Bugün kaybeden olmayacak

Futbolda her anın, her maçın ve her sezonun kendine has bir hikâyesi vardır ama bu sezon her açıdan çok istisnai oldu.

Bu sene tecrübe ettiğimiz gibi bir dönemi muhtemelen bir daha hiç yaşamayacağız; yaşamayalım da zaten.

Üç temmuz sürecinin gölgesinde kalan, sezon içinde birçok garip uygulamanın ve üzücü olayların yaşandığı, günün sonunda da tüm takımların mağdur olduğu bu istisnai sezonda, sene sonundaki mutlu son her takım için artık “efsane” sıfatına mazhar oldu. Bugün bu unvanın sadece iki adayı var ve bu karşılaşma sadece kâğıt üzerindeki birinciyi belirleyecek zira gerçekte Fenerbahçe de Galatasaray da şampiyonluğu eşit oranda hak ettiğini hâlihazırda kanıtlamış durumda. 

Sarı kırmızılılardan başlamak gerekirse, Galatasaray şayet bugün kupaya uzanırsa, hem sezonun otuz dört maçlık dönemini hem de Süper Final uzantısını rakiplerinin önünde tamamlamayı başararak adeta aynı sezonda iki kez şampiyon olmuş olacak ve mevcut başarısını kelimenin tam anlamıyla perçinleyecek. Bu açıdan bakıldığında otuz dört hafta boyunca ortaya koyduğu mücadeleyi en yakın rakibine dokuz puan fark atarak sonlandıran, bunun yanı sıra Süper Final grubunu da ilk sırada tamamlayarak büyük bir başarıya imza atan Galatasaray şampiyon olduğunda kupa, hak eden bir takıma gittiği için mutlu olmamak veya sarı kırmızılılar kaybettiğinde Elmander’in golleri, Necati’nin küllerinden doğuşu veya Selçuk İnan’ın sezon boyu süren resitali için üzülmemek mümkün mü?

Diğer taraftan sezon başında çok önemli oyuncularını kaybeden, tüm bir sezonu alnında aşağılayıcı bir yafta ile geçiren, dağılma olasılığı daha yüksekken teknik heyeti, futbolcuları ve taraftarlarıyla örnek bir dayanışma örneği göstererek şampiyonluk şansını son haftaya bırakmayı başaran Fenerbahçe şampiyonluğa ulaşırsa ortaya ufak çaplı bir destan çıkacak. Bu şartlar altında Fenerbahçe’nin sezonun son maçında rakibini mağlup etmesi durumunda, sene boyunca çok büyük bir özveri ile oynayan futbolcular ve teknik heyet adına mutlu olmamak veya olası bir başarısızlık durumunda Volkan’ın hemen hemen her maçta yaptığı hayati kurtarışlar, Stoch’un sezonun sonlarına doğru sergilediği parmak ısırtan formu veya bir sonraki maçta oynayamayacağını öğrendiği anda gözyaşlarına boğulan Alex’in takımına adanmışlığı için üzülmemek mümkün mü?

Sonuç olarak bugün büyük olasılıkla tüm zamanların en önemli Fenerbahçe-Galatasaray maçı oynanacak ve mutlaka bir takım sahadan boynu bükük ayrılacak. Fakat biz futbol severler biliyoruz ki Saraçoğlu Stadı’ndaki mücadelenin tek nedeni, yarışmaların doğası gereği bir birinci tespit edilmek zorunda olunması.  Aslına bakılırsa bu gece bir kazanan olacak fakat kaybeden olmayacak.    

Can.nizamoglu@gmail.com

Twitter:_acn_