- Kategori
- Şiir
Bisikletli hâyâl bahar...
Görsel kaynak:www.AliExpress.com
O medeniyet yuları denen
Kravatımı çıkarıp atarak
asmak geldi içimden, yerine
Sabah sabah erken
Çocukluk bisikletimin resmini.
Kış depreminin şiddetini yüreğim
Çatlak çatlak henüz onarırken.
Mor ipten bir kolyenin ucunda
Arka yüzde ise saklı olsun resmi,
çocukluk aşkımın.
Kolye değil de sanki,
Düşler deryasında bir umut sandalı.
Bir de,
Verniklemek geldi içimden,
ruh evimin
tüm ahşap doğramalarını.
Hem kendim, hem de hayat için,
Onlara karşı daha iyi,
daha u-mutlu olmak için,
ne kadar kap kahve olsalar da
iki cam misket gibi iki gözüm,
pırıl pırıl olsun içim.
Bırak demek geldi içimden
kendi kendime, "fark etmez!"
'ahşap zemin pürüzlü ya da pürüzsüz"
her yeri, her şey gibi
ne var, olmasın dört dörtlük.
Vidaları, geçmeleri sıkı olsun yeter.
Ardından,
tüm geçmiş sevdalarm iki kutu
cilâ
gibi ipince, sızsın üstüneNasılsa hayat sonunda
Hepimize ölümlük.
Bilmem ki,
o güzel yüzlerdeki incitilmiş tebessümler
daha mı bir parlar vernik, cilâ
altındaDüşmüşken cemre havaya, suya ve toprağa
Özlenen yeni bir baharla daha.
Kim bilir,
Önceleri yıldızlar, şimdilerde
aklar düşen saçlarımla, ey bahar!
Bu kaçıncı gelişimiz,
seninle göz göze,
Kâ
h ahşap bir kapı eşiğinde,Kâh kırda, bayırda,
yemyeşil ve buğulu
Bir şiir olsun sana bu,
erkenci bir 'hoş geldin' niyetine...
İ. Ersin Kabaoğlu,
3 Mart 2017, Ankara