- Kategori
- Güncel
Bölgesel özerklik modeli ülkeyi böler!..

resim şırnak yayla
Demokratik özerklik kavramının içeriği nasıl doldurulmuş olursa olsun, temelde bu tartışma bize ayrılıkçı kesimlerin sorunun çözümünü yalnızca grup haklarının kabulüyle sınırlı görmediğini, aynı zamanda Türkiye'nin yapısına dair radikal bir dönüşüm arzusunda olduklarını işaret ediyor. Demokratik özerklik ve yerel parlamento talepleri devlet sınırlarının yeniden belirlenmesi anlamına gelir. Devletin sınırlarının yeniden belirlenmesi olasılığı uzlaşma ve bir arada yaşama seçeneğini ortadan kaldıracaktır. Böyle bir yönetim modelinin başta devlet yanlısı Kürtlerle ayrılıkçı kesimler, daha sonrada ülke genelinde çatışmaları arttıracağı aşikardır.
Federalizm, bölgesel özerklik gibi modellerin her biri farklı toplumsal bölünmeler, çatışma tarihi, farklı etnik gruplar arasındaki sayısal, finansal ve kültürel eşitsizlikler ile etkileşim içerisinde kendi sonuçlarını yaratıyor. ABD ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin yönetim modellerini Türkiye’de hayata geçirmek şu aşamada mümkün değildir. Özellikle Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde sonucu yıkım olur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri halihazırda feodal yapı geleneğini sürdürmektedir. Feodal yapının yaşam alanı bulduğu yörelerde yetkiyi yerel parlamentolara devretmek, her aşiretin kendi devletini kurması sonucunu doğuracaktır. Yani, belirli bir toplumsal düzende başarılı olan kurumsal bir formül, başka bir toplumsal düzene uygulandığında felaketle sonuçlanabiliyor.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini talep eden ayrılıkçı kesimler, yönettikleri belediyeleri terör örgütünün propaganda merkezleri haline getirmişlerdir. Dağda öldürülen teröristlerin yakınlarını, yönetiminde bulundukları belediyelerde “şehit yakını” gibi bir tabirle kadrolu olarak işe almaları, gerçek niyetlerini yeteri kadar açıklamaktadır. Terörü desteklemeyen yöre insanlarının belediyelerde işlemlerini çözebilmeleri neredeyse imkansız hale gelmiştir. Ayrılıkçı kesimlerin yönetiminde bulunan belediyelerin faaliyetleri ciddi bir denetime tabi tutulmalıdır.
Terör ve yandaşlarının sıklıkla dile getirmiş oldukları demokrasi kavramının içinin boş ve sadece bir söylemden ibaret olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Demokrasilerde tüm bireylerin seçim haklarında özgür olduklarından bihaber olanların, ısrarla demokrasi istemeleri ne büyük çelişkidir. Siyasi bir eylem olarak yürüttükleri kepenk kapatma eylemlerine iştirak etmeyen vatandaşların iş yerlerini yakıp, yıkmaktadırlar. Yörede kendileri gibi düşünmeyen vatandaşları; baskı, saldırı ve tehditlerle sindirmeye çalışıyorlar. Terör ve yandaşlarının demokrasi anlayışı eşittir; öldürmek, yakmak, yıkmak, tehdit etmek, sindirmek…
Baskı, saldırı ve ölüm tehditlerine rağmen birlik ve beraberlikten yana irade beyan eden köy korucuları ve yakınlarına hak ettikleri emeğe layık bir yaşam sunmak, devlet yöneticilerinin öncelikli görevidir. Köy korucuları silahlı mücadelede gösterdikleri başarıyı fikir mücadelesinde de başarırlarsa, terör ve yandaşlarının tüm emelleri boşa çıkacaktır.