Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

04 Kasım '16

 
Kategori
Turizm
 

Bizim Eğirdir’imiz Maldivlerden güzel

Bizim Eğirdir’imiz Maldivlerden güzel
 

EĞİRDİR’İN GÖL MANZARASI SEYRİ


Isparta’nın güzel ilçesi Eğirdir ilçesini, sanırım çevremizden gidip görmeyen yoktur. Yurdumuzun diğer yörelerinde yaşayan insanlar içinse Eğirdir adı, Komando Okuluyla ve Kemik Hastanesiyle kısmen tanınır. Peki, ya Maldivler? Orası dünya insanlarınca tanınır. Nedenini de herkes bilir. Biz buradan Eğirdirle Maldivleri bir kıyaslama yapalım. Şirin ilçemizi niçin el âleme tanıtamayışımızı irdeleyelim.

Bilinen ismiyle Maldivler, resmi adıyla Maldiv cumhuriyeti. Maldivler, Hint okyonusun’da bir gurup adadan oluşan devlettir.

Tüm dünya, bu devleti, turizm cenneti olarak tanımakta ve turizm amacıyla akın akın istilaya uğratmaktadır. Nedeni de gayet aşikâr. Keza, Yüce Allah Maldiv adalarının bulunduğu o bölgeye tarifsiz doğal güzellikler, şahanelikler bahşetmiştir. Hele ki okyanusun o berraklığı arılığı yok mu? İnsan keyiften eriyip bitiyor. Giden gitmeyen herkes bir şekilde maldivleri biliyor ve seviyor.

İnsanların büyük hayranlık duyup, gidip görmek arzusunda oldukları Maldiv adaları, Aslında bizim yanı başımızda.

Yüce Allah, Maldivlere o mükemmeliyeti nasip etmiş, ancak katiyen ayrıcalık yapmamıştır. Dünya üzerinde bilinen bilinmeyen gün yüzüne çıkmış gaip kalmış o kadar çok tabiî güzellikler var ki, insanların keşfedip her bir noktasına ulaşmasına kudretleri yetişmez, ömürleri yetmez.

Bizim yegâne ülkemiz Türkiye’miz de dâhi gezip görülesi ne çok yer var, ah bir kadir kıymet bilsek de önce vatanımız topraklarını arşınlasak. Tamam, Maldivlerin harikalığı, yektalığı tescilli, herkes kabul etmiş. Kimsenin de menfi anlam da diyecek bir sözü yok. Ancak Evrenselliğe bürünmüş, dünya insanını cezp etmiş, kendine âşık olmasını sağlamış, bir nevi çekiciliğini alenen vurgulamış bu turizm devleti. Peki, nasıl bu denli meşhur olmayı başarmıştır?

Netice de bir gerçekte şu ki, maldiv halkının %100’e yakını Müslüman’dır. Yani ekonomisinin büyük bir kısmı turizme dayanan ve çoğunluğu yabancı turistlerin oluşturduğu, ekonomisine külliyen katkı sağladığı, Maldiv adalarına, içki ve domuz eti girişi yasaktır. Düşünün, yabancı turistlerin büyük bir kısmı da İsevi, Musevi, Budist vs. Esasen, adamlar hiç içki içmeden durabilirler mi? Duruyorlar işte. Çünkü onlar Maldivlerin eşsiz tabiatına, okyanusun duru sularına, zeri anımsatacak kadar tertemiz sapsarı kumsalına, mis gibi pak havasına gidiyorlar. Böyle bir ortam da dinlenip, sefa sürme niyetiyle gidiyorlar.

Maldiv adaları tanıtımını yapmaya gerek duymuyor şimdiler de. İnsanlar birbirlerine tavsiyeyle bedava reklâmını yapıyorlar adanın. En güzeli de bu şekilde yapılan reklâmdır. Öyle sanıldığı gibi milyon dolarları haybeye havaya harcamaya gerek yok. Şüphesiz ilk tanınma sürecin de gerek maddi gerek manevi harcamalar ve kayıplar olacaktır. Lakin sonun da bu kayıplar sana en bereketli şekilde dönüyorsa sorun yok demektir. Ancak, topyekûn zayiat olup, ziyana yol açarsa ters giden bir şeyler var demektir. Özet olarak, boş şeyler üzerinde yoğunlaşıp tanıtım yapmak adına saçmalıklar yapılıp durulursa, ilerlemenin olma imkânı aslında imkânsızlıktır. Yani beceriksizlik, başarısızlıktır.

Bu iğnelemeyle yazının devamının nasıl gidişat sergileyeceği de belli oldu herhalde. Yazının başlığı “Bizim Eğirdir, Maldivlerden güzel” fakat yazının başından bu yana maldiv devletinin gıyabın da lehine birçok kelam ettik, güzelliğine yakıştıracağımız söz bulamadık bir anlam da. Ki o kadar şahane bir yer gerçekten de. Çünkü biliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz. Bizzat gidip yakinen muhatap olmamış olabiliriz bu ada devletiyle, ancak gerek görsel gerek işitsel bu ülke hakkında bilmediğimiz yok. Yerel halkı bile ülkelerinin hakkında bildiklerimiz karşısında cahil kalır, mahcubiyetlerinden ne yapacaklarını şaşırırlar.

Üstüne basa basa söylüyoruz ki, bu ülke tanıtımını zamanın da çok güzel ve gayet profesyonel bir biçim de yapmış. Şimdide turistlik gayesiyle gelenlere beleş yaptırıyor reklâmını. Kaşık kadar çocuklar bile bu ülkenin nerede olduğunu biliyor. Tarif etseler kestirmeden gidiverirsiniz gibi. O derece sağlam bilgiler.

Bizim Türkiye’miz de, Maldivlere benzemedik ne harika yerler var, farkına varabilsek ne olurdu sanki. Maldivler bizim ülkemizi görse, kıskançlığından hemen fesatlığa bürünür anında nifak sokmaya başlar. Utancından yüzü kızarır, kırmızılığını gidermek için, Hint okyanusunun berrak sularına daldırır çıkarır. Tatmin olmaz da ne yapsa nafile. Bu durumları yaşayacağını mümkün olarak gördüğünden, tenezzül edip gelmiyor bizim ülkemize, kıskanç. Umurumuzda da değil. Biz hiç kıskanmıyoruz. Çünkü Rabbimiz bizim ülkemize de nasip etmiş doğal güzellikleri. Ama çok çok az tarafları biliniyor bu güzelliklerin. Adı çıkmış belli başlı yerleşkeler. Gerisi sır, misali kaderiyle baş başa.

Kaderiyle baş başa kalmış, hüzne bürünmüş esrarengiz hava takınmış, yanına birkaç daha ayyaş yarenini katmış, izbe bir köşe de “Bir gün birileri bana da değer verir mi, önemserler mi beni de, ziyaretime gelen olur mu söyleyin dostlarım, ne dersiniz. Tüm bunlar hayal mi yoksa. Beni de görsünler, benim Maldivlerden neyim eksik” diye “kader”, “hüzün”, “esrarengiz” isimli biçare hallerde edindiği dostlarına haykırışta bulunan bir hilkat garibesi var. Eğirdir. Eğirdir’ imiz. Türkiye’nin, inci tanelerinden biri olan Isparta’nın esrarlı (gizli) güzeli Eğirdir ilçemiz. Ispartalılarca piknik yapmak mangal partisi düzenlemek ve sürekli uylayıp tutundukları, bilindik yerler de göle yüzmeye girmek açısından rağbeti büyük bu ilçenin. Yeterli mi? Piknik yapmaya gitmek yerli turist mi sayılıyor? Peki, Eğidir’i Isparta yerel halkının yanı sıra, Türkiye de bilen duyan kim, kaç kişi var? Sorular cevap umuyor. Umut ışığı olalım bari bizde. Yoksun kalmasın, yazık!

Eğirdir; Tarihiyle coğrafyasıyla, doğasıyla, doğallığıyla, medeniyetlerin etnik grupların yani gelmiş geçmiş tüm insanların karşılıksız aşkla bağlanıp sevgilisi olma mertebesine layık görülmüştür. Herkesin âşık olduğu Eğirdir’e, Eğirdir de karşılık vermiştir. Hiç bir bedel istemeksizin.

Zaten onun istediği de bu, yani insanlar tarafından sevilmek sayılmak ve değer verilmek. Gerçek Ispartalı yahut, herhangi bir yerden ziyarete bile gelen kadirşinas kimseler Eğirdir’in ruh halini anlıyor. Onun nidaların da ki nüansları idrar edebiliyor. Bazen de teselli ediyor ama hepsi bu kadar. Elden başka bir şey gelmiyor. Elinden gelecek olanlar eli kolu bağlı dururlarken, bu kıymet bilen takdir eden insanlar yetkileri olmadıklarından ne yapabilirler. Çok şey. Evet, çok şey yapabilirler.

Örneğin, kulaktan kulağa haberleşme, iletişim kurma. Her ortam da yöreyi tanıtma, övgüye çoğunlukla layık Eğridir’imizi övmek övmek, daha fazla methetmek. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan. Çünkü “Bizim Eğirdir’in Maldivlerden neyi eksik” Fazlası bile var şükürler olsun. Belki okyanus içinde bir ada ve devlet değil Eğirdir. Ama işin asıl önemi de orada değildir. Önemli olan insanların kafa dağıtacağı, beynini dinlendireceği, streslerinden arınacağı, asude bir huzur ortamı. Okyanus ya da göl. Biri uçsuz bucaksız, biri sınırlı. Sonuçta ikisi de su. İkisi de berrak, temiz şahane. Hem bir kere bizim Eğridir’imizin gölünün suyu içiliyor. Onların okyanusunun suyu içiliyor mu? Onların adaları varmış. Bizim de var adalarımız. Büyük ada ve can ada. Laf mı yani, neyin üstünlüğü bu anlaşılır değil.

Anlaşılır olmayan bir başka yönde bizim olanla yetinme isteğimiz, tanıtımda bulunmayışımız. Bugüne kadar il ve ilçe yöneticileri Eğirdir’in tanıtımına yönelik ne yaptılar? Sadece tekrar seçilebilmek adına hep kendi reklâmlarını yaptılar adamlar. Eğirdir’i evde kalmış kız kurusu pozisyonunda bıraktılar. Mavi Bayrak dalgalanmasını bile ilçenin üzerinden kaldırttılar. Oysa kendilerinin tanıtımına harcayacakları paraları, Eğirdir’in dünyaya tanıtımına harcasalardı. Bugün Maldivler’e gitmek için dışarıya döviz akıtan Türkiye’deki çok paralı kesim bile, Eğirdir’den ev bark alma yarışına girişirlerdi.

Biz içimize kapalı ruh halinden hoşlanıyoruz olmalıyız. “Dışarıdan çok kimseler gelirse, onlarla uğraşacak mecalimiz yok. Onlara ikramda bulunacak imkânımız yok. Böyle biz bize, kabuğuna çekilmiş halimiz bize yetiyor” diye düşünüyor olmalıyız.

“Kalabalık yerleşim yerini idare ettirmek, her dem temiz ve bakımlı tutmak zor gelir” sanıp, birazda kendi keyfimiz bozulmasın diyerek, bu hizmeti zahmetli buluyor olmalıyız.
Ah Eğirdir, 1970’li yıllar öncesi bugünden daha çok turist barındırıyordun koynunda. Ne oldu da uyuyan güzel durumuna büründün. Hangi cadı sihirli değneğini batırıp, seni uyku haline büründürdü. Son kırk yıldır sana gelip gitmelerimde bir tek yabancı turiste rastlamıyorum. Seni uyanmaktan alıkoyan cadılarda bir gün ebedi uykuya dalacaklar. Ama bu süreçte olan sana ve seni seven benim gibi vefalılarına oluyor. Birde dışarılardan sana gelenler olmadığından, ekonomimiz hep güdük kalıyor.

Seni bir uyandırabilsek, yöremiz sayende turizm cenneti olarak ünlenecek ve ekonomimizin eğrilmiş beli düzelecek. Ama seni uyandırmaya yürekli bir prensin gelmesi gerek. Tıpkı bir zamanlar kaptan Alâeddin’in olduğu gibi, o prensin seni sevmesi gerek. Temennimiz o prensin, senin yüzyıl uyumandan sonrası değil, hemen çıkıp gelmesidir.Ayfer AYTAÇ

AYFERAYTAC.COM

 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..