Biz bu dili mi konuşacağız?

Bazen dil sürçmesi ile din birliği şeklinde ifade edilen "dil birliği" aynı ülke sınırları içinde yaşayanların birbirine sadakatinin önemli unsurlarından biri olarak söyleniyor ve geçmişte de böyleydi. Faşizm dönemlerinde "Türkçe konuş" diye cop göstermek kadar günümüzde "Tower deme kule de" gibi tavırlar sürüyor.

Türkçe'yi bu kadar seven arkadaşlardan şu cümleyi açıklamalarını istiyorum: "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiye örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilecek."

Milliyet gazetesi bu ifadeyi haberine koyarken üzerine herhangi bir yorum yapmamış. Adalet Komisyonu'nun basın ve düşünce özgürlüğüne ilişkin olarak hazırlanan yargı paketi olarak kabul ettiği 11 maddeden biri bu.

Ben teknoloji erbabı bir odun (Türkçe'nin sürekli değiştirilen özelliklerini takip etmek için yerinden kıpırdamayan anlamında) olarak, bu cümleyi okuduğumda örgüte üye olmayan birine örgüte üye olmaktan ceza verildiğini anlıyorum. Nasıl yani?

Üyeler kabul ediyor, Bakan Bey "temiz sayfa için" bunu yaptıklarını söylüyor. Kendilerini bu kadar yorarken benim gibi odunların anlaması için bir de ne eylediklerini İngilizce anlatsalar, belki ana dilimde anlamadığımı anlamamı sağlarlar.

Kendilerine "Say it in English" diyorum. Böyle giderse Türkler de ana dilleri için eyleme başlayacak.