Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu sabah benim yüzüm yansıdı güne...

Bu sabah benim yüzüm yansıdı güne...
 

Bu sabah diğer günlerden farklıydı. Diğer günlerde çok erken kalkıp da göremediğim günışığıyla başlamıştım güne.. Gerçi uyuyakalarak servisi kaçırmıştım ama hem uykumu almış hem de böylesine güzel bir sabahı görmüştüm. Başka bir duygu ile kalktım yatağımdan, ilk önce perdelerimi açtım, şimdi o muhteşem güneş ve günışığı tüm ihtişamıyla odamı doldurdu. Hemen ardından frekansı hiç değişmeyen, temposu hiç düşmeyen radyomu açıp daha yumuşak daha güne hitap eden bir frekans ayarladım. Günün verdiği enerji yüzüme ne şekilde yansıyacağının merakı ile aynaya baktım, evet her sabah gördüğüm bir yüz yoktu aynada, mimikler daha netti ve gözlerim daha bir parlaktı sanki. Biraz merak, şaşkınlık ve mutluluk görüyordum. Hep gün yansırdı yüze ve ona göre değişirdi yüz. Kötü bir gün ise; dudaklar aşağı kıvrılmış, kaşlar nerdeyse gerginlikten birleşmiş, ses tonu kalınlaşmış, pimi çekilmiş bir bomba misâli dolaşırız. Ama iyi bir gün ise; dudaklar kulaklara yakın, gamzeler çıkmış ve gülen gözler, yumuşak bir ses tonu, iyi bir elektrik veririz çevremize. Aynada mutlu bir gün bitimindeki ifadeyi görüyordum yüzümde ama gün yeni başlamıştı ve bu sabah benim yüzüm yansıyacaktı güne. Gün beni değil ben günü yönetecektim. Beni yavaşlatan ve rahatlatan bir şeydi vardı. Günün verdiği enerjiyi rahat yaşamak içinmiydi yoksa ‘nasıl olsa geç kaldım 1 yada 2 saat ne fark eder’ düşüncesi miydi bilmiyorum ama çok acele etmiyordum bilakis bir daha yaşayamayacağım mutlu sabahın tadını almaya çalışıyordum.

Bu sabah başka bir sabahtı, ne kadar acele etmesem de kısa bir zamandı bu ama huzurun ve mutluluğun tadına varmalıydım. Müzik tüm ruhumu sarıyordu. Çok ilginç bu tür müziği başka bir zamanda açsam kulaklarımı tırmalar ama şimdi…

Dolabımı açıp güne yakışır, ruh halimi ifade edecek en renkli kıyafetlerimi çıkardım ve giyindim. Bileğime 3 koca yunuslu gümüş bilekliğimi, uğurlu taşlardan yapılan ve uğur böceği şekli verilen kolyemi de taktım. Hazır sayılırdım, aa ama Makyaj? Zaten bu sabah yeteri kadar renk var yüzümde, hem jest, mimik ve tüm ifadelerimin süse ihtiyacı yok bu sabah, onlar zaten yeterince göz alıyorlardı.. hayır bugün makyaja hiç gerek yok yapmayacağım. Hiç çıkmak istemiyorum odamdan ama artık hazırdım, her sabah yediğim çikolatalı gofretimi de alıp çıktım.

Bu sabah bambaşka bir sabahtı gerçi servisimi kaçırmıştım, işe geç kalmıştım ama iyiye çevirmek elimdeydi nitekim öyle de oldu. Şimdi büyük bir haz alıyordum bu durumdan. Her sabah yaptığım hiç bir şeyi yapmadım, yapmayacaktım. Yol boyunca müzik dinlerdim bu sabah söyleyeceğim. Etrafımı gözlemledim çok erken saatte işe gittiğimden kimseler olmazdı sokaklarda ama şimdi bir sürü insan vardı. Uykularıyla mücadele eden, koşar adımlarla yürüyen insanlar. Hiç kimse kimseye bakmıyordu ve hiç birinin yüzü gülmüyordu. İfadeleri çok saydam ve belirsizdi. Birçoğu da mutsuzluk imajı veriyordu. Acaba içlerinden birini durdursam ‘dur yeter koşma, kaldır başını biraz çevrene bak’ desem bana ne derdi. Kendimi tuhaf hissettim her sabah bu duruma isyan ediyordum. şimdi iyiki de erken çıkıyormuşum mutsuz insanları görmek ne üzücüydü.

Kendimi bayram alayına giden çocuklar gibi mutlu hissediyordum elimde çikolata, dilimde güzel bir şarkı ve sallana sallana güneşe doğru yürüyordum. Her sabahım(-ımız) hatta her günüm(-üz) böyle geçsin istedim. Hiç bitmesin istedim bu sabah…Bu sabah önce bir umut yerleştirdim yüreğime sonra onu günüme yeşerttim…

(fotoğraf: www.danheller.com)

 
Toplam blog
: 26
: 906
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Hayata yayılarak yaşamayı düşlerken, zamana sıkıştığımı fark ettim, tek sebebini çalışma şartları..