Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Bulanık suda balık avı

Sular Bulandı

İskelenin kıyısından aşağıya baktım. Deniz her zamankinden daha net ve dipteki balık yavrularının oynaşları görünüyordu. Her balık yavrusu, bir şeylerin tadına bakar gibi dibe dalıyordu. Yiyeceği görünce dibe dalmak için en iyi zamandı. Amaç oynaşmak ise, bazıları da balığı görünce de dibe dalarlar. Oynaşmak ne kadar değişik bir sözcük değil mi? Kimler oynaşmıyor ki? Denizi burada, suyu bardakta görmüş olanlar gibi.

O sırada kıyı lokantalarının birinde Hadise vardı.

Düm Tek Tek, adlı yarışma parçamız çalıyordu. Aklıma geldi birden, oynaşmaları da vardır diyerek iskeleden az da olsa ayrıldım. Hem göze, hem de kulağa hitap eden bir kadın oynaşıyordu ekranda. Balıklardan farkı ne idi bu kadının? Yeme atlamıyordu sadece. Oynaşıyordu.

Oynaş... Oldukça değişik anlam işte. Balıklar gibi veya müziğin ritmiyle oynaşmak. Oynaşmak deyince bir deyim geldi aklıma " Eli işte, gözü oynaşta". Bazıları bu deyime oldukça benzer işleri yaparken elleri işte midir? Diye sormak gerek.

Bir aklıevvel, oynaşmaya başladı oynaşıyla. Eli işte olsaydı bari. İnşaat kalfasının getirdiği gözlemeyi afiyetle yerken. Bir yandan yazıyor, bir yandan hadise çıkmasın diye etrafına bakarak oynaşıyordu oysa.

Derler ya " Delinin biri kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz. " diye. Aynı şeydi bu oynaş da. Hani eski oynaşlarını anlatmakla kasabanın değirmen taşı olduğunu sanan delikanlıları gibi Hadise yaratan aklıevvel.

Ama aklı Hadise'de değil erotizminde olan. Ne kadar seviyoruz değil mi oynaşmayı? Avrupalı köle kızı Hadise, kölelikten kurtulmak için elinden geleni yapıyor. Düzenlenen bir gecede Tarkan'ın davetlisi olarak sahne alıyor ve 1.6 milyon euro yardım toplanmasına büyük katkıda bulunuyor hem de oynaşarak. Oysa ki; kölesin sen. At o parayı cebine. Ne yardım paraları atılmadı ki cebe. Hem de Sıvas'tan, Yozgat'tan, Kırşehir'den, Anadolu'nun bağrından kopup gidenlerin elinden alınan paralar atıldı cebe... Balığı görünce dibe dalmayı bilmiyor bu kız. Acaba su mu bulanık? Öyle ya Sıvas'ta deniz mi var? Neden dibe dalsın ki? Bulanık suda balık avlamayı ustalıkla yapanların işidir bu, balığı görünce derinlere dalmak.

Bulanık suda balık avlamak isterseniz oltaya takacağınız yemin kaliteli olması şarttır. Balığın ilgisini çekebilmelidir. Balık oynaşırken oltaya takılmaz. Karnının doyduğunu bilmediği veya unuttuğu için yeme atlar. Bir de su daha da bulanıksa, yemin kokusu da çekici ise dibe dalmasına gerek yoktur, suyun üstünden atlar yeme. O halde suyu bulandırmak iyidir mi diyelim balık avlamak için? Greklidir derim ben.

Çıkar peşinde olanlar da suyu bulandırmazlar mı ava çıkmazdan önce?
Ellerindeki oltaların yanında çengelleri de vardır onların. Oltaya takılan balığın oynaşarak kaçmaması içindir o çengeller. Bazılarına çengel atarlar. Çünkü dibe dalmaya gerek yoktur. Balık suyun üstündedir. Oynaşarak gelmektedir oltanın ucunda, yani tam çengelliktir. Oltada balık, ekranda Hadise. Bir hadise olmasın aman! oynaşımız kaçar.

Ne kadar eğleniyoruz değil mi? Düm Tek Tek...

Nereden aklıma geldi bilmiyorum Hadise ile balıkların ilgisi? Sanırım balığı görünce dibe dalan aklıevveleden bir çağrışımdı bu. Bu hadise balık da değildi. Olsa olsa oynaştır. İnsanlara yardım etmek için sahneye çıkan oynaş. Öncelikle kadın olmasından kaynaklanan erotizmi var. Oynaşmaya da uygun ya. Bir de köle yanı var. Bunları unutmasın diye, bir aklıevvel bize de ona da anımsattı ya.
Suyu bulandırıp oltasını ilginç bir yemle donattı. Tavada balık. Hele bir de balığın yanında yeşilsoğan varsa keyfine değme gitsin.

Çıkarın bakalım kuyudan taşı.

 
Toplam blog
: 6
: 974
Kayıt tarihi
: 20.02.09
 
 

Eğitim fakültesi mezunuyum. İstanbul'da  yaşıyorum. Yazar ve eğitimciyim. Eğitimin yanında matema..