Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

Biz aşk'ı özlemişiz

Biz aşk'ı özlemişiz
 

Bir anda yağmur ve gri bulutlar saygıyla kenara çekilip yerlerini güneşe bıraktı.


Gördüm...
 

Birbirimizden ayrılalı tam 10 sene olmuştu...
 

Yıllar geçiyordu ve sanki hayatın plağı geriye sarılmıştı ilahi bir gücün yardmıyla. 

Bir gün yolda rastladım "O" na ! Otobüs durağında bekliyordu. Değişmiş bir hayli. Gözlerinde farklı bir pus, bakışlarında ayrılık kokan bir acı vardı. Saçları sarıydı önceden. Artık kapkara olmuş o altın saçları. Gözlerinin kenarlarından siyah renkler süzülüyor yorgun bir keder gibi damla damla. Karşı kaldırıma geçemedim içimde beslediğim yarı kinli, yarı üzüntülü hislerimle. Sanki beni farkedecekmiş gibi gözlerimi kaçırdım ondan. Sanki beni görebilecekmiş gibi korktum bana yine aynı veda kokan ok gibi bakışlarını saplamasından. 

Bir adım attım kaldırımdan aşağıya. Diğer ayağım tereddütlüydü. Sanki ona yaklaşmamı istemiyordu. Elinde kırmızı bir şemsiye vardı. Açmamıştı ve tek eliyle aşağıya tutmuş durakta üşümekten titreyen bir yavru kedi gibiydi. Saçları darmadağın olmuştu ıslak ıslak. Ayağında kırmızı bir babet ayakkabı, üzerinde de siyah bir palto vardı. Yere sapladığı boş bakışlarını bir türlü çıkartmıyordu oradan. Kaldırsa başını, korkumu yenip bir kaçamak bakış atacaktım. Vaktim belki de azalıyordu. Beklediği otobüs gelirse ve ben ona son bir kez bakmazsam vicdan azabından bütün gece uyuyamayabilirdim. Çünkü; ona bakmak istiyordum. 

Hoş... Ben ona bir ömür boyu her anlamda bakmak istiyordum ama o, sahte ve manasız bir gurura yenilip terk etti beni vicdansızca. Gitti... Ona sarılamasam da onun bana yaptığı gibi son bir kez ve acımasızca, "Seni Seviyorum" bakışı saplayacaktım kalbine. Yol boştu ve yağmur bardaktan boşalmışcasına deli gibi yağıyordu. Gök delinmiş, sanki hüngür hüngür ağlıyordu. Yağmurdan olacak ki; gözyaşlarım hiç de belli olmuyordu. Hepsi yağmura karışıyordu. Gözlerinde yağmurdan, ne bir boya ne de bir anlam kalmıştı. Kızdım kendime. Haydi! Git ona. Tut çenesini kaldır başını. Bak gözlerinin içine kahredercesine. Al o anlamsız bakışlarını ve vur yere kinini diye kızıp yumruğumu bir taşı sıkarcasına sıkıyordum. 

Elindeki kırmızı şemsiye bir anda yere düştü. Yolun boş olmasını fırsat bilip hızlı adımlarla karşı kaldırıma onun yanına gittim. Dikildim yanına. Hâlâ yerden gözlerini alamamıştı. Eğildim ve yere düşürdüğü kırmızı şemsiyesini almak için hamle yaptım. Elini omzuma koydu. Başımı kaldırdım ayağa kalkmadan ve bana bakan gözlerine kaydı gözlerim. Bir kaç saniye gözlerimiz kitlendi ve öylece baka kaldık. Gözlerinin kenarlarında hiç siyah renk kalmamıştı. Hepsi yağmurdan akmış, gözlerinin berrak ve yeşil şehveti içimi ısıtmıştı o kısa zamanda. Bacaklarına sarıldım sımsıkı. Yağmurla karışık şakır şakır ağlıyordum. Islanmış saçlarımı okşadı mültefitçe hafif hafif. 

Bana elini uzattı, gözlerini kıstı başını semaya kaldırarak. "Allahım sana şükürler olsun işte buydu tahassürümün son bulacağını beklediğim gün" dedi ve bana "aşkım beni affeder misin şu yağan aşk damlalarının yüzü suyu hürmetine?" diye mırıldandı tatlı bir tebessümle. Ayağa kalktım elimi tutan elini bırakmadan. Kırmızı şemsiyeyi açtım. Gözlerinin içine bakarak gülümsedim. "Sen önce şu şemsiyenin altına gir bakalım" dedim. O an sanki tüm an durmuştu. Yağmur bile yağmıyordu sanki ve sanallaşmıştı. Kocaman bir kahkaha attı. İkimiz de pişmiş kelle gibi sırıtıyorduk birbirimizin gözlerine bakarak. Sımsıkı sarıldı boynuma ve yanağıma lokum gibi tatlı bir öpücük kondurdu. 

O anda içimde köpüren kinimin yağan yağmura kapılıp akıp gittiğini hissettim. İçimi yeniden bir aşk ateşi sarmıştı ve üşümüyordum. Ona yeniden aşık oldum. Baktı , baktı, baktı... Sonra; "Seni seviyorum" dedi. Onu affedebilmiştim.
 

Bir anda yağmur ve gri bulutlar saygıyla kenara çekilip yerlerini güneşe bıraktı. Yapraklar şen şakrak, kıpır kıpır kendine gelmiş ve bizi alkışlıyordu neş'e ile. Bahar bana çabuk gelmişti. Kuşlar ötüyor ılık bir rüzgar yüreğimizi okşuyordu. Aşk'ın hoş melodisi kulaklarımızda çınlıyor, ayaklarımız yerden kesiliyordu adeta. Birbirimize "Seni Seviyorum" 'lar serpiştiriyorduk. Biz Aşk'ı özlemişiz. . . 

Bir otobüs geldi. İkimiz de o otobüse bindik ve nereye gittiğini bile bilmeden yol aldık. Onunla nereye isterse giderdim. Ey yağmur!. Yardımın için teşekkür ederim sana. Aşka sayende yeniden kavuştum.
 

Gökhan Cenker 

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..