Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '11

 
Kategori
Kedi Psikolojisi
 

Bizim evde Miço var!...

Ah sevgili Miço. İyi ki bizimle berabersin... Bak şimdi bu satırlar var ya bu satırlar; senin için. Becerebilirsem fotoğraflarını da ekleyeceğim. Senin güzelliğini, dostluğunu paylaşacağım... İki çocuğumuzu büyüttük. İş güç sahibi oldular. Yuvadan uçup kendi ayaklarının üzerinde koşup gittiler. Eh! Torunlar derseniz onlar da ana babalarının kucağında birer genç kız olma arifesine girdiler... Biz karı-koca emeklilik günlerimizde debelenip duruyorduk. Evimizi bir hayvanla paylaşma düşüncesi önerilse "haşaaa... aman ha!..." oluyordu tek tepkimiz... Evimizde bulunabilecek hayvan türü, ancak ve ancak yolunu şaşırmış bir sinek, bir kelebek olabilirdi. Kimi zaman da, karda kışta kalmış bir kumru ancak balkonumuzda konuk edilebilirdi... Bizim köyün delisi; ne yaptı ne etti Miço ile bizi karşı karşıya getirdi... Bir de baktık ki bizim bir kedimiz var. Tüy deposu. Masum, çaresiz... Olamaz böylesine bir gönül bağı... Sokağa çıkışlarımda ondan izin alıp kapıdan çıkarsam gözlerinle olur verdikten sonra tabii ki; her şey normal. Ama aceleye gelip apar topar kendimi dışarı atarsam hele kapıyı hızla çekersem eğer; işte o zaman eve dönüş saatim yaklaştıkça yüreğimde bir kaygı bir eziklik. “Bakalım evde ne vukuat var?” diye düşünmeden edemiyorum... Evet hiç de sürpriz olmuyor ıslak terliklerle karşılaşmam. Eşofmanlarım veya çamaşırlarım veya çantamın MİÇO kokulu ıslaklığı beni terbiye ediyor. “Ah!....” diyorum. “Ah Miço yine kestin bana cezayı” …Torunlarım ziyarete geldiklerinde onları kıskanıp okul çantalarına veya kocaman bavullarının üstüne çıkıp tuvalet ihtiyacını gidermesine sadece gülebiliyoruz artık… 

Siz hiç saklambaç oynayan kedi gördünüz mü?... Evet, Miço ile saklambaç oynamanın keyfine doyulmuyor. Siz birkaç günlüğüne saklambaç oynamayı unutursanız, Miço sizi zorla oyuna sokuyor. Oyunumuzun tek şartı hep aynı yere saklanmanız. Oyunun ilk bölümünde hangi kapı arkasına veya hangi masanın altına saklandıysanız sonraki turda aynı yere saklanmak zorundasınız!... Yoksa Miço sizi bulamayınca ağlamaya başlıyor. Çok üzülüyor... Ama lütfen çok sakin ve gürültüsüz olun. Çünkü Miço sesten çok korkuyor. Süpürge sesi, hızla buruşturulan gazetenin hışırtısı, mutfak robotunun sesi Miço’yu çok korkutuyor. Ama keman sesine bayılıyor. Sakinleşip uykuya dalıyor keman sesini duyunca… Sabah erkenden uyanıp canı sıkıldığında gelip bizi uykumuzdan uyandırmasına kızamıyoruz artık. Biliyoruz ki Miço’nun canı sıkılmış, bizi özlemiş. Biz kalkıp güne başlıyoruz o zaman Miço evin en keyifli yerine uzanıp uykuya dalıyor. Kedi sepeti, kedi evi, kedi minderi gibi özel mekanlarını hiç kullanmıyor Miço. Evin her tarafı ona ait. İster salonda masanın üzerinde, ister bilgisayar çantasında isterse keman kutusunun içinde uyuyabiliyor. Çünkü o Miço… Akşamları babası eve döndüğünde onu takla atarak karşılaması en keyifli anlarından biri oluyor… Kuyruk-bacak oyunları oynuyorlar babasıyla… 

Gözleriyle öylesine güzel konuşuyor ki Miço. İfadesini anlamamak imkansız. Yüreğinin sıcaklığını hissediyorsunuz. Sevincini görüyorsunuz. Kolay sinirlenmiyor. Ama eve gelen konukları önce seyrediyor sonra kokluyor. Siz fazla misafirperverlik ederseniz eğer; konuğunuzun özel eşyalarını korumak zorundasınız. Ceket, şemsiye, ayakkabı çanta gibi özel eşyaları iki damla da olsa mutlaka ıslanır Miço tarafından. Aman dikkat!... Bizim evde Miço var… 

 

 
Toplam blog
: 161
: 735
Kayıt tarihi
: 26.01.08
 
 

1955 yılının, aydınlık Nisan sabahlarından birinde; 22 Nisan sabahı duyulmuş ilk avazlarım… Üsküdar ..