Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '14

 
Kategori
Güncel
 

Böyle olmazdı...!

Böyle olmazdı...!
 

Sen Cumhuriyet okullarında Cumhuriyet öğretmeninden Atatürk, demokrasi ve Cumhuriyet ülküsüyle feyizlenirken, birileri de kıyılarda köşelerde izbe yerlerde onun darbeciliğini diktatörlüğünü ve din düşmanlığını yazıyordu zihnine.

Sen kutsuyorken, o ‘’beton Kemal’’ lafzıyla dalgasını geçiyordu…

Osmanlı’cılık, (700 yıllık Osmanlı’da sabit bir rejim olmadığına göre kafasına yazdığı kendince müspet hususları çekip cımbızlayarak oluşturduğu ‘’sentez Osmanlıcılığı’’) idealiyle büyüyordu…

Atatürk ve onun çağdaş Cumhuriyet ülküsüne muhalif pek çok isim var kuşkusuz. Bunlardan biri de Kadir Mısıroğludur…

Osmanlı hayranı bir hilafetçidir… Şapka devrimine bu gün hala giydiği fes ile karşı olduğunu göstermektedir. Ona göre Atatürk, İttihatçılar gibi Osmanlı’ya darbe yapmıştır. Kurtuluş savaşı denilen şey de işte bu darbedir…

Osmanlı…

Osmanlı’da çoğu kez ‘’devlet’’ sözcüğü yerine ‘’mülk’’ sözcüğü kullanılıyordu…Devlet’in, yani Mülk’ün sahibi Hünkardı Padişahtı…

Kon­tro­lün­de­ki top­rak­lar gibi ti­ca­ret ve za­na­at da tamamen pa­di­şa­hın te­ke­lin­dey­di. Dilediğine dilediği nispette verir, işlettirir, ürettirir, dilediği zaman elinden alırdı…Mülkiyet hakkı tebaanın değildi pratikte…

Os­man­lı­’nın tüm sa­hip ol­du­ğu­ varlığa “mül­k” de­nir­di yani ‘’devlet’’. Ve bu “mül­k” pa­di­şa­ha, Al­la­h’­ın em­riy­le “mi­ra­s” ola­rak gel­miş­ti…Bu anlayışın kökeni taa Romalılara kadar dayanır. Romalılarda gücünü göklerden alan ‘’kutsal baba=Osmanlı’da kutsal padişah’’ ve onun hizmetçileri yani tebaa vardı…

Düzen ve onun sahibi padişah kutsal olduğundan ona isyan fesatlıktı, şeriatın kestiği parmak acımazdı, yani padişah ve onun yetkilendirdiği Kadı’nın sözü ve kararı katiydi, üstüne söz söylemek, hakkını hukukunu aramak asilikti, biraz daha ileri gidilirse ‘’katli vacipti’’… Otoriteye isyan  Allah’a isyandı… Kuldu nihayet…

Bu anlayış Osmanlının son dönemlerine kadar sürdü… Islahat Fermanı ve Tanzimat gibi gelişmelerle birlikte ve giderek Kanuni Esasi ve nihayet Mebusan Meclisiyle birlikte Osmanlı da çağdaş dünyaya adım atıyor, Mutlak Monarşiden, Monarşiye evriliyordu…

İşte bu, daha çok Mutlakiyet ekolünün içinden gelen, kutsal düzen kutsal padişah idealiyle beslenen  Mısıroğlu ve ardılları Tayyip Erdoğan- Bülent Arınç-Abdullah Gül gibiler için halk sadece kuldu, hak arayan ise asi…

Başbakan kendisini mülkün yani devletin sahibi olarak görüyor… Bunun içindir ki hiç kimseyle ve hiçbir kurumla bu sahiplik durumunu paylaşmıyor paylaşmak istemiyor… Milli İrade vurgusu bu yüzdendir… Mademki diyor sandıktan çıktım, ne hukuk, ne merkez bankası, ne medya, ne asker, ne de iş adamı ve ne de muhalefet önüme çıkamaz, önüme geçemez…Ben devletim, devlet ben… Tıpkı kutsal padişah gibi… Padişahın önüne geçilir mi…!

Tabii ki Gezi Parkı’na AVM yapabilirim, mahkeme red de verse yaparım, beni halk seçti… Zaten o mahkeme üyeleri de fesatlık yapıyor… Ona göre vatandaş ne ki, onlar sadece kul… Kutsal nizama ve onun sahibine isyan eden GEZİ’ciler ise ölebilir, sakatlanabilir, bunun ne önemi var, mülke zarar esastır ‘’cam çerçeve’’ kırıldı mı bu olmaz işte...Mülke zarar verilir mi? Padişahın mülküne zarar demek padişaha suikast demek, bunun cezası da ölümdür…Bu polisler ne güne duruyor, nasıl sabrediyor …

Başbakan;

Monarşi’den daha doğrusu Mutlak Monarşi’den Cumhuriyet’e, Demokratik Cumhuriyete 100 yıl önce geçtiğimizi anlasaydı, bunu içselleştirseydi böyle olmazdı…

Mısıroğlu türünden ideologlardan beslenmeseydi böyle olmazdı…

Artık reaya- beraya(köylü,kentli), tebaa, kul yok vatandaş var insan var halk var diyebilseydi böyle olmazdı…

Sandığın yalnız yürütme erkini belirleme organı olduğunu kabul etseydi böyle olmazdı…

Çağdaş demokratik devlet idaresinin, yürütme organı tarafından yasama ve yargıyla paylaşıldığını kabul etse ve onları kontrol altına alma çabasına girmeseydi böyle olmazdı…

Bütün erkleri kendisine bağlamanın adının FAŞİZM olduğunu bilse ve buna inansaydı böyle olmazdı…

Batı’nın yüzlerce yıl öncesinde gerçekleştirdiği, insana ve insan aklına kıymet veren, devleti olduğu kadar ve hatta ondan daha çok insana, insan düşüncesine, özgürlüklere kıymet veren Rönesans’ın tesirinden biraz geçseydi böyle olmazdı…

Kutsal devlet yerine kutsal insan, kutsal nizam yerine kutsal halk diyebilseydi böyle olmazdı…

Demokrasi’yi tramvaya benzetmeseydi böyle olmazdı…

Bütün bunları, bu halk görseydi böyle olmazdı!...

İbrahim Erol

gazete54.com

3 Haziran 2014

 
Toplam blog
: 135
: 694
Kayıt tarihi
: 31.08.09
 
 

Gazi Üniversitesi fizik lisans eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi'nde master, İTÜ'de dokto..