Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '15

 
Kategori
Güncel
 

Boşa çıksa da kehanet, sen gene de devam et!

Boşa çıksa da kehanet, sen gene de devam et!
 

Tayyip Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı seçilince iktidarı bırakmayacağı, Başbakan Davutoğlu'nun da "emir kulu" olacağı iddia edilmişti. Muhtelif mahfillerde konuyla alakalı yorum ve değerlendirmeler yapılmıştı. Bu görüş, kamuoyunun bir kesimi tarafından da onaylanmıştı. Tez sahipleri de "ben dememiş miydim!" diyebilecekleri bir olay beklemeye başlamışlardı. Fakat sihir tutmadı ve tahminler beklendiği biçimde sonuçlanmadı.

Mit Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Ak Parti'den aday adayı olmak için görevinden istifa etmesi siyasetle yakından ilgilenen sözkonusu muhalifler için iyi bir fırsattı. Hemencecik bir açıklama getirdiler ve "bu, Cumhurbaşkanı'nın işidir" dediler. Onlara göre önümüzdeki seçimler iktidarın sonu olacaktı ve bu yüzden Erdoğan, bir numaralı adamını milletvekili zırhına sararak korumak istiyordu. Zira Mit Müsteşarı Fidan (onlara göre) masum değildi. Yargılanıp ceza yememesi için dokunulmazlığa ihtiyacı vardı. Vekillik, üst iradenin tensibiyle alınan bir karardı.

Kısa süre sonra durumun tahmin edildiği gibi olmadığı anlaşıldı. Cumhurbaşkanı, Fidan'ın aday adaylığının kendi bilgi ve rızası dışında gerçekleştiğini, bu konuda bir dahli bulunmadığını açıkça ifade etti. (Sanıyorum kısa bir ikna sürecinden) sonra da Fidan eski görevine döndü.

Kafalarında kurguladıkları senaryonun tersine çıktığını gören aydın ve siyasiler hemen yeni bir moda geçtiler ve  Cumhurbaşkanı'nın "haberim yok" açıklamasının "danışıklı dövüş" olduğunu söylediler. Bu, halkı kandıırmak için bir senaryodur dediler. Erdoğan'dan habersiz kimsenin bir şey yapamıyacağında ısrar ettiler.

Fakat Cumhurbaşkanı'nın, iktidarın tasarruflarıyla alakalı eleştiri ve itirazları Hakan Fidan hadisesiyle sınırlı değildi. Mesela, "faizleri düşürmüyor" diye Merkez Bankası Başkanı'na ettiği sitem ortadaydı. Bunları, Dolmabahçe'deki Barış Süreci görüşmesine, konuyla alakalı deklarasyona ve İmralı'ya (akil adamlar) heyet(i) gönderilmesine karşı olduğunu dile getiren beyanları takip etti. (1) Böylece kendi hayallerini kamuoyuna gerçeklik olarak sunmaya kalkanların paradigmaları çökmüş oldu.

Peşpeşe gelen bu beyanlar, "hükümetin ipleri Cumhurbaşkanı'nın elinde olacak" diyen iddia sahiplerini şaşırttı mı bilmiyorum ama onlar için hoş ve güzel hayallerin yolunu açtığını hissedebiliyorum. Bu kesimin elitleri açısından, en üst iki makam arasındaki anlaşmazlık, iplerin Cumhurbaşkanı'nın elinde olmasından daha iyiydi. Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı'nın eleştirilerine verdiği cevaplar ise muhalifler açısından memnuniyet verici gelişmelerdi. Bu durum onlar için hem bir umut, hem de ruhsal ve duygusal bir hazdı.

Evet bana göre de Sayın Cumhurbaşkanı, bir önceki refikinden farklı bir tavır sergiliyor. Her ne kadar daha önceden,"ben (sessizce) oturan bir cumhurbaşkanı olmayacağım" diyerek, kamuoyunu bilgilendirmiş olsa da bir parti lideri gibi konuşması, iktidarın, kurumların bazı tasarruflarına açıktan müdahale etmesi, işgal ettiği makamın alışılagelmiş mahabetiyle pek uyuşmuyor.

Kendisinin de ifade buyurduğu gibi cumhurbaşkanı, adı üstünde cumhurun yani halkın başıdır. Buradaki "cumhur" yani halk tabiri, sadece % 52yi değil, tüm vatandaşları kapsamaktadır. Velhasıl Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan her ırktan, her soydan, her dinden ve her partiden insanın cumhurbaşkanıdır. Dolayısı ile onun, karşı veya taraf olduğu kişiler ve kesimler yoktur/olmamalıdır. Her türlü fikir, görüş ve anlayış karşısında nötür kalmalı, beyanatları ve konuşmaları da bu çerçevenin dışına çıkmamalıdır. Tam, "işte, ideal cumhurbaşkanı böyle olmalı" diyordum... ki, aniden aklıma geliveren geçmiş sebebiyle geri adım atmak zorunda kaldım.

Sizin anlayacağınız Özal ve Gül dışındaki eski cumhurbaşkanlarını hatırladım. Onlar, fazla gezmez ve konuşmazlardı.Toplumla iletişimlerini bayram mesajlarıyla kurarlardı. Bu mesajların içeriği, şimdiki Cumhurbaşkanı'mızın konuşmalarından pek farklı değildi. Hemen hepsinde vatandaş, irtica tehdidine karşı uyarılırdı. Başka bir deyişle her bayram mesajında laikliğe, cumhuriyete, Atatürk İlke ve İnkilapları'na vurgu yapılır, irtica kavramı üzerinden dindarlara gözdağı verilirdi.  Demem o ki, Tayyip Erdoğan söylem tarzıyla cumhurbaşkanılığı makamına yeni bir boyut getirmiş olmadı. Yalnızca beyanatların yani hedefin yönünü değiştirdi.

A. Necdet Sezer'in veya daha öncekilerin bayram mesajları da içerikleri itibariyle, Tayyip Erdoğan'ın konuşmaları gibi kapsayıcılık bakımından eksikti. Muhtevası, toplumun bir tarafını severken öbür tarafını dövüyordu. Maalesef bizler dün, ideolojik zaaflarımız sebebiyle olaylara nesnel bakma erdemliliğini gösteremediğimiz gibi bugün de gösteremiyoruz. Israrla ters köşeye çakmayı sürdürdük hala da sürdürüyoruz.

Şimdilerde birileri ellerini oğuşturarak iktidarla cumhurbaşkanı arasında gerilim çıkmasını ve bu gerilimin Ak Parti içinde tamiri mümkün olmayan bir çatlağa dönüşmesini bekliyorlar. Yani barajın arkasına biriken suyun kılcal çatlaklara nüfuz ederek, mütemadiyen uyguladığı basınç ve gelgitlerle devasa duvarı patlattğı gibi, süren kavgaların da büyüyerek siyasal bir yıkım getirmesini diliyorlar. Onlar hükümetin zaafa uğrayacağı hayaliyle kendilerini tatmin ededursunlar biz devam edelim.

Konuyu hülasa edersek, ıslahı mümkün olmayan fanatikler dışındaki farklı görüşten vatandaşları nazara aldığımızda Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı olarak daha yapıcı, daha kapsayıcı ve daha nazik bir uslüp kullanması gerektiğini söyleyebiliriz. Ayrıca buna, iİktidarın tasarruflarını kamuoyu önünde tartışmaya açmamasını, farklı düşündüğü durumlarda yetkileri bizzat davet ederek doğrudan bilgi almasının daha uygun olacağı fikrini de ilave edebiliriz.

Ancak Cumhurbaşkanı'mızın içindekini saklamayan, lafını esirgemeyen açık ve net tavrı, böyle bir düşüncenin hayata geçmesine imkan verir mi bilmiyorum.

Çünkü o, her halükarda aklındakini söylemekten çekinmiyor. Yani içinde olanı dışa vurmaktan geri durmuyor. Bu her ne kadar, yadırganası bir durum gibi algılansa da iyi tarafları olduğu da unutulmamalıdır. Erdoğan, gizli ajandası olmayan, açık bir insandır. Bir olaya, bir olguya veya bir insana içinden geldiği şekilde tepki vermekte, bazıları gibi müraice ve münafıkça davranmamakta, sağ gösterip sol vurmamaktadır. Belki bu tavır, tebessümüyle insana güven verip, ardından da kuyusunu kazan ikiyüzlülerinkinden daha iyidir. Zira muhatabının tavrını bilmek her zaman avantajdır

İnsanı eğitip öğretebilisiniz; ona fikrinizi, zikrinizi, ahlakınızı, adet ve alışkanlıklarınızı aktarabilirsiniz. Kişinin genetik kodlarından kaynaklı sivri kısımlarını törpüleyeilirsiniz. Fakat bir insanın özünü, doğuştan gelen asıl niteliğini asla değiştiremezsiniz. Bu nedenle insanlar hakkındaki mükemmellik beklentinizi revize edip, asgari ahlak ölçülerine indirgemek zorundasınız. Çünkü siz de bir insansınız ve sevmedikleriniz tarafından bakıldığında, sizin onları gördüğünüz gibi görünmektesiniz.

Boşuna kendinize kahretmeyin, cellalenmeyin ve kin devşirip durmayın. Hayatınız boyunca siz ne kadar değiştiyseniz başkaları (mesela Recep Tayyip Erdoğan) da o kadar değişmiştir. Kendi beceremediğiniz bir şeyi karşınızdakilerden beklemeyin. Zaten sevmediklerinizden, fikrini ve zikrini beğenmediklerinizden isteseniz de memnun olamazsınız.

Siyasete ve siyasi çekişmelere gelince; şahsi amacım hiç bir zaman politikanın/politikacının kendisi olmamıştır. Siyasal duruşum, birilerinin bekasına değil, ülkemin ve insanımın huzur ve refahına yöneliktir. İyi niyetle ve samimi gayretle memleket için çalışan devlet ricali dahil her insan hata ve kusurlarıyla beraber başımın tacıdır. Kusursuz dost arayan yalnız kalır. Ayrıca bu alemde mükemmel insan da yoktur.

Kavgalardan, gerilimlerden rahatsız oluşumun nedeni ise her tartışmanın ülkemin ekonomisine, hal ve geleceğine zarar vermesidir vesselam. 


(1)- Dolmabahçe Sarayındaki başbakanlık ofisinde yapılan bu görüşmeye Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efgan Ala ve bazı HDP'liler katılmıştır.

Resim: Latif Erdoğan 

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..