- Kategori
- Futbol
Bundan sonra Fatih Terim ve biz,neler yapabiliriz?
2002 Dünya 3.milli takımımız oynadığı son beş maçta 10 puan kaybederek 2008 Avrupa şampiyonasına gitme şansını zora soktu.Norveç’ten üç puanla dönebilirsek kendi sahamızda Bosna ile tarihi bir maç oynayacağız.Final maçlarını beceremeyen bir takım olduğumuz için ve ortaya futbol adına birşeyler koyamadığımız hiç de iç açıcı bir manzara karşılamıyor bizi ne yazık ki.
Fatih Terim’in kurtarıcı olarak oturduğu koltuğu artık sallantıda denilebilir. Romanya ile oynadığımız özel,
Bosna,Malta,Moldova,Macaristan ve Yunanistan ile oynadığımız resmi maçlardaki performansımız rakipleri sevindirecek derecede kötüydü.Neredeyse Avrupa Şampiyonasına gitmemek için elimizden geleni yapıyoruz denilebilir.Kendi takımlarında süre alamayan Tümer,Emre,Hakan,Tuncay gibi oyuncuları sahaya sürerek hem milli takımı hem de kariyerini riske eden Fatih Terim alınan kötü sonuçlardan sonra en büyük sorumluluk sahibi olarak kalan iki maçı da almak için çözümler üretmelidir.Bunlar neler olabilir:
Peki tribün olarak neler yapılabilir?
1. İlk önce milli maça taraftarı olduğumuz takımın forması ile gelmemeyi öğrenmeliyiz.Yunanistan maçına Milan,Celtic,Liverpool forması ile gelen taraftar gördüm.Ayrıca maçın Ali Sami Yen de olması Ultraslan grubunun tişörtlerinin de bir hayli fazla görmemize neden oldu.Ayrıca Sakaryaspor’un taraftar grubu Tatangalar’da yeşil-siyahlı eşofmanları ile yerlerini almışlardı.Beşiktaş,Fenerbahçe,Galatasaray,Trabzonspor,Bursaspor,VestelManisa formaları gözümüze takılanlardı.Örneğin Hollanda kendi evinde oynarken tüm tribünde turuncu renk hakim olurken bizde sadece bedava dağıtılan bayraklar sayesinde rengini belli ediyor tribünler.
2. Seyirci baskısı olsun diye Ali Sami Yen tercih edilmesine karşı tribünler bir türlü organize olamadı.Milli maçlara özel ne bir şarkımız ne de bir destek sloganımız var(gençlik marşı’nı saymıyorum). Maçın Ali Sami Yen’de oynanması taraftar grubu olarak Ultraslanın hakimiyeti olacağı anlamına gelmemeli.Galatasaray’a özgü tezahüratları ve şarkıları milli takımımıza uyarlayarak seyirci baskısı zaten kurulamazdı.
3. Maçın bitimine 7-8 dakika varken Aurelio’yu alkışlayıp diğerlerini yuhlamak yanlıştı.Nitekim o anlarda Arda’nın şutu direkten döndü.O top girse maçın çevrilme olasılığı yok değildi.Her ne kadar kötü de oynasak bile.
4. Sponsorların sağladığı biletlerle tribünlere gelen seyirciyi “sponsor seyirci istemiyoruz”diyerek protesto etmek de futbol bilincinimizin ne kadar sığ olduğunun bir göstergesiydi.
Umarım Norveç maçını kazanır ve 2008 Avrupa şampiyonası kapısını aralarız.Artık karamsar futbol yazıları yazmak istemiyorum.
Fotoğraf:Mehmet Eren’in objektifinden.