- Kategori
- Dünya
Büyük Yapımcı !..

Yeryüzünde yaşayan canlılar, bugüne kadar, kendi olanaklarının elverdiği miktarda, iyi kötü başlarının çaresine bakıyorlardı... Balık, ancak yüzgeçleriyle yüzüyor; karaca, ancak ayaklarıyla koşuyor; kuş, ancak kanatlarıyla uçuyor; köstebek de yeraltı yuvasının yollarını ancak tırnaklarıyla kazıyordu. Fakat bütün bu canlı varlıklar, üzerinde yaşadıkları bu dünyada, hiçbir şeyi değiştiremiyorlardı...
Dişleri ve kuyruklarıyla eve benzeyen kat kat yuvalar kuran kunduzlar, toprağı salyalarıyla yoğurarak betonu aratmayacak kadar sert bir balçık yapan divikler, dolambaçlı yuvalar hazırlayan tilkiler gibi gerçek bir çalışma düzenine giren hayvanların başardıkları bu işler; o koca dünyanın çehresinde gözle görülmeyecek kadar küçük bir sıyrığı andırır. Mercanlar gibi kayalıklar meydana getiren canlılar ise, bu iş için milyonlarca yıl sabretmek zorunda kalmışlardı...
Lâkin, yeryüzünde ortaya çıkan en son ve en gelişmiş canlı türü olan insanoğlu, Yer'in dış görünüşünü birdenbire ve hoyratça değiştirdi!..
İnsanoğlu ortaya çıktığı zaman, dünya hayli yaşlanmıştı. İnsanı, bugünkü biçimi altında, ancak son 50.000 yıldır görebiliyoruz; atalarının yapmış oldukları gereçler ya da şimdiye kadar bulunabilenler, en çok iki milyon yaşındadır. Az çok insana benzer canlılardan kalma kemikler ise en fazla üç milyon yıllıktır. Oysa bu yeni gelen, canının istediği gibi kazarak, keserek, biçerek, kurarak, bu dünyanın efendisiymiş gibi hareket ediyor!..
Üstelik de ancak son 5.000 yıldan beri dağları yarmaya, hepsi birer yapma dağ sayılan binalar dikmeye başladı. Ondan evvel kendini vahşi hayvanlara karşı korumaktan, başını sokacak bir barınak yapmaktan, karnını doyuracak besin aramaktan başka bir şeyle uğraşmaya vakti kalmıyordu. Halbuki Yer tarihinde 5.000 yıl nedir ki? Bundan evvel birkaç defa baktığımız yer saatine, bir kez daha bakalım isterseniz...
Dünyanın yaradılışında çalışmaya başlayan bu saat, bugün öğle vakti onikiyi gösteriyor. Bu saat her yüzbin senede bir saniye ileri gittiğine göre, 5.000 yıl, bu durumda saniyenin yirmide biri karşılığı demektir. Bir başka deyişle, Yer'in çok uzun tarihi içerisinde insanoğlu, daha doğar doğmaz üzerinde yaşadığı gezegende her şeyi değiştirmek istiyor. Bu gökcisminde şimdiye kadar hiç bu derece önemli ve bu kadar ani bir değişiklik görülmedi!
Gerçekte insanların çalışma ürünleri ancak yüzelli yıldan beri hakikaten önem kazanmaya başladı.
Koca denizler arasında bağlantı kuruldu; böylece Süveyş Kanalı Afrika'yı Asya kıtasından koparmış oldu. Ülkeleri birbirinden ayıran dağların altından insanlar yollar açtılar. Nehirlerin yolu kesildi ve büyük yapma göller ortaya çıktı; öyle ki o bölgelerde havanın daha nemli olmaya başladığı görüldü. Şehirleri ve tarlaları suya kavuşturmak adına akarsuların yolları değiştirildi.
Lâkin, bu çalışmaların en önemlilerini meydana getiren birtakım küçük uğraşılardır. Bir ev yapıp damını çektiğimiz zaman, işçilerin bir toprak kaldırımı çimentoyla sıvadıklarını gördüğümüz zaman, altı betonla pekiştirilmiş bir otoyol yapıldığı zaman, bütün bu çalışmaların, gezegenin görünüşünü değiştirdiği aklımıza gelmiyor.
Fakat bütün ülkelerde girişilen bu çalışmaların çok büyük bir önemi vardır... Önceleri toprağın altına sızan ya da otlar tarafından emilen yağmur suları, şimdi çatıların kiremitlerinden, kaldırımların betonundan, caddelerin ve otoyolların asfaltından akmaktadır. Bu su toprağa rastlayınca onu sel yatakları durumuna getirmekte, nehirlere ulaşınca da onun birden çok kabarmasına neden olmaktadır.
Nehirler de setlerle çevrildiğinden istedikleri gibi akamıyorlar. Kısacası, insanoğlu artık yeni bir Yer coğrafyası oluşturmaktadır. Ne var ki, gün geçtikçe, ilk bakışta belki gerekli gözüken, lâkin uzun vadede tehlikeli sonuçlara götürmesinden korkulan bu tutumun şimdi büyük bir tedbirsizlik olup olmadığı tartışılabilir.