Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '16

 
Kategori
İnançlar
 

Bu neden başıma geldi?

Bu neden başıma geldi?
 

Bu Neden Başıma Geldi?

Sevgili Gönül dostlarımız, hergün 15’te Radyo Akra FM’de rahmetli Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hocaefendinin(1938-2001)hadis sohbetini dinliyoruz.

Geçenlerde dinlediğimiz sohbetten çok keyif aldık, keşke bunu yazsakda paylaşsak diye düşündük. Sonra araştırdık, bir sitede bulduk, sohbeti yazıya geçirmişler, aynen kopyalamak istiyoruz, ki neden başımıza(MÜMİNE) geliyormuş öğrenelim:

Günahın Cezâsıveya İmtihan

370/12 (Mâesâbe abden musîbetün femâfevkahâillâbi-ihdâhulleteyni bi-zenbin lem yekünillàhu liyağfira lehûillâbi-tilkel musîbeh, ev bi-derecetin lem yekünillàhu liyebluğahûiyyâhâillâbi-tilkel-musîbeh)Sadaka rasûlullàh, fîmâkàl, ev kemâkàl.

Bu hadîs-i şerifte; hani insanların, toplumların başına çeşitli olaylar geliyor, bunlar Allah'ın takdiri, mukadderât... Alın yazısıdiyoruz Türkçe olarak. Bunlar Allah'ın yazdığıkader yazısı. Tabii biz hepimiz müslümanlar olarak biliyoruz ki, dünya bir imtihan yeridir, Allah bizi imtihan ediyor. "Nasıl kulluk edeceğiz, iyi miyiz, kötümüyüz? İyi mi davranacağız, kötümüdavranacağız? Allah'ın rızâsına uygun, güzel, faziletli, erdemli mi hareket edeceğiz; yoksa şaşırıp, sapıtıp, bozulup eğri büğrümühareket edeceğiz?" diye Allah imtihan ediyor.

Bize göre hayat bir imtihan olduğuna göre, başımıza gelen olaylar da bu imtihanın çeşitli sorularıolmuşoluyor. Bu soruların karşısında vereceğimiz cevaba göre, bu imtihanın sonucu belli olacak. Yâni geçeceğiz veya kalacağız, başarılıveya başarısız olacağız. Mükâfât alacağız, ödül alacağız, ya da kötülük işleyen insanlar cezâya uğrayacak. Temennîediyorum ki hiçbiriniz cezâya, ikàba, azâba uğramasın...

Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor ki: (Mâesâbe abden musîbetün femâfevkahâ)"İnsanoğluna bir musîbet veya bundan daha fazlası, yâni küçük bir şey veya daha büyük bir şey, tek bir olay ya da bir sürüolaylar isabet etti mi, --başım dertten kurtulmuyor, dediği gibi bazıinsanların-- bunun manevîbir sebebi vardır." Neden insanın başına bu olay geldi?.. (İllâbi-ihdâhulleteyn)"İki sebepten olabilirbu olayın insanınıbaşına gelmesi:

BİRİNCİSEBEP

(Bi-zenbin lem yekünillàhu liyâğfira lehûillâbi-tilkel-musîbeh)

“Bir günah işlemiştir o günah sebebiyle başına bu musîbet geliyordur."Ama Allah yine kulunu dünyada musîbete uğratarak, dünyada başına musîbet vererek, işlediği günahın cezâsınıdünyada çektirip kurtarıyor. Yâni bu musîbet dolayısıyla, Allah âhirette azab çekmekten, cehenneme düşmekten kurtaracak, işte bu dünyada çektiğiyle kalacak; yüzüçizildi, parmağıincindi, ayağıburkuldu, veyahut daha başka bir sıkıntı... vs.

İlâhîkanunda iki defa cezâlandırma yok; dünyada cezâlandırırsa âhirette cezâlandırmaz. Meselâ,hadd-i şer'îdiyoruz, yâni şeriatın verdiği cezâ... Diyelim bir insan bir suçişlemiş, onun karşısında şeriat bir cezâkaydetmiş, mahkeme yazmışbu cezâyı, cezâya çarpılmış. Hem bu dünyada cezâya çarptırılıp, hem de aynısuçtan dolayıâhirette bir başka cezâya çarpılmak olmadığını, iki defa cezâlandırılmadığınıPeygamber Efendimiz bildiriyor.

Demek ki, insanın başına bu dünyada bir musîbet gelirse bir günahına kefaret olacak. Allah o günahının dünyada iken silinmesini sağlamak için, o musîbeti başına musallat etmiştir de, bu musîbet ondan başına gelmiştir, günahıaffolacaktır. Tabii kendisi bir günah işlemiştir, ama bu dünyada böyle bir musîbetle affolmasıbir kaçbakımdan iyi:

1.Âhiretteki cezâlar, cehennem azabı, ikàbıçok fazla olduğundan dünya böyle gelip geçici bir şey, o iyi.

2.İnsan dünyada bir musîbete uğrayınca aklınıbaşına toplar. "Haa, ben Allah'ın rızâsına aykırıbir işyaptım, Allah başıma bir musîbet verdi. Tövbe yâRabbî, ben bir daha bu suçu artık işlemem!" diye, bir de akıllanmasına sebep olur.

Onun için bazı alimler, böyle dünyada insanın başına gelen belâlara, musîbetlere şefkat tokadıdiyorlar. Yâni terbiye tokatı... Allah terbiye etmek için bir tokat vuruyor da, sonunda o suçu bir daha işlemeyecek, hayatıboyunca rahat edecek. Çocuklarıbazen böyle terbiye ederler ya, onun gibi...

Demek ki, insanın başına gelen musîbetin bir sebebi, bir günah işlemiştir de Allah o günahı ancak böyle bir musîbet vererek sildiriyor. Kefaret oluyor, ondan dolayıdır.

Tabi buradan çıkacak olan, bizim alacağımız ders şudur: Günah işlemeyelim! İnsan bir günah işlerse bu dünyada bir musîbete uğrar, âhirette de azaba uğrayabilir. Onun için günaha bulaşmamaya dikkat edelim!.. Hani, mayın tarlasına girip de mayına basmamak gibi, yolu dikkatli yürümek lâzım! Doğru yoldan yürümek lâzım, tehlikeli yollara, yanlışyollara sapmamak lâzım ki; Allah o işlediği günahtan dolayıbir cezâ, bir musîbet, bir belâvermesin; huzur içinde, asûde yaşasın, mutlu, bahtiyar olsun; kendisi de mutlu olsun, çevresi de mutlu olsun.

Demek ki günah işlememeliyiz. Müslüman günah işledi mi cezâyıyer, ilahîbir tokat ensesine veya suratına patlatılır. Ondan sonra "Haa, ben bir edepsizlik ettim, hata işledim, bundan sonra işlemeyeyim." der. O da iyi... Demek ki, bir daha o günaha düşmeyecek, tevbe etmesine sebep olacak, bir de âhirette çekmeyecek. O bakımdan bir bakıma iyi.

İKİNCİSEBEP

Peki başka neden gelir insanınıbaşına bir musîbet, bir belâ, bir sıkıntı?.. Onu da söylüyor Peygamber SAS Efendimiz:

(Ev biderecetin lem yekünillàhu liyebluğahûiyyâhâillâbitilkel-musîbeh)

"Yahut da o sevgili kulunu bir manevî makam verilecektir, yüksek bir dereceye çıkaracaktır. Ancak böyle bir imtihandan geçip sabrettiği takdirde, o musîbetin karşısında tavrının güzelliği dolayısıyla, o dereceye çıkmasıdurumu vardır da, ondan o musîbeti göndermiştir."

İşte enbiyâullahın, yâni Allah'ın peygamberlerinin ve evliyâullahın, yâni Allah'ın sevgili mübarek kullarının başına gelen dünyevîsıkıntılar bundandır. Yâni Allah onlarıseviyor, Allah'ın sevgili kulu, mübarek kulu, kıymet verdiği kullar... Peygamberi görevlendirmiş, insanlara göndermiş, sevmiş, vazifelendirmiş; elbette iyi insanlar, amma başına musîbetler geliyor geliyor, derece yükseliyor. Yâni zorlu imtihanlardan geçiyor, çok yüksek puanlar kazanıyor, kulların birincisi oluyor.

Hani üniversite imtihanına yüzbinlerce gencimiz giriyor, birincileri ilan ediyorlar, herkes gıpta ediyor onlara, "Ne kadar üstün başarısağladılar." diye... Ama o başarıkolay kazanılmaz. Uykusuz geceler geçirerek, uzun çalışmalar yaparak, başka insanların yapmadığıişleri yaparak, gayretleri sarfederek, zahmetleri çekerek kazanılıyor. Demek ki evliyâullahın, Allah'ın sevgili kullarının, peygamberlerin derece kazanmasıda, o musîbetlerin karşısındaki tavırlarından dolayıdır.

Bundan, Peygamber Efendimiz'in verdiği bu güzel bilgiden dolayıçıkacak ders ne olabilir: İnsanın başına bir musîbet gelirse ya bir günahındandır, kendisinin kusurudur, ama o günahın cezâsıbitiyor işte burda; günahım var mıdiye düşünsün, bir daha o günahıişlemesin. Ya da bir suçu, bildiği bir hatasıolmadığıhalde o musîbet geliyor; demek ki, Allah imtihan ediyor. O zaman, imtihanın cevabınıen güzel şekilde vermek için güzel davranmalı, sabretmeli, sabr-ıcemîl göstermeli, isyân etmemeli, feverân etmemeli, kızmamalı, bağırmamalı, ortalığıyakıp yıkmamalı, kasıp kavurmamalı!..

"Haa bak, bu kulum imtihan ettim ama ne kadar güzel davrandı." diye, Allah o zaman onun derecesini yükselttiği için, biz de böyle musîbetler karşısında serinkanlılığımızıkorumalıyız, sakin olmalıyız, dikkatli olmalıyız; imtihanıkazanmağa çalışmalıyız, kaybetmemeğe dikkat etmeliyiz.

Tabii avâmın, yâni İslâmîbilgileri çok olmayan insanların veya çocukların, ilk başta tecrübesi az, toy insanların düşündüğünedir:

"--Allah bir insanı seviyorsa hiçbaşına musîbet gelmez. O artık çok rahat bir şekilde yaşar."

Hayır, öyle değil... Allah'ın en sevgili kulu Peygamberimiz, öteki peygamberler de sevdiği kullar, ama hepsi çok sıkıntılar çekmişler. Hazret-i İsâAS'ıdüşünelim, hayatını, ne kadar sıkıntılar çektiğini düşünelim. Peygamberlerin hayatınıokumalıyız. İlk önce hayatlarınıöğrenmemiz gereken insanlar peygamberler...

Demek ki esas itibariyle dünya hayatıyâni şu içinde yaşadığımız hayat, hepimizin buradaki hayatıkarışık bir hayattır. İçinde musîbetler de vardır, ferahlıklar da vardır; üzüntüler de vardır, sevinçler de vardır; yorgunluklar da vardır, eğlenmeler, dinlenmeler de vardır. Bunların hepsi imtihandır. Hayatın böyle olduğunu görüyoruz.

Bu dünyada iyilikler ve kötülükler, yorgunluklarla dinlenmeler, sevinçlerle hüzünler bir arada oluyor. Âhirette cennette ebedîsaadet olacak, cehennemde de ebedîazab olacak. Âhirette bu ikisi birbirinden ayrılacak, cennette elem keder olmayacak.

Demek ki bu hadis-i şerif bizi kuvvetlendiriyor, mâneviyâtımızıkuvvetlendiriyor. Yâni başımıza bir musîbet geldiği zaman, kendimizi kapıp koyuvermemeliyiz, sağlam durmalıyız. İmtihanıkazanmak gerektiğini düşünmeliyiz. Bu musîbet bizim kusurumuzdan olabilir; kusurlarımızıdüşünüp, o kusurlara bir daha düşmemeye çalışmalıyız. Ya da Allah bize bir derece vermek için bu zorlu imtihana sokmuştur; arkasından üstün bir başarıödülügelecektir, yaldızlıdiploma gelecektir. Tabii başarıyıda kaçırmamak için, elde etmek için de dikkat etmemiz gerektiğini anlıyoruz.

http://www.esadcosankulliyati.com/arsiv/Kitap/gazap/bela.html

ELİM NİYE KANADI?

Babacım minik tekerli sandalyeyle tuvalete götürürken bazen parmaklarım kapıya sıkışır veya duvara sürter, sıyrılır kanardı. İnşallah bir günahıma kefaret bu, derdim ama ne günahı bulamazdım. 

Bulamazdım zira, Oruç, namaz gibi farz olan ibadetlerin yanısıra, işrak, kuşluk, evvabin namazı ve Perşembe orucu gibi nafile ibadetleri yapıyor, mümkün oldukça sadaka veriyor ve çok iyilikler yapıyordum. Çünkü Hayatta hiçbir şey sebepsiz yere başımıza gelmez.

Evet ne olduğunu TV’de gördüğüm şu ayetin mealini okuyup düşününce keşfettim. 

“Yine de kullarıma söyle: “(Aralarında)en güzel biçimde (bilim ile/doğruluğu kanıtlanmış bilgi ile) konuşsunlar.” Çünkü şeytan tartışmaya dürtükleyerek aralarını bozar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık saldırgan bir düşmandır.” (İsra suresi, 53. ayet)

Evet, şeytanın verdiği vesveseleri gerçek zannederek muhatabım hakkında Suizan ediyordum. Yani emin olmadan aklımdan geçen kötü, negatif düşünceleri onaylıyordum.

Çünkü, kötü düşünmek olan “Suizan” kul hakkıdır ve ahirette cezayı gerektirir.

Birbirini Allah için sevenler, mahşerde Arş-ı Ala’nın gölgesinde olacak, der Efendimiz SAV…

Bunu asla istemeyen Düşmanımız ilahi huzurdan kovulmuş lanet Şeytan, sevdiklerimizle muhabbetinizi bozmak ve darıltmak için, sürekli vesveseler verir.

İnsan, bu vesveselerin kaynağını bilmediği zaman, evet kesin öyledir deyip, yada kaynağı bilsede gaflete gelip, vesvese olan düşünceye kapılıp inanır, kötü düşünmeye başlar ve kendince onaylar. Halbuki hiç alakası yoktur ama inanır. 

Evet, yukarıda anlatılan hadisin izahında olduğu gibi, Rabbimiz merhamet ediyor ve elimin kanaması ile günahımı temizliyor, ahirete bırakmıyordu.

Ve bir daha işlememek üzere tövbe ederek ders almamı istiyordu.

Cenab-ı Allah’ın kader sistemindeki, İlahi adalet planı içinde yaşadığımız tüm acılar, aslında hatamızı fark edip, kendimizi temizleyebilmemiz için Yaradanın bize bir lütfudur.

Kovulmuş Lanet Şeytanı, bir müslümanın namaz kılmaması, zekat vermemesinden çok daha fazla memnun eden şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?

Eşlerin, kardeşlerin, dostların arasını bozmak… Vesveseyi dinlemeyelim, uyanık olalım.

Allah hepimize uyanıklık versin, ki şeytanın vesveselerini dinlemeyip hemen Euzu çekip Rabbimize sığınalım ve sevdiklerimizle muhabbetimizi bozmak isteyen şeytana fırsat vermeyelim inşallah…

Bu Cumartesi 26 Kasım 2016, emekli olduğum şirket Karel’den tanıdığım 20 yıllık dostlarım Dr. Bora Dikmen bey, Ersoy Bereketlioğlu bey ve Filiz Akçay hanım güzel hediyeleriyle engelli dostlarını ziyaret ettiler. Allah razı olsun.

Celalin Penceresinden

 
Toplam blog
: 455
: 812
Kayıt tarihi
: 04.09.12
 
 

1973 Konya Ereğli doğumluyum. Selçuk üni. MYO Elektronik bölümü mezunuyum. 1993'e Friedreich Atak..