Bitmeyen şarkı: Uzun uzun kavaklar!

İşin kötüsü, beni de alıştırdılar… Ya iki şişe soğuk bira deviriyorum yazarken, ya da açıveriyorum bir şişe ucuzundan Bordo!

Ne yapalım; bugünlerde böyle!

Cümleler de işte böyle devrik devrik oluyor!

Olsun bakalım!

Maksat havaya girebilmek! Klavye üzerinde dans eden parmaklarımın melankolik tavırları beni saçmalamaya yönlendirse de, yine de kendimi frenliyorum. Bu sefer de elim uzanıyor sigara paketine tabii!

İçmesem bir türlü, içsem bir türlü!(Oysa doktorum yasakladı)

Sizler de farkındasınız, değil mi? Sitemizin “ Kemalistleriyle” “Atatürkçüleri” fena halde kapışmış durumdalar.

Kapışsınlar bakalım!

Tartışmaya ben de katılmak istiyorum ama öyle birayla, şarapla olacak iş değil valla!

Rakı susuz olacak; yanında da bir avuç leblebi! (Başka türlü çekilmez bu tartışma.)

 O da benim harcım değil zira sabahın köründe kalkmam gerekiyor, malum; çorbanın kaynaması lazım!

“Atatürkçülük Kemalizm’in sulandırılmış halidir ve nerede görülürse başı ezilmesi gerekir” diyenler var!

Öte yandan…

“Kemalizm ne ki? Atatürkçülüktür kıblemiz” diyenler de var!

"Ülen bu tartışma da nereden çıktı?" diyen üye sayısı ise çoğunlukta.

Ben olaya başından beri Fransız kaldığımdan tuzum kuru! Araya  "Bandırma Vapuru ne kadar uzunluktaydı peki?" diye girmiyorum icabında.

(Yıldız Nihat arkadaşımız gibi ortalığı kızıştırmıyorum dikkat ederseniz!)

Ama editörlerimizin tutumu oldukça manidar!

Doğruya doğru şimdi! Benim de dikkatimi çekti.

Kemalistlerin yazıları görmemezlikten gelinirken; Atatürkçülerin yazıları “Editörden öneriler” şeyinde yer alıyor!

Bir değil, iki değil!

Bana göre hava hoş!” Fikirler çarpışsın, paylaşım şeyimizde çiçekler açsın” söylemini her zaman savunurum.

 Ama önce adalet!

Kemalizm’in ne kötülüğünü gördünüz, Sayın Editörler?

İşin özüne gelince…

Atatürkçüler bir yandan, Kemalistler öte yandan omuz verdikçe…

AKP yakışır size!

Ve hatta…

Çok bile!

Hadi şimdi gidip balkonunuza bayrak  asın!

En büyüğünden olsun haaaa!
 

E adınız Hıdır!

Elinizden gelen budur!