karşılığı verir:

-Eee, ne olsa O'nun anası Ula'lıdır...

Demesi o ki Datça'lı Durmuş'un; Ula'nın havası-suyu, güzellik ılıcasından daha etkilidir. Bundan olacak, Ula köylüklerinin köylüleri oğullarını ortaokulda okusun diye, kızlarını yorgan -dikiş öğrensin diye Ula'ya yollamanın yolunu ararlar.

Çaydere'li Osman, dayısıoğlu Nasuh Çavuş'un gelin almasında Ula'ya geldi. Alay, koca Marçal dağlarını aşıp Ula'ya
geldiğinde, kız evinde çalgı-çengi sürüp gidiyordu. İlçenin genç kızları halka olmuş;

"Ay alaylar bulaylar -Temeli de süzgün alaylar" oyununu oynuyorlardı.

Osman, hayat (avlu) kapısının yanındaki duvarın üstüne dikilip, oynayan kızlara bir göz gezdirdi. Gözleri bir kızın
üzerinde mıhlandı kaldı. Hay bakmaz olaydı! Osman'ın gönlü ırmak olup, Balcı'ların kızı Gülayşe'ye akıverdi.

Çaydere'li olanca gücüyle asıldığı halde, bakışlarını Gülayşe'den koparamıyordu. Sanki herkes Osman'ın
kime, hangi duyguyla baktığını seziyordu. Osman ne gözlerine söz geçirebiliyordu, ne de gönlüne... Artık gönlüne kendi beyni değil; Gülayşe buyruktu.

Gülayşe ise ona bakmış, gülümsemiş miydi, ne!

Osman, gelin alayıyle birlikte Çaydere'ye dönerken; "içimde bulgur kaynıyor, kafamda kireç söndürülüyor"
dediği zaman, yanındaki Çiftçilerin Mehmet; "Osman mı anlamsız konuşuyor, ben mi anlamıyorum..." demekten kendini alıkoyamadı.

O günden öte Osman, Ula düğünlerinin çağrılmayan konuğu olmuştu. Çizmelerini parlatıp atına atlıyor, soluğu Ula'da alıyordu. Marçal dağlarında, Kabaca Pıynar'ın dibindeki yatıra mum adayıp, Gülayşe'ye kavuşmak için dua
etmeyi unutmuyordu.

Çoğu düğünlerde Gülayşe'yi görmüyordu. Ama bir de gördü mü, içinin tüm denizleri köpürüyordu.

Yine böyle bir düğünde, Gülayşe'ye "Gel Ayşe" diyecek cesareti toplayabilmek için, birkaç şişe rakıyı su gibi içti. Neydi o öyle? Ayşe mi dönüyordu, dünya mı?

Derken biri ilişti koluna:

-"Gel be dost", dedi, "derdin var anlaşılan. Gel bizim meclisimize katıl."

Çaydere'li Osman, kendini Ula'lı gençlerin sofra kurdukları hasırın üstünde buldu. Herkes dostça bakıyordu
kendisine. Merhabalaştıktan sonra, bir kadeh sundular ona da.

Dülger Bekir'lerin Selver, bağlamasını düzenleyip, telleri üzerinde, telleri gezdirirken sordu:

-Merakımı bağışla Osman arkadaş, Ula düğünlerini kaçırmayışının nedeni ne ola ki?

O güne dek bağlamayı eline bile almamış olan Çaydere'li Osman, birden irkildi. Yeniden doğmuş gibi oldu.
Selver'in elinden bağlamayı aldı. O gün çalıp çığırdığı, sevilen bir Ula türküsü olarak günümüze kaldı. Kuşkusuz yarına da kalacak :

Deniz (de) üstü köpürür ah yarim rinanay
Kayığa da (gemilere) binsem götürür ah yarim ah
Benim de buraya geldiğim ah yarim rinanay
Bir güzelden ötürü ah yarim ah

Baş üstüne taş koydum ah yarim rinanay
Gül yastığa baş koydum ah yarim ah
Seni de gelecek diye ah yarim rinanay
Sol yanımı boş koydum ah yarim ah

Kaynak:
Ahmet Günday
Bağlama Metodu
Notaları ile Halk Türküleri
ve Türkü Hikayeleri
Nisan 1977


Cem Karaca kendine özgü sesiyle;

http://fizy.org/yX-Tqv0N10O5


SUSMASIN AĞAÇLAR, KARARMASIN GELECEK

Türk Hava Kurumu yangın söndürme uçağı alım kampanyasına katılalım.

"YANGIN" yaz, 3919 a kısa mesaj olarak gönder, sen de katıl. Bedeli 6 YTL'dir.

Kurban derilerini de bu yıl THK'ya verelim.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..