Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '16

 
Kategori
Edebiyat
 

Bütün yönleriyle Seyrani ve Aşık Ali Çatak üzerine düşüncelerim (4)

Bütün yönleriyle Seyrani ve Aşık Ali Çatak üzerine düşüncelerim (4)
 

Bütün Yönleriyle Aşık Seyrani- Hazır: Aşık Ali Çatak.


Hak ve halk  aşığı Seyrani Ağop Ağa  ile İstanbul’a yola devam ederlerken bir dörtlük daha söyler:

Kayseri ilinden geldim buraya

Hasretlik başladı canım sılaya

Kendine güvenen gelsin buraya

Mertoğlu mertle ben güreşe geldim.

Vefalı hemşerilerin yardımlarıyla İstanbul uzun zaman kalan SEYRANİ KÖPRÜLÜ Medreselerinde 7 yıl kalır, ilim irfan ile Hat ve Nakkaşlığı da öğrenir. Âşıkların Semai kahvelerine gitmeği de ihmal etmez. Dönemin Padişahı “Sultan Abdülmecit”in dikkatlerini çeker. Sultan Abdülmecit Mutfak ağasına (Aşçıbaşına) şu emri verir:” Âşıklara sor, ne yerlerse onu hazırla “ diye emir verir. Saray ağası âşıklara teker teker sorar, âşıkların kimisi et, kimisi baklava, börek, süt, bal, kaymak yeriz” der, Sıra SEYRANİ’ye gelince “Âşık sen ne yersin” diyen aşçıbaşına “ DERT YERİM “ diye yanıt verir. Seyrani sanki onunla alay ediyormuş gibi, hemen durumu Padişah’a anlatır. Seyrani’yi huzura çağıran Abdülmecit : “Siz böyle demişsiniz doğru mu? Mizacında asla yalan söylemeyen SEYRANİ şu cevabı verir:” Ben hayıtımda hem dert ve gamla yaşadım, şu dörtle Padişah’a cevap verir:

Hep erenler bir araya geldiler

Herkes yediğini burada dediler

Bulamacı bulamayan gidiler

Sabah kahvaltısı bal Padişahım.

Hakikati böylece anlatmaya çalışır, Padişahın çok hoşuna gider. Bu arada divanda Jüri bir Muamma hazırlamıştır. Oda da 40 ‘a yakın halk ozanı vardır. Ortaya atılan muammayı sadece SEYRANİ çözer. Adı geçen muamma:

Kanadı var kuş değil

Hatır, gönül hoş değil

Art ayağı yük taşır

Ön ayağı boş değil. (3)

SEYRANİ deyişini bitirince jüri önünde açılan kutunun içinden sayın okuyucular tenzih buyursunlar, hayvan dışkısını top haline getiren Tıstana dedikleri böcek çıkar. Bu muammanın çözümü budur.( Halk arasında elma yuvarlayan böcekte denilir).Böylece Padişah Abdülmecid’in takdirini de kazanmış olur ve ünlü bir Hak ve halk ozanı olarak tarih içinde yerini alır. Aşık Seyrani kimi zaman içinde yaşadığı toplumun sosyal ve toplumsal konularına,  sorunlarına da  cesaretle  neşter atar, halka tepeden bakan, zulüm eden iktidarı da hiciv erer. İçinde bulunduğu saray hayatını şu sözlerle dile getirir:

Balmumun yandırıp bezire kadar

Aradım beşirden  nezire  kadar

Yokladım kizirden vezire kadar

Bize zulmetmedik zalim kalmadı. (16) 

***

Milletinin aç ve perişan hallerini gören şair kelle pahasına da olsa yiğitçe ortaya atılan gerçekleri dile getirerek aşağıdaki deyişleriyle başında bulunduğu iktidarı eleştirmekten de geri kalmadı ve şunları cesaretle yazmaktan geri kalmadı. Dönemin Padişahı Sultan Abdülmecit halka Ferman gönderir. Anadolu’da arıların balına dahi vergi gelir. Köylere,  kasabalara giden tahsilat memuru fakir, fukaranın ineğini, halı ve kilimini dahi haciz eder.İşte bunları gören ve duyan aşık SEYRANİ şöylece sazıyla dile gelir:

Çam çırak kaz, mumu bulursa yakar

Toprak damlı evler her yağış akar

Emr-i Fermanından biz olduk korkar

Kovanlar kurudu, balım kalmadı,  

diyerek halkın, fakir ve fukarının  durumunu  açık bir dille  anlatmaya  çalışır...  

------------------------------------------

devam  edecek

Abdülkadir  GÜLER

03.10.2016-  SÖKE 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..