Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bizim köylü Noel Baba

Bizim köylü Noel Baba
 

İnsan inanmak istediğine inanır, bazen hayalin peşine düşer gerçek diye. Bizde umutla düştük hayalin peşine Demre’de. Küçük bir tarih şehri Demre. Antalya’dan gün ağarırken çıktık yola. Akdeniz’in girintili çıkıntılı kıyılarında ilerledikçe midemiz inip kalktı. Denizin dağdan çaldığı boşluklardan oluşan koylarda demirlemiş tekneler denizin ve ormanın sefasını sürmekte.

Demre yollarında gözümüze küçük çadır kasabalarını andıran seralar çıkıyor. Bölge için geçim kaynaklarının başında geliyor.

Virajlı yolların sonunda Demre’ye ulaştık. Kendince yaşayan küçük bir şehir. Şehir merkezinde ilk dikkatimizi çeken şehrin simgesi haline gelmiş Noel Baba heykeli. Sırtında çuvalı ile yoldan geçenlere gülümsüyor.

Demre (Myra ) Likyalıların en önemli şehirlerinden birisi olmuş. Şehrin yapılan kazılarda edinilen bulgulara göre M.Ö. 5.yy da kurulduğu tahmin edilmektedir. Tarihi kalıntılardan bir zamanlar şaşalı bir şehir olduğu anlaşılsa da şimdilerde üç beldenin birleşmesi ile küçük bir ilçe durumunda.

Şehir merkezinde şehir gezisine başlamadan önce uğranılan ilk yer heykelin hemen yanında kurulan, özelikle Hıristiyan turistlere hitap eden hediyeler satılıyor. Gelen turistlere Müslümanlarda bulunan karınca duası, Ayet el-kürsü surelerinin bulunduğu kağıtlar gibi kağıtlara yazılmış dualar hediye ediliyor. Hediyelik eşyalar arasında daha çok Hz isa, Hz Meryem, Saint Nicholasve diğer Hıristiyan inancının sembolleşen isimlerinin resimlerinin bulunduğu ikonlar yer alıyor.

Hediyelik ikonların satıldığı bölüme Hıristiyan turistler büyük ilgi gösteriyor. Bazı Hıristiyanlar buraya hacı olmak için geliyor.

Ülkemizde yılbaşında hediye getiren bir kişi olarak meşhur olan Noel Baba/Saint Nicholasve, Hıristiyanların Noel Bayramlarında hediye getiren bir efsane olarak anılıyor.

Saint Nicholas ve kilisesine doğru yol alırken az ilerde deve ile şehri gezmek isteyenleri bekleyen develeri gölgede müşteri beklerken görebiliyoruz. Yol boyunca Noel Baba efsanesinin nasıl ortaya çıktığının hikayesini diniyoruz. Şehirde yaşayan bir kız vardır. Çeyiz parası yoktur. Bu sebeple bu kızla erkekler evlenmek istemez. Saint Nicholasve namı diğer Noel baba, kızın evinin bacasından içeriye altın atar. Kızın babası bu durumu fark eder. İnsanlara gizliden yapılan yardımların Saint Nicholasve tarafından yapıldığı efsanesi yayılmaya başlar. Bu güzel davranış daha sonra insanlar tarafından taklit ederek insanlar birbirlerine gizlice yardım ederler.

Noel baba olarak efsaneleşen Saint Nicholasve geyikleri ile buz dağlarını aşıp Hıristiyanların kutsal gününde hediyeler dağıtıyor. Ancak Noel baba için yapılan tipleme ve tasvirler gerçeği ile örtüşmüyor. Antalya bölgesinde kar yağmadığı gibi geyiklerle ulaşımda sağlanması mümkün değil. Saint Nicholasve elbisesi de gerçeğe yakın değil. Saint Nicholasve bir rahip yada denizcilere kılavuzluk eden biri olarak bilinmesi sebebi ile denizci kıyafetiyle sembolleşse daha anlamlı olurdu diye içimizden geçirmeden edemiyoruz.

Saint Nicholasve kilisesine kadar bu efsane ile ilgileniyoruz. Kiliseye girerken iki yerde heykeli dikilmiş olarak Saint Nicholasve görüyoruz. Kilise dışardan verilen desteklerle ayakta durmaya çalışıyor. Kilisede tavandaki Hıristiyan inancının kıssalarını simgeleyen tasvirler dikkat çekiyor. Yine ayaklar altındaki döşemelere işlenen süslemelerde görülmeye değer. Kilisenin bir kenarın da Saint Nicholasve’nin mezarı var.

İtalyanlar Saint Nicholasve kemiklerinin bir kısmını çalmışlar. Kalan kısmı da Antalya müzesinde sergilenmekte.

Bir Rus Prensi 1862 yılında Kiliseyi restore ettirmiş olup, Ruslar bir kilise çanı ilave ederek kubbeyi bir ilaç tonozu ile değiştirmişler. Bu sebepten olsa gerek Antalya bölgesine gelen Hıristiyan Rusların orta yaş ve üzerindekiler buraya hacı olmaya geliyor. Gençlerin buraya ilgi göstermesi ise bir başka durum.

Kiliseden ayrılıp Likya’nın en önemli tiyatro ve kaya mezarlarının bulunduğu alana gidiyoruz. Antalya bölgesi antik tiyatrolarla bezenmiş sanki. Bir nevi gösterişin ihtişamın sembolü olan bu tiyatrolar yapısal özelikleri ile göz kamaştırıyorlar. Myra (Demre) deki bu tiyatro alanı dağın eteğine yapılmış seyircilerin oturacağı alanları yükseltisi için dağın eğiminden yararlanılmış.

Likya'nın en iyi korunmuş tiyatrosu Demre’de.. 29 oturma sırası ve 9-10 bin seyirci kapasiteli var.. Bugün festivaller ve oyunlar için kullanılıyor. Tiyatro içinde çeşitli figürlerden oluşan heykellerde bulunuyor. Ancak insan kafalı figürler de gözlerin içe doğru oyulmuş olduğunu görüyoruz.

Tiyatronun yaslandığı kayalı tepe ise uzaktan pencereli bir dağa benziyor. Dağda bulunan kayalar oyularak mezara dönüştürülmüş. Sanki dağdan bir apartman, pencereleri, balkon kapıları ile asırlardır orada duruyor.

Ve tiyatro sahnesinden bizde geçiyoruz. Herkesin oynadığı dünya oyunu gibi Myra’daki tiyatro sahnesinde elinde fotoğraf makinesi ile zamanı dondurmaya çalışan ve tarihe not düşmek için etrafını gözlemleyen bir oyuncu olarak.

Biz ve diğer insanlar bu sahnedeki gezi oyunlarını oynarken, asırlar önce bu sahnenin oyuncuları Kaya aralarındaki pencerelerinden bizi izliyorlar uzun uzun …

foto izle
http://picasaweb.google.com/hasanmahir/DEMRE/photo#s5144678714473168562

 
Toplam blog
: 65
: 3295
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Çeşitli dergi ve gazetelerde, gezi, deneme, öykü, şiir yazan bir yazar. ..