- Kategori
- Kitap
Bir yeşilin peşinde

Bir Yeşilin Peşinde’de Asım Zihnioğlu ülkemiz çaycılığının geçirdiği evreleri akıcı bir dille anlatıyor. Üzerine az yazılmış bir konunun, çayın hikayesinin, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal yaşamından kesitler verilerek ele alınması kitabın ilgi çekici yönlerinden biri. TÜBİTAK tarafından verilen 1983 yılı Hizmet Ödülü’nün de sahibi olan Asım Zihnioğlu’nun bir ömrü adadığı çalışmalarının okurların ilgisini çekeceğini umuyoruz.”
Kitap bu şekilde tanıtılıyor Bir yeşilin peşinde geçen ömürler elbette ki; bir yudum çayın keyfi için olmadı. Birçok ailenin ekmek parası, kızların çeyizi, erkeklerin gurbetten dönme nedeni oldu. Şimdi Doğu Karadeniz yeni yeşiller ve O’nun peşinde koşacak ömürler bekliyor. Ama öncelikle çayın öyküsüne bakalım.
Doğu Karadeniz kıyılarında çay yetiştirme konusu ilk defa Halkalı Yüksek Ziraat Okulu hocalarından Ali Rıza Erten’in inceleme raporuyla ortaya atılmış ve asıl uygulama ve ilk teşebbüs Zihni Derin tarafından yapılır (1923). Hem halkın hem de devletin ilgisizliği yüzünden bu ilk teşebbüs başarısızlığa uğrar. Duraklama dönemi 1936’lara kadar sürer.
Asım Zihnioğlu kitabına başlarken, Doğu Karadeniz kıyılarımızın eşsiz varlığı olan bir yeşilin öyküsünü içeren anılarını kaleme aldığını ifade ediyor. Girişte şöyle bir cümle dikkat çekiyor: “Sevgi ve dürüstlük dokunduğu her yerde yankı bulur.” Yazar 1933’te Rize’yle tanışır: “Burada, yaşamımın 16 yılını geçireceğimi, yıllar boyu Rize ve çevresi ile ilgileneceğimi, doğma büyüme bir Rizeli gibi buralara bağlanacağımı hiç düşünmemiştim”...”Zihni Derin benden bir vapur önce gelmiş, fidanlıkta bulunan iki ahşap evden birinin üst katındaki bir odaya yerleşmiş. O’nu alt kattaki odayı laboratuar olarak kullanma hazırlığında iken buluyorum”. Böylece laboratuara çevrilmiş odada birlikte el ele verilerek yapılacak işler planlanıyor.Laboratuarda bölge toprakları, iklim inceleniyor, çaya ait uygulamaya en elverişli olan teknikler saptanıyor. 1938 yılının Ekim ayının sonuna kadar süren bu çalışmanın ardından bölge teşkilatlanmasına girişiliyor. Toprağını çay yetiştirilmesi için teşkilata bir yıllığına vermiş olan üreticiler, hazır çay bahçesine kavuşuyorlar. Bir yandan da bölge teknisyeninin kontrolü altında halk bilinçlendiriliyordu.
“O zamanki teşkilatın dar bir kadro içinde olması yüzünden önce yalnız Rize merkez kazasına bağlı dar bir saha ele alınmış ve bu saha altı bölgeye ayrılmıştı. Bu bölgelerde o dönemde çalışan teknisyen arkadaşlarımız şöyle görevlendirilmişti:
1.Çayeli Bölgesi Teknisyeni: Hakkı Balköse
2.Gündoğdu Bölgesi Teknisyeni ve Bölgeler Kontrolörü: Asım Zihnioğlu
3.Birinci Merkez Kaza Bölgesi Teknisyeni: Cahit Yılmaz
4.İkinci Merkez Kaza Teknisyeni ve Fidanlık Şefi: Rauf Başar
5.Pehlivantaşı Bölgesi Teknisyeni;Sadullah Dikmen
6.Derepazarı ve İyidere Bölgesi Teknisyeni:Mahmut Fevzi Gökçeli
7.Teşkilatın Mali İşler Mutemedi:Behçet Tuzcu
1939 yılında Batum’dan çay tohumları getirtilir. Yeni çay bahçeleri kumar ve çıfınlar sökülerek, mısıra ek bir ürün olarak kurulur. “Köylerde çalışarak çaylık kuracak adam buluruz umuduyla Cuma namazlarında köy camilerine gidiyorduk. Fakat ne imama ne müezzine ne de cemaate rastlayabiliyorduk. Köylerde yalnızca kadınlar vardı. Onlar yuvalarının ve çocuklarının bekçisi, evlerinin sahibi idi”...”Hemen bir Çay Kanunu taslağı hazırlığına giriştik. Zihni Derin bu taslağı alıp Ankara’da kapı kapı dolaşarak yetkililere ihtiyacın şiddetini anlatmaya çalışıyor, fakat kanun bir türlü çıkarılamıyordu”...Üstelik para da gerekiyordu. Bu da çok zordu.”Rize teşkilatı emrine avans olarak köylüye dağıtılmak üzere 127 000 lira Ziraat Bankası’na gönderildi. Bir dönüm çaylık kuracaklara, önce 12.5 lira kuruluş avansı, sonra 625 kuruş birinci yıl bakım avansı ve ikinci yıl bakım avansı olarak da yine 625 kuruş verilmesi kararlaştırıldı ve bu yöntem herkese duyuruldu”
Bundan sonra yazar, çalışmalarla birlikte Rize’deki sosyoekonomik durumu, geçim şartlarını, halkın yaşantısından bahseder. O dönemde Pazar’da bir elma kurutma fabrikasının da olduğunu öğreniyoruz.
“1941 yılında yaprak üretimi 2700 kiloya çıktı. Bundan 600 kg kuru çay elde edildi” “Bu arada Rize çayının sahte ve taklit bir tür ot çay olduğu iddia ediliyordu” Fakat yapılan çalışmalar aksini ispatladı. Çalışmalar hiç durmadan devam etti, çay tarımı yaygınlaştı. Sonra ise günümüze gelindi ve sorun üstüne sorun.
“Bugün artık çaycılığımızın devlet desteğine ihtiyacı kalmamalıydı. Üreticilerimizin ve bundan yararlanan bölge insanının harekete geçerek, kendi ürününe ve onun sorunlarına sahip çıkması gerekirdi....Üreticilerimiz ise sadece devletin vereceği para yaprak fiyatlarının artırılmasını istemekten olan başka bir şey yapmamakta, bu çürük gidişin kendi çıkarları için büyük tehlike olduğunu düşünmemektedirler.”“Artık günü kurtarma ve günlük yaşam düşüncesi değil, hem günü hem de geleceği kurtarmak için çaba sarf etmenin zamanı gelmiştir. Bu ancak sorumluluğu hep birlikte paylaşmakla, sorunlara birlikte sahip çıkmakla yaratılabilir. Üreticiler, bölge insanı ve ilgililer sorumlulukta paydaşlık yaratabilirlerse, sorunlar birer birer kolayca çözülür. İşte özlemim budur.”
Teşekkürler Asım Zihnioğlu ve Doğu Karadeniz’e yeşil hayatı veren Zihni Derin, Ali Rıza Erten, değerli hocalarımız, dağ bayır demeden bir yeşilin peşinde koşan herkes.