- Kategori
- Deneme
Bozuk Mavi
Beni ben yaptığına inandığım şeylere zaman ayıramadığımda kendime çok kızıyorum.
Tıpkı bugünlerde olduğu gibi.
Devamlı içimde tuttuklarımı kağıtla buluşturmayı hayal ederken tuttuğum kalemle hiç umursamadığım şeyler yazıp çizdim.
İki aralık 'gidip şunları da okusana, sınavda çıkar' diyenler bir yana her iki aralıkta kağıda kısa kısa cümleler yazdım.
Neyse ki beklediğim an sonunda geldi.
Şimdi etrafı kulağımdaki şarkıyla filmmişçesine izlerken önüme yığdığım minik notlardaki duygu karmaşamdan rastgele bir kağıt seçip size okutacağım.
...
Üç dört gün öncesine gittiğim günlerden birinde duygu paletinde kendini en belli eden renklerden birinin 'pişmanlık' olduğunu fark ettim.
Benim gözümden bakıldığında pişmanlık, mavinin siyahla bulandırılmış haliydi.
Sanırım içindeki maviliktendi dikkatimi bu denli çekişi.
Bilirsiniz işte, maviyi kim sevmez ki..
Mavi 'kendini bana bırakabilirsin' bakışının, kendine tekrar tekrar baktıran rengidir.
Pişmanlık da güvenin siyahla dalgalandırılmış,insanın içine kuşku düşürülmüş halidir.
Dönüp hayatıma baktığımda 'zamanı geri alma butonu'nun eksikliğini en derinden hissettiğim dakikalar pişman olduklarımdı galiba.
Görünüşteki küçüklüğüyle aldatsa da içine bir hayat sığdırabilmiş yuvarlak, sistemi çevirmeli olarak çalışan bir buton bu.
Yıllar bölmesi aylara, ayları günlere, günleri saatlere, saatleri dakikalara hatta dakikaları saniyelere bölünmüş kimisinde saliselere bile yer verilmiş bir buton.
'Yanlış mı yaptım?' sorusu kırmızı alarmı simgeleyen ışığımızı kesik kesik yakmaya başladığı anlarda yavaş yavaş bedenimizle birlikte uykularımızı da ele geçiren duygu.
Üç dört gün öncesine gittiğim günlerden birinde; butonun eksikliğini yaşadığını gözlerime bakamayışından, ellerini bir yerlere sığdıramayışından anladım.
Pişmanlık, onun da bedenini krema torbasına tıkıştırıp, mavisinin içine siyahlar serpiştirdiği hayatların üzerine sıkıyordu.
O torbanın içinden şekli düzgün olarak çıkıyor olsa da o hale gelirken yaşattıklarını unutmayacaktı.
O, torbanın içine sıkıştırılmamış olsaydı belki de asla dağınık hayatını düzene sokması gerektiğinin ayırdına varamayacaktı.
Karşıma geçip 'bugünkü aklım olsaydı' ile başlayan cümleler kurarken tüm bunları yaşamasaydı bugünkü aklının olamayacağını ona söylemedim.
Sustum.
O ,var olduğunu sandığı butonunu hiçbir şeyin olmadığı günlerde sabitlemeye çalışırken ona zamanı geri alamayacağını söyledim.
Bunu söylerken yüzünde gördüğüm hayal kırıklığı çok tanıdıktı.
Yanından ayrılıp yolda yürümeye başladıktan sonra anımsadım.
O yüzü aynaya baktığım zamanların birinden hatırlıyordum...