Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '10

 
Kategori
Blog
 

Bunları , biliyor muydunuz? (15)

Bunları , biliyor muydunuz?  (15)
 

& Bloglarda şiirlerin gittikçe çoğalır olduğunu, baharla birlikte bloglarda şiir mevsiminin de açıldığını,

& Aşağıdaki mısraların kime ait olduğunu bilmek için, müneccim olmağa gerek bulunmadığını,

&Bir balık gibisin / Niçin ellerimden kayarsın / Bir keçi b.k’ u gibisin / Kaderime yapışıksın / Sen alnıma bir kere yazılmışsın / Kaderimsin, benim olacaksın / Ne var ki, çok inatçısın / Hiçbir yere kaçamazsın / Sen herkesi kör, sersem mi sanırsın ? / Sevirem, ölürem, gız naz eyleme / Bana öldüresiye sözler söyleme / Ellere var da, bize yok mi, dememişem / Hak Taa’lâdan hakkımı istemişem / Lingo lingo şişeler demişem / Ahan da el frenini çekmişem / Tez elden cevap bekliyerem / Allaha emanet ol, gözlerinden öperem!”

& Yılmaz Çetinköy isimli blogcumuz, bu sefer de istatistiki bilgilere meraklandığını, siyaset, GS. hakkında kaç kişinin blog yazdığını belirtelim dediğini, ayrıca en kıdemli blokçu kim, yazdıkları blogların isim listeleri, son üç günün isim listelerinin de, istatistiklerde gösterilmesini istediğini, arada da en uysal ve en haşin blogcuları da unuttuğunu, sayın KÖNİ’ nin kulaklarını çınlattığımızı,

& Listeleme, mıncıklama, irdeleme, gözleme, bazlama, kır böreği derken, kimin kiminle polemiğe girdiğini, Mercidabık savaşlarında kaç kişinin telef olduğunu, Uhud savaşında hangi ekibi galip geldiğini, kimlerin hangi silahı çok kullandığını, düelloların kaç raunt sürdüğünü, en uysal ve en hırçın blogcunun kim olduğunun seçimini de yine istatistikçilerin piri KÖNİ’ ye bıraktığımızı,

& Ortalıklarda yeni türeyen, kapıdan kovulup, bacadan giren, hakkında neredeyse yakalama müzekkeresi çıkarılıp da, nedendir, sonra da silinen, Ege’li bir garibanın, blog blog, kapı kapı dolaşıp, yana yakıla sazını tıngardattığını,

& Blog haşlamalarının, blog taşlamalarının, yapılan yahnilerin, mıncıklaşmaların, lâf sokuşturmaların, artık bir kıymet-i harbiyesinin kalmadığını,

& Ardcı ve yancı birliklerin hep bir araya gelerek yüksek bir tepeye çıkıp, hep birlikte, yeni doğmuş Ay’a bakıp, burunlarını da göğe kaldırarak uzun uzun Aida Operasındaki soprano gibi aryalar döktürdüklerini,

& Hangi kanatlarda, hangi uçlarda hangi cephelerde savaş çıkacak diye eskiden tedirgin olarak, blogcu milletinin bir bekleyiş içine girdiğini, şimdilerde milletin alıştığını, günler geçtiği halde siperlerden tık diye sesin çıkmadığını, öbür “tık’ lardan da haliyle vazgeçilemediğini,

& 24 Nisan buluşmasını M.Talip Girgin’in hazırlayıp, bloğunda yayınladığını, üyelerin birbirlerini tanımak için “Her üyemiz yakasına (MB. M.Talip Girgin) gibi, küçük bir kartvizit yakalarına yapıştırırlarsa, üyenin kim olduğunu anlamakta zorlanmayız” diye not düşüldüğünü,

& Askerlikte bölüğe “Bölük dur” diye komut veren subayın, hemen ardından da bir başka emirle “ Kandıralı, sen de dur!” dedikten sonradır ki, o Kandıralı erin ancak durabildiği, aklımıza gelmişti ki, Derinmavi arkadaşımız bu konuda yaptığı yorumda “ Ahmet Balcı, yakasına “ garanti” “ M. Talip Girgin” yazıp takar, dediğini, bu yüksek fikre nasıl sahip olduğunun açıklamasını beklediğimizi,

& Bir zamanlar Bloğumuzda Neşe Evrim vardı. Kaz Dağlarına gidip, oranın valisi olduğunu, cız-bız yapıp kaz çevirmeleri yaparak, dostlarını ziyafete çağırdığını, ama gözünün Ege’de kaldığını, bir fırsatını bulup da Ege’de mahalle muhtarlığına soyunursa, şaşmamak gerektiğini, Ege sevgisinin bambaşka olduğunu, gözünün hep, “Ya seyahat” te olduğunu,

& Yine aynı şekilde Neşe Evrimin: “ Yazıyoooor, blogların Celleği yazıyorrrrrr...Başka blog okumağa gerek yok. En yeni, dumanı üstünde havadisler burada. Duyduk duymadık demeyiiiinn! Cellek’in bloglarını kaçırmayıııınn…Tüm blog açıklarımı kapatacağım, sööööözzz! diyen sözlerini, üç yıl öncesinin arşivlerinden çıkarıp, buraya, “özellikle” yazdığımızı,

& Zira blog’daki malum ağızların, lâf üreterek, dedi-kodu yaptığımızı sandıklarını, yukarıdaki sözlerin manasına dikkatleri çektiğimizi, dedikodunun kulaktan dolma, mesnedi olmayan şeylerin, perde arkasından konuşulması demek olduğunu, biz burada blog’lardan alıntı ile yorumlarımızı yaptığımızı, dedikodunun ne olduğunu bilmeyenlere de duyurduğumuzu,

& MB’ un, Guinnes Kitabına girmesine az bir aşama kaldığını, blogcular çarşısında kotarılan her türlü animasyonların, aktivitelerin, toplantıların, sergilerin, blog yarışmalarının, güzellik müsabakalarının, burada kotarıldığını, en son blog ödülleriyle bir çok dallarda faaliyet gösterdiğini,

& Kurşunkalem isimli blogcumuzun, ortaya vaktiyle attığı bitin, herkesi kaşındırdığını, blog yazarı temsilcisi önerisi’nin halen daha geçerli olup olmadığını, bir soralım dediğimizi,

& Aynı blogcunun “ her tıklanmaya 5 Tl. verilsin, girdiğim her polemikten 10 Tl. alayım. Öneriler listesine girdiğimde 250 TL. verilsin önerisiyle vaktiyle bloglarda boy attığını, polemiklerle kazanacağı para ile de ev kiramı öderim diyen aynı blogcunun, iki yıl önceki sözlerine bakarak, kurşun kalemin aynı kalemi kullanıp kullanmadığını da merak eylediğimizi,

& Serhat dostumuzun yazdığı iki aşamalı bloga bakıp bakıp “hayrola, dur bakalım” diye içimizden geçirdiğimizi, önce bol soğanlı, biberli, incikten yapılma taşlama, sonra da haşlama tarifi verilerek bir mizansen çizdiğini, bu yemek tarifine ekmeğimizi ucundan bandıralım dediğimizi,

& Tam lokmayı ağzımıza atacakken, pupa yelken giden teknenin kıç sahanlığındaki sofrasının, kara bulutlarla kaplandığını, ani şimşek çakmaları karşısında soframızı içeri taşıdığımızı,

& Fazla kafa yormağa gerek kalmadan, burada yapılan dileklerin, önerilerin buza veya suya yazıldığını varsayanların bulunmasından dolayı, kendimiz çalıp, kendimiz oynadığımızı, maksat ise, bu dünyada bu gök kubbede hoş bir seda bırakmak olduğunu,

BİLİYOR

MUYDUNUZ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..