Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Bir Uzak İklim...

Bir Uzak İklim...
 

Deniz ve Sen...


Bir Uzak İklimdeki bilmiyorum kaçıncı günüm ama ilk sevincimi bana gelen bu Türkçe harflerle donanmış klavye sayesinde yaşıyorum.Harfler tanıdık klavye tanıdık bir cümleler yabancı...Yazacaklarımın sanatsal bir yönü yok, öyle bir çabam olmadığı da kesin...

Anlatacaklarımdan nasıl bir ders çıkar onu da bilmiyorum benden götürüsü size kazancı ne olur bilmediğim gibi..31 yıllık bir yaşama 70 yıllık acıyı sığdırabilmişsem küçücük bir mutluluğu da 100 yıla yayabilirim...Bir insan nasıl sever, nasıl sevilir? Sevmelerin acemisi olabilir miyiz? Sevmek doğuştan mı verilir, yaşayarak mı öğrenilir? Kişi severken neler hisseder? Karşılıklı sevgi mi anlamlı kılar yaşamı karşılıksız olan mı? Var mı etnik kökenin sevginin üstünde bir anlamı? Ve daha sayamadığım bir çok soru işaretli cümleler...

Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi yazmamın zamanı geldi bir on yıl sonra yeniden sorgularım olmazsa...

Sevgili kimi zaman ay parçası olur, kimi zaman elma yarısı ama genelde acıdır...Doğulu bi yüzüm olduğundan sevgide mahçubiyeti ve utangaçlığı yaşadım hep bugün bile çok samimi olarak söylüyorum sevdiğim kızın karşısına dikilsem dizlerimin titremesine engel olamam ve içimden dua eder dururum bu durumu farketmemesi için..

Hiç unutmam liseli yıllarımda matematik yazılısında aşık olduğum öğretmenime cevaplar yerine aşk dolu cümleler yazmıştım, aşkıma karşılık beklerken 1 hafta uzaklaştırılmıştım okuldan o zaman anladım aşkı dile veya kaleme getirmenin yanlış olduğunu ve sonuçlarının yıkım olabileceğini.Bana kazancı olmadı mı bu aşkın? Tabi ki oldu mesela bir önceki dönemde bu öğretmenimin dersinden kaldığım halde o dönem aşkımı itiraf ettiğimden olsa gerek! geçmiştim.O da bana aşık da ortam müsait değil diye itiraftan kaçındığını düşündüm ve bir güzel Ramazan Bayramı’nda saçlar jöleli, elbiseler ütülü, ayakkabılar boyalı kısacası iki dirhem bir çekirdek değilde üç-beş dirhem birkaç çekirdek karşısına dikildim.Bu yakışıklılığımı kaldıramayacak ve bana hemen sarılıp öpüp aşkını itiraf edecek diye bekleyip ona sarılabilmek için hafif de kollarımı açmaya yeltendiğim bir anda ellerini öpebilmem için uygun pozisyona aldırınca aşkın bir de şaşırmak diye bir tanımının olduğunu öğrendim.Öptüm mü diye merak edenler varsa evet öptüm ama niçin? Çünkü bu aşka bi yerden başlamak gerekiyordu..

Ve ben o gün bugün hala aynı yerdeyim aşka başlangıç noktasında unutuyolar beni, yani ben başlıyorum da sonrasında neler oluyor anlamıyorum.

Neyse liseli yılları geçip bir uzak zamana bugüne geliyorum..Birgün birini daha sevdim.Tecrübeli olduğumu sanıyorum ya kızı kesin tavlıycam zaman bana bir de konuşamadıklarımı yazma gücü vermiş nasıl tavlamam.Ona Maviyi yakıştırdım, Deniz’i kimi zaman aşk dedim kimi zaman çocuk..Bana gelen yaralı geldiğinden sarmak için uğraşıp duruyorum uzun zaman.Sarıyor muyum?Sanırım evet..Yaralar kabuk bağlamaya başlayınca işte diyorum işte şimdi oldu beni sevmemesi ve aşık olmaması için yok bir engeli artık..İyi bir tanımım olmasını beklerken önce arkadaş oluyorum ve o kadar iyi bir arkadaşlığım oluyor ki dost bile olabiliyorum kısa zaman sonra..Korkuyorum daha ileriye gitmeye maazallah kardeş olursam ölürüm...

Belki bu cümleleri okuyan birileri gülmüşlerdir de ama yapmayın lütfen acıklı bir yaşam bu, bunları yazarken ağlıyorum ben...Daha dramatik anlatıp cümlelerimi karektersiz bir basitliğe mahkum etmeyi istemedim..Ama siz insan kardeşlerim eğer yine de gülmeyi istiyorsanız gülün be, birkaç günlük dünyada zaten ağlatıyordur ağlatanlar benim cümlelerime gülün bari...

Öyle bir sevgi var ki içimde şimdi herkesi kucaklayıp bir ömür kollarımla sıkıca bağlayabilirim..Seviyorum Mavi’yi, Seviyorum Deniz’i, Seviyorum Seni...

 
Toplam blog
: 6
: 372
Kayıt tarihi
: 23.04.08
 
 

Turizm ve Otelcilik Bölümü öğrencisi olduğum halde okul için iyi bir öğrenci sayılmam sanırım.. Bila..