Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

TÜKETİCİ KÖŞESİNDE "SEMRA ABLANIZ"

http://blog.milliyet.com.tr/semra_sahin

06 Eylül '10

 
Kategori
Tiyatro
 

Büyük Tiyatro Sanatçısı, Üstat Nejat Uygur “ışıklar alemine” gitmemelisin…!

Büyük Tiyatro Sanatçısı, Üstat Nejat Uygur “ışıklar alemine” gitmemelisin…!
 

Semra Şahin; Nejat Uygur, halkın tiyatrocusudur, sarayın ve köşklerin değil…


Bende oldukça eski zamandan kalan (Necla Abla’ya, Necla Uygur) eşine ait bir cep telefonu vardı, aradım ama bu numaranın kullanılmadığına dair işaret almaktayım.

Umarım bu haberin aslı çıkmaz ve üzüntüler hanemize bir ateş daha düşmez…

BİLDİĞİNİZ ÜZERE;

17 Ocak günü sabah saatlerinde Ankara'dan İstanbul'a dönerken yolda rahatsızlandığı Uygur'un yüksek tansiyon sonucu sol tarafının felç olduğu bilgisi ve Nejat Uygur'un hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayata veda ettiği haberi de, o tarihlerde yine internette ve dillerde salınmıştı.

Millet ayaklı gazete kardeşim.

Birçok paylaşım sitesinde kısa zamanda yayılan ve herkes tarafından merak edilen konuya net bir açıklık getirilmese de, edinilen bilgiler usta tiyatrocu Nejat Uygur'un yaşadığı şeklindeydi o zaman.

İNŞALLAH ŞİMDİ DE DUYDUKLARIMIZ DOĞRU DEĞİLDİR

Önceki yanlış iletilerden dolayı birçok haber merkezi kamuoyundan ve Uygur ailesinden özür dilediler.

Bana da bu sabah gelen bir telefonda öğrencilerimden birisi söyledi, internette görmüş…

Hocam; Nejat Uygur ölmüş, siz çok sever ve derslerinizde bize oyunlarından örnekler verirdiniz…

Umarım bu duyduğum yanlıştır. Artık tiyatrolarında oyunlarda oynayamasa da, onun uzun bir süre daha sağlıklı ve bilinciyle aramızda olması, gülümsemesi yeterli…

HASTA YATAĞINDA BİLE MİZAH YAPIYOR OLDUĞU KESİN

O öyle büyük ustadır ki, yakinen tanımanız gerekir. Bakmayın öyle her şeye tuz biber olduğuna, komik görüntülerine. Çok katı prensipleri olan ve mesleğinin gereklerini onuru ile şakaları arasındaki gelgitlere sığdırabilmeyi başarmış sayılı tiyatro sanatçılarından birisidir.

Kısaca onu tiyatroda şu unvan ile tanımlamamız bile yetersiz kalabilir.

“YAŞAYAN EN BÜYÜK USTA”

Esas itibarıyla o sahnelerin, “Halk Tiyatrocusu” dur diyebiliriz.

Halkın tiyatrolarında, halkla bütünleşen, halka sanatıyla çıkmaya çalışan, halka yukarıdan asla bakmamış ve bakanları da ti’ye almış tiyatro ustası.

UYGURLAR, AİLE BOYU TİYATROCUDUR

Ailece tiyatrocu olmak, az bulunanlardandır.

Çocukları ve eşi sahnede sanki evlerindeymiş gibi davranırlar.

Onun oyunlarından repliklerini sahnede insanlarımız izlerken sahte kahkaha tufanı değil, samimi ve içten bir rahatlamanın kahkahasını atarsınız.

Bilirsiniz, benim yazılarımda ve sohbetlerimde, derslerimde attığım kahkahalarım meşhurdur.

Zaman zaman, Saba Tümer’i televizyonlarda izlerken, kendimin o yaşlardaki halleri gözlerim önüne gelir ve yine kahkaha atarım.

SEMRA ŞAHİN, İKİ TÜR KAHKAHA ATAR

Biri dalga geçtiğim olaylar karşısındaki tepki kahkahalarım, diğeri ise, sanki bir fincana bol miktarda neskafe koydunuz ve içeceksiniz, o tattaki sert ve ciddiyetle motiflenmiş ve motivelenmiş tatlardan sonra, bir otomobil lastiğinin yavaş yavaş indiği gibi biten gülmeçli kahkahalarımdır.

İşte Nejat Hocam’la izlediğiniz oyunlarda bu ikinci tür benzerlikteki kahkahalarınız salonun tavanına vurur.

Biliyor ve inanıyorum ki onun hasta odasında görevli hastabakıcılar, hemşireler, doktorlar o çok hasta üstadın mimiklerini bile izleyerek gözlerinin içinden sahnesini izleyebilirler…

Sevgili Nejat Uygur Hocam,

Bizler sizden çok şeyler esinlendik. Ben birçok ifadelerimi belki sizi çokça izlemiş olmaktan dolayı bu kadar rahat kullanabiliyorum.

Hani derler ya, kadına bak “Erkek Fatma” işte o türden….

Haksızlıklara uğrayıp da kızdığım zaman, kocam bile, sağ olsun gözüme görünmez, yoksa acayip şekilde, küfürlerimle kalaylanır….

Seni çok özledik hocam…

Artık sahnene dön demiyorum ama, arada bir çocuklarının ayakta tuttuğu sahnenizde, sakin ağırbaşlı çocuk olarak elma şekeri yalarken, yahut da, hizmetçinin eteğini kaldırıp da donuna bakan afacan çocuk olarak görmek istiyoruz….

GÜNEŞİN VE AYIN IŞIĞINDA KALMANIZI İSTİYORUZ

Güneş her doğdukça, ay her doğdukça sizinle beraber yaşarken izlediğimiz gökyüzüne aynı anda sizinle birlikte bakmak istiyoruz…

SİZİ GENÇ KUŞAK BİRAZ DAHA YAKINEN TANISIN VE MÜCADELE RUHUNUZDAN ESİN ALSIN İSTEDİM

Genç kuşaklara da biraz bilgi olsun diye, “Hani bir gün Ankara Ulus Sahnesinde sizi izlerken, yanımda bulunan beyefendiye siz oyun sırasında sormuştunuz. Beyefendi siz “Adliye’de Mübaşir misiniz..?” diye de,

Oda hazır cevap ya, “Cezaevinde Baş Gardiyanım” demişti size…

İşte size o, “Baş Gardiyan Hocamız, Öner Samanlı’nın arşivinden izniyle çaldığım hakkınızdaki bilgileri, yazıma ekleyerek size şükranlarımla ve teşekkürlerimi sunmak istedim.

Bizim tüketiciler senin o meşhur tiplemen “Zamsalaklar” olarak bir sürü sorunlarla, bizlere geldiklerinde, tüm yasal mücadelelerini onlar adına, “Tüketici Hakem Heyeti” ve “Tüketici Mahkemeleri” nde çözmek üzere gereken rehberliklerimizi de karşılıksız millet hizmeti olarak sunmaya devam ediyoruz.

Hani elimize verdiğiniz hıyarları, her tuz diyene seğirtip götürüyoruz…

Aile bütünlüğünüz içerisinde daha nice mutlu serüvenlerin yolculuğuna, benim şirin hocam…

Saygılarımla.

Semra ŞAHİN

TÜKETİCİ KÖŞESİNDE

“SEMRA ABLANIZ”

E-BİLGİ İÇİN: bizebilgi@hotmail.com

NEJAT UYGUR ÖZGEÇMİŞİ;

Nejat Uygur, 10 Ağustos 1927 tarihinde Kilis’te doğdu. Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur7.

Öğretmen bir annenin ve subay bir babanın üç çocuğundan ortancası olan Uygur, Kilis’li sanatçı İsmail Dümbüllü tarafından keşfedilmiş ve meşhur edilmiştir.

Eğitimini Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde tamamladı. İlkokulu Siirt, Ezine ve İntepe’de okudu ve bu dönemde tiyatroya müsamerelerle başladı.

Sarıyer, Çanakkale ve Manisa’da ortaokulu tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nin Heykel Bölümü’nde öğrenim görmüştür.

1943 yılında Sarıyer Halkevi’nde başladığı boksla beraber spora karşı ilgisi arttı. Atletizm ve su topu yanı sıra iyi bir at binicisidir.

1950 yılında Necla Uygur ile hayatını birleştirdi.

Tiyatroya profesyonel olarak 1949 yılında “Nejat Uygur Tiyatrosu” ile adım attı.

NEJAT UYGUR, DÜŞÜNDÜĞÜ İLK MESLEĞİN TİYATRO OLMADIĞINI BELİRTİR.

Gençlik yıllarında Amerika’ya ulaşmak isteğiyle gemici bile olmuştur.

13 yıl süren Anadolu turneleri sürecinde sırasıyla Ahmet, ikiz kardeş olan Süheyl ile Süha, Kemal, Behzat adlı beş erkek çocukları dünyaya geldi.

Süheyl ve Behzat babalarının deyimiyle “armut ağacının dibine düştüler” ve tiyatrocu oldular.

1998 YILINDA KÜLTÜR BAKANLIĞI’NCA VERİLEN DEVLET SANATÇISI UNVANINI ALMIŞTIR.

Uygur, 10 Eylül 2007'de beyin damarlarında oluşan bir tıkanıklık nedeniyle vücudun sol tarafında kısmi felç geçirdi.

Sağlık durumuna ilişkin yapılan basın toplantısında Uygur’un sol kolunu hareket ettiremediği, yüzünde kayma olduğu, bacağında biraz hareket olduğu, konuşmasının ise düzgün olduğu ifade edilmiştir.

Oğulları Süheyl ve Behzat Uygur son açıklamalarında Nejat Uygur’un artık geçmişiyle yaşadığını söylemişlerdir.

61 YILLIK SANAT HAYATINDA UNUTAMADIĞI BİRBİRİNDEN İLGİNÇ OLAYLAR..

Türkiye’de üç kez yapılan askerî müdahaleler, özgürlükleri kısıtladığı kadar sanatsal etkinliklere de zarar vermiştir.

Ünlü tiyatrocu Nejat Uygur, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra akşamları sokağa çıkma yasağı olduğu için aylarca perde açamamış. 24 çalışanıyla birlikte maddi sıkıntı yaşayan Uygur, darbeyi gerçekleştiren Cemal Gürsel’in büstlerini satarak geçimini sağlamıştır.

Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykeltıraşlık bölümünü bitiren Uygur, Antakya’da turnedeyken, darbe yapılınca, personeliyle birlikte parasız kalınca Gürsel’in iki büstünü yaparak sokağa çıkmıştır.

Bu üstün cesareti, karşısında, ülkenin en kudretli ismine ait büstlerin satılık olduğunu öğrenen esnaf, satın almak için birbiriyle yarışmış. İyi sayılabilecek miktarda para da kazanan ünlü tiyatrocu, “O güne kadar peynir zeytin yerken o günden sonra kuzu çevirmeye başladık.” Diyerek yaşamla dalgasını geçmeyi de ihmal etmemiştir.

BUGÜN İTİBARIYLA 83 YAŞINDA BİR TİYATRO USTASI, NEJAT UYGUR.

Ömrünün büyük bölümü Anadolu’da geçmiştir. Beş çocuğunun dördü farklı şehirlerde doğmuştur.

Yarım asrı aşan sanat hayatında unutamadığı olayları medyaya anlatan Uygur’un en favori oyunlarından birisi, ‘Şeyini Şey Ettiğimin Şeyinin Şeyi’ dir.

Yıllar önce sahnelemesine rağmen, tekrar oynamaya karar vermiştir.

Sebebini ise büyük usta şöyle açıklar,

Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın, bir gazetecinin, “23 Nisan Resepsiyonu davetiyesinde eşinizin adı neden yok?” sorusuna, Arınç’ın verdiği, “Nedeni, şeyini şey ettiğimin şeyidir.” Cevabı, eski oyunu yeniden gündeme getirmiştir.

Bu açıklama üzerine eleştirilere hedef olan Arınç, “Nejat Uygur bu oyunu 4 yıl oynadı.” diyerek kendini savunmuştur.

Usta sanatçı, tiyatrodan para kazanamadığı zamanlarda esnaf dükkanlarının tabelalarını boyamış. 27 Mayıs döneminde büst satmıştır.

Kimseye muhtaç olmamak için her işi yaptığını anlatırken, “Cefalı yıllardı; ama bize ileriki yıllar için doping oldu. Aç kaldık, yoksul kaldık, ama asla yüz kızartıcı bir şey yapmadık.” der.

NEJAT UYGUR’UN HAYATTAKİ EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ, EŞİ NECLA UYGUR’DUR.

Eşiyle birlikte Anadolu’yu karış karış gezen Necla Hanım, bundan şikayetçi olmamış. Nejat Uygur’un 5 çocuğundan sadece Süheyl ve Behzat Uygur tiyatro ile ilgilenmiştir.

Çocuklarının meslek seçimlerine müdahale etmeyen sanatçı anne baba, , Süheyl ve Behzat’ın da ‘babalarının ismiyle değil kendi tarzlarıyla başarılı olduğunu’ kaydederler.

TÜRK FİLMLERİNE MALZEME OLACAK BİR DOĞUM ÖYKÜSÜ

Nejat Uygur’un ikiz çocukları Süheyl ve Süha Uygur’un doğumu Türk filmlerine malzeme olacak niteliktedir.

Samsun’da gerçekleşen doğumun hikayesi şöyledir;

Hocanın ağzıyla dinler gibi, okumanızı salık veriyorum..!

“Samsun Zafer Sineması’nda oyuna çıktık. Hamile olan eşimin 10 dakika sonra sancısı tuttu.

Seyirci anlamasın diye oyunun bir parçasıymış gibi ‘hanımefendi sizin yemeğiniz hazır dışarıda’ dedim ve dışarıya çıkarttım.

Sahne arkasındaki sinema müdürüne eşimi doğum hastanesine götürmelerini söyledim.

Ben oyuna devam ettim bir süre sonra sinemanın müdürü eliyle işaret ederek beni çağırdı.

Oynayarak yavaş yavaş yanına sokuldum ‘Müjde bir oğlun oldu.’ dedi. Ben de oyundaki arkadaşlara sarılarak ‘Oğlum olmuş.’ dedim.

Oyunun bitmesine yakın, diğer taraftan başka birisi çağırdı, oynayarak o tarafa doğru gittim ‘Müjde oğlun oldu.’ dedi ‘Biliyorum.’ dedim.

‘Bu o değil, ikincisi’ dedi.

Oyunun sonunda yaşadıklarımızı seyirciye anlattım herkes gülmekten yere yattı.”

Usta oyuncu, bugünlerde sağlık sorunları ile uğraşıyor. Kısa süre önce kalp pili takılan Uygur, kadim dostlarından birisi olan, Öner Samanlı Hocamızın arşivinden derlediğim bu bilgileri sizlere sunduktan sonra, Yine Öner Samanlı’nın, “Nejat Uygur” için yazdığı dizeleri de sizlere aktarmak istedim.

NEJAT UYGUR, AZRAİLE KARŞI

Zırrrrrrr.

Zırrrrrrr…

Nejat Orda-mı- sın…? (Şuh bir hanım sesiyle)

Seni almaya geldim aş-k-ııııı-mmmmm..!

….

Kim lan bu.

Kimsin lan sen,

Gecenin miyavlayan kedi vakti,

Kimin kimisin lan şalak kabak…

….

….

Aç aç aç.

Nejat aç, aç , aç,

….

Lan önümü mü, arkamı mı,

Açayım da neremi…

….

Neredesin sen,

Her yer karanlık,

Makberde misin sen…?

….

Nejat…!

Nejatttt….!

Ne var lan, ka..t,

Ne var lan cartlak kebappppp….

….

Nejat, arkana bak..!

….

Ana,

Aboooooo,

Kimsin lan sen,

Kara cübbeli,

Seni gidi seni irticacı,

Pez..k vizeli…

….

….

Canını alacağım,

Almaya da,

Şaklabanlıklarında hoşuma

Gidiyor valla…

Bir kahve yap,

Verelim mola….

….

….

Önce kahve iste,

Sonra canımı öyle mi,

Avratı da alıcan mı…?

Yooooook…

Seni almaya geldim…

….

Benim olmaya mı geldin…

Bende kaseti var onu vereyim,

(S)Hiktir olup git..!

Essah mı sen Azrailsin,

Ehliyet göster,

Kimlik göster,

Pasaport göster,

İnanayım…

….

….

Nejat,

Kızdırma beni,

Kızdırma bilader…

….

….

Biliyorsan gel,

Çevirelim iki el,

Kızma bilader…

….

Aboooooo.

Azrail’e bakın, Azrail’e,

Vallahi düştü benim dilime,

Gidiyorum sahneme,

Geldi Azrail yanıma,

Söylemedim karıma…

Gidiyorum ben,

Düdüklü penceremde

Oyunumu oynamaya…

….

Sakın ha sakın Nejat,

Rezil edersin beni diğer üç meleğe,

İsrafil, Mikail ve Cebrail’e...

….

…..

Kahve de güzel olmuş,

Gelirsem yol yorgunu,

İkramlarsın beni de…

Al sana vize muafiyeti…

Canın çekince, sen gel emi…!

Ulan biçok Azrail gördüm de,

Böyle harbisini de görmedim,

Yeminle tillahi…

Not: Bu dizeler, (Azrail ile Nejat Uygur arasında bir söyleşi ruhuyla duygulandırılmış, haşa huzurdan biraz da Nejat Ağabeyimiz, ağzıyla sulandırılmıştır. Ailesine Saygıyla. Öner SAMANLI)

ÖNEMLİ DİPNOT BİLGİSİ:

Tüketici Köşesinde, “Semra Ablanız” Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerimi,

İsmim, Soy İsmim ve yazının Kaynak linkinin gösterilmesi suretiyle alabilirsiniz.

Yazılarımın tüm telif hakları, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezi’ne aittir.

 
Toplam blog
: 75
: 3116
Kayıt tarihi
: 28.08.09
 
 

Tüketicileri bilinçlendirmek, haklarımızın aranmasına çözümler üretmek üzere faaliyette bulunanları ..