- Kategori
- Öykü
Bizim sokağın edepsizi

Bizim sokakta bir kadın vardı, adı Kadriye.
Kavga dersen var, dövüş dersen var. Her önüne gelene sataşır, her önüne geleni paylar ve olmadık hadiseleri kendisine yontarak karşısındakini baskı altına alıp, verip veriştirirdi.
Bu kadından hiç hazetmezdim.
Sadece ben değil, sokağın, mahallenin ve çevre sakinlerinin hiç birisi hazetmezdi. Lakin Kadriye denen bu kadının hiç umurunda olmazdı bu durum.
Kadriye birsine kızmaya dursun, terliğini çıkardığı gibi yürürdü üzerine o kızdığı kişinin.
Olmadı, fırlatırdı o terliği kafasına. Etrafta bir gürültü kopardı, sormayın gitsin.
Kadriye için kimle kavga ettiği çok önemli değildi, Çocuk olmuş, kadın olmuş, erkek olmuş, yaşlı, ihtiyar hiç fark etmiyordu. İşine gelmedi mi tutuşuverirdi kavgaya. Laf yetiştirmek ise meziyet isterdi Kadriye’ye. Es kaza, laf yetiştirmeye kalkan birisi olursa, Kadriye o lafı yetiştirme telaşında olana, en okkalı laflarını eder ve sonuna da eklerdi “Edepsiz”
Kadriye için “edepsiz” lafı, diğer küfürlerin yanında en okkalısı olur ve “edepsiz” yaftasını yapıştırdıktan sonra döner yüzünü giderdi.
Kadriye’nin hedefine oturan herkes, yine Kadriye’nin deyimiyle “edepsiz” lerdi. Çünkü o “edepsiz!”ler Kadriye’ye karşılık veriyorlardı ve Kadriye’ye karşılık veren herkes doğal olarak Kadriye’nin zihninde “edepsiz” birer yaratık halini alıyorlardı.
Çevre sakinlerinden birisi
-“Kadriye Hanım, o halıların balkonda tozunu almasan” diye bir laf etmiş olsa, almış olduğu yegâne yanıt,
-Sanane “edepsiz”, olurdu.
Kadriye evinin balkonunu yıkardı ve yoldan gelen geçen insanların üzerine su akardı. Bu duruma tepki gösteren her hangi birisi Kadriye’ye “Hanımefendi, üzerimiz ıslanıyor, daha dikkatli yapamaz mısınız?” dediğinde, almış olduğu okkalı yanıtların sonuna “daha dikkatli yapamam “edepsiz” lafını eklerdi.
Zamanın birinde Kadriye, apartman komşuları ile biribirine girmiş, sokak, Kadriye’nin bağırtısından çın çın çınlıyordu. Terlikler havada uçuşuyor, kavganın başrollerinde olanlar saç saça baş başa girmişler ve Kadriye kavga esnasında “edepsizler”, “edepsizler”, “edepsizler” diye ortalığı ayağa kaldırıyordu. Kavga esnasında bir ara gözüm Kadriye’ye takıldı, kadının birisinin saçına yapışmış olan Kadriye “saçlarını dibinden kopartimi ha söyle “edepsiz”, söyle saçlarınn dibinden kopartimi “edepsiz” diye çınlatıyordu ortalığı. Bereket polis yetişti de, kavga son buldu. Ama Kadriye kavga sonrasında da bağırtısını sürdürüyor ve polise dönerek “polis bey bu edepsizler baha olmadık eziyetler ettiler, bu edepsizleri götürüp nezarete atın” diye polisi etki altına almaya çalışıyordu. Polis memuru ise “hanım get başımdam şimdi” diye karşılık vermişti. Kadriye arkasını dönüp, kavgayı seyre dalmış bir başka kadına “bu poliste edepsizin teki” demişti.
Kadriye bir gün bizim sokağın meşhur bakkalı, namı diğer “Kör Bakkal” ı ile de kavga etmişti. Malumunuz, o yıllarda bakkaldan alış veriş yapan herkes, aldıklarını veresiye defterine yazdırır ve ay sonu geldiğinde hesabını kapatırdı. Kadriye o ayki alışlarının karşılığı olan bedeli kabul etmemişti ve Kör Bakkalla birbirlerine girmişlerdi. Kadriye “ben bu hesabı ödemem, sen fazla yazdın”diye bağırtısını senfonik bir şekilde yapıyordu. Kör Bakkal ise dürüstlüğü ile nam salmış bir adamdı ve “Hanım, nereden çıkarıyorsun, al işte incele hesabı” diye Kadriye’nin önüne hesabı koyuyordu. Kadriye ise “nereden ağlımda galsın bir aydır yaptığım alış verişlerin ne olduğu” diye önüne konan hesabı elinin tersiyle itiyordu. Kör Bakkal “iyi ya, madem neler aldığını bilmiyorsun, o zaman hesabın kabarık olduğuna nasıl kanaat getiriyorsun?” diye Kadriye’yi susturmaya kalktı. Vay efendim, sen misin böyle diyen. Kadriye aldı lafı ağzına “baha bak baha Kör Bakkal, senin ağzını cırarım, edepsizin herifi, sen baha beyinsiz mi diyon? Bu dükkânı senin başan geçiririm, edepsizin evladı” diye, bakkalın içerisini çınlatıyordu. Garibim Kör Bakkal sus pus olmuş, olduğu yere sinmişti. Kolay iş değildi Kadriye ile döğüşe girmek. Dükkânda bekleyen orta yaşlıca bir adam “Hanımefendi ağınızı bozmayın lütfen” dedi ve sen misin bu lafı eden, Kadriye “saha mı soracam la, de get başımdan edepsiz, bakkal olacağ şu kör beni gazığlamaya çalışıyor, susup beni gazığla mı diyecem, edepsize bağ, baha ağıl veriyo. Defol get başımdan” diye adamı da bir güzel paylamıştı.
Sonuçta Kadriye istediğini elde etmiş ve veresiye bedelini keyfine göre ödemiş, bu arada herkesi “edepsiz” etmiş, arkasına bakmadan evine doğru kendinden emin bir vaziyette gitmişti.
Zavallı Kör Bakkal ise Kadriye’nin elinden paçayı ucuz kurtarmış olmanın rahatlığındaydı.
Kadriye’nin oturduğu binanın tam karşısında boş bir arsa vardı ve biz o arsada zaman zaman top oynardık. Kimse bir şey demezdi orada top oyadığımız zaman. Aksine, sokağın sakinleri memnun bile olurdu o arsada top oynamamızdan. Lakin kimi zaman Kadriye’nin damarı tutar, cama çıkıp “la edepsizlerin evlatları, gürültü yapmayın la. Aşağıya gelirsem sizin bacağlarızı ikiye ayırırım, bilesiz” diye bir tehdit savururdu. Biz karşılık vermezdik Kadriye’ye ve oyunumuza devam ederdik. Kadriye bu işte ve bir defa kafayı takmıştı bize. Aradan yarım saat geçer ya da geçmez, Kadriye elinde bir sopa, koştura koştura arsaya doğru gelirdi ve ağzından salya sümük köpükler saçılır, okkalı küfürler havalarda uçuşur, yerden bulduğu bir taşı önüne gelene fırlatırdı. Gözüne kestirdiği çocuğun arkasından koşar “la ağzına S……….. edepsizleri. La ben size demedim mi gürültü çığarmayın deyi, ha demedim mi edepsizler” diye cazırtılı bir şekilde bağırırdı. Biz çocuklar çil yavrusu gibi dağılır, etrafa kaçışırdık. Kadriye’nin bağırtısının ardı arkası kesilmezdi. “Anaları olacağ edepsizler, çocuğlara terbiye öğretmiyorlar ki, la gedin gapızın önünde oynayın la, hele görek edepsiz analarız çekebiliyor mu sizin gürütüğüzü?” diye bağırtısını sürdürürdü. Keyifle başladığımız oyun hayal kırıklığı ile biter, çocuklar dağılır ve kolay kolay bir daha toplanamazdık.
Kadriye’nin sokakta devamlı kavgalı olduğu ve yüzünü gördüğünde lafını esirgemediği Gülsüm isminde birisi vardı.
Gülsüm tam da Kadriye’nin evinin karşı çaprazındaki gecekonduda oturuyordu. Gülsüm’ün de Kadriye’den aşağıya kalır yanı yoktu. O da iyi kavgacıydı ve belki de Kadriye, kavga konusunda Gülsüm’ün eline su bile dokemezdi.
Gülsüm bir gün çamaşırlarını yıkamış ve evinin bahçesindeki ipe asmıştı. O gün de Kadriye halılarını balkona çıkarmış, elinde kalın bir sopa ile halılarına vurarak tozunu çıkarmaya çalışıyordu.
Bunun üzerine Gülsüm Kadriye’ye
-“Gadriye, Gadriye, gözün kör mü, silkediğin doz çamaşırlarımın üzerine geliyoooo. Yarın halılalarınn temizlesen boyun mu devrilir?” diye bağırmıştı.
Vay efendim sen misin akıl veren. Kadriye
-“Sahan mı soracam Güssüm edepsizi ne zaman halılarımın dozunu alacamı?”
Gülsüm, bu laf üzerine
-“Edepsiz senin anandır, ağzın topla, yosam cırarım o ağzın” diye karşılık verdi.
Kadriye hemen lafı aldı ağzına
-“Gel de bi cır bağim. Hele kim kimin ağzını cıriii, bi görek.”
Gülsüm
-“Baha bağ Gadriye edepsizi iyi bağ saha son gez söylüyom, ya topla o ğalıların, ya da olacağlardan ben sorumlu deilem.”
Sokağın sakinleri bu laf atışmasını ilgiyle izlemeye başlamışlardı.
Kadriye
-“Vay anam vay, vay anam vay. Gız edepsiz Güssüm, gız edepsiz Güssüm, sen heç poyan posanda mı bağmıyon, gıçı yere yağın, seni elime dolarsam paçavraya çevirirem, bilesen.”
Gülsüm
-“Yüreğin yetiyosa en aşşa Gadriye edepsizi, sahan anyayı, gonyayı gösterem.”
Kadriye
-“Geliyom gız gaçma, geliyom.”
Kadriye hızla eve girmiş birkaç saniye sonra elinde oklava aşağıya inmişti. Bağırrısından ortalık inliyordu.
Kadriye
-“Poyuna posuna bağmıyor, baha gafa dutuyor. Gız senin ağzan S…………… edepsiz. Sen gendin ne sanıyon.”
Gülsüm
-“Gel S……a görek bağğimm. Hadi gel gel edepsizin garısı.”
Kadriye
-“Edepsiz senin anaan derler.”
Sokağın sakinleri araya girmiş, kimisi Gülsümü tutuyor, kimisi Kadriye’nin önüne geçmiş ama laflar ve küfürler havalarda uçuşuyor.
Kadriye
-“Hele bi bırağın beni, bırağın da şu edepsizin saçlarını gökünden sökim. Babasının mezerine S………….”
Gülsüm
-“Ben seen babaan mezerine S…….m, Dutmayın da beni şu edepsizin ağzını bir cıram.”
Yarım saat sürmüştü bu ağız dalaşı, bereket sokağın sakinleri muhtemel bir faciayı önlemişlerdi.
Kadriye böyle birisiydi işte. Önüne gelene “edepsiz” diyip, saç saça, baş başa kavgaya tutuşan ve her an ve her dakika kavgaya hazır bir tiplemeydi.