Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '10

 
Kategori
Spor
 

Çamura saplanan bir ineği kuyruğundan çekerek kurtaramazsınız!

Geçtiğimiz hafta sonu hakemlerin ön plana çıktığı maçlar vardı.

Trabzonspor – Manisaspor; Fenerbahçe-Beşiktaş ve son olarak da Gaziantepspor-Bursaspor…

Gaziantep’te hakemin kafasına cisim atıldığı için maç tamamlanamadı; büyük bir olasılıkla geçen sene olduğu gibi Bursaspor hükmen bir maç daha kazanacak ve ligde beşte beş yapmış olacak.

Neden hakem konuşuyor, tartışıyoruz ve her şeyin merkezine karşılaşmaları yöneten dört insanı yerleştiriyoruz?

Hangi spor branşında olursa olsun eğer yapılan faaliyetten çok onu yöneten ön plana çıkıyor ya da çıkarılıyorsa çok ciddi bir sorun var demektir.

İşini kötü yapan hakem yok mudur?

Bunun örnekleri özellikle ülkemizde bol miktardadır. Örneğin derbi ile ilgili yazımda da belirttiğim gibi her ne kadar FIFA kokartı takıyor olursa olsun, Cüneyt Çakır’ın ülkemizde derbilerin stresini taşıyamadığını düşünüyorum. Ancak bu onun verdiği her kararı tartışmamızı gerektirmez. Ayrıca bu paragraf hakem konuşmayacağız anlamına da gelmemelidir. Bir futbolcunun performansını ne kadar masaya yatırıyorsak hakemi de konuşacağız, eleştireceğiz.

Ayarını kaçırmadan!

Pazar akşamı Kadıköy’de sahaya çıkmış 22 futbolcu kardeşimiz Cüneyt Çakır’ın (hayrettir, Fenerbahçe aleyhine verdiği penaltı hariç) verdiği her karara itiraz ettiler. Bu şekilde bir insan görevini yapamaz.

Şöyle tersine çevirelim; hani futbolcular ve teknik adamlar çok fazla eleştirilmekten hoşlanmıyor bu çok da zayıf olan ve bir türlü iyileştirilemeyen psikolojilerini etkiliyor ya yaptıkları her hareketi anında masaya yatırıp eleştiren dışarıdan bir grup olsa onların işlerini sağlıklı yapması mümkün müdür? Sahada ayağına top geldiğinde ıslıklanan futbolcunun bile nasıl etkilendiğini gözlerimizin önüne getirelim.

İnsan var olabilmek ve kendisini ifade edebilmek için serbestçe hareket edebileceği bir yaşam alanı arar. O alan genişledikçe ve geliştikçe de hem verimi artar hem de bilgi becerisi.

Trabzonspor-

Şenol Güneş’in yaptığı büyük haksızlıktır!

Dün akşama doğru gazetelerin internet sayfalarına Şenol Güneş’in açıklamaları yansıdı. Hocamız, hafta sonu oynadıkları Manisaspor karşılaşması maçının hakemi Mustafa Kamil Abitoğlu’nun lisansını yırtıp attı.

Fanatik Gazetesi’nin haberini okuyalım.

Manisaspor maçında oyuncularına çok tekme atıldığını söyleşen Güneş, "Kaybettiğimiz maçın ardından hiç hakemi eleştirmedik. Selçuk, Colman ve Jaja’ya tekme atan Mehmet Güven’e kart gösterilmedi. Ferhat’a ise kart gösterdi. Bu hafta Mustafa Kamil Abitoğlu, haftanın hakemi seçildi. Ben onun hakemliğini yırtarım" diye konuştu.

Kişisel bir düşüncemi ileteceğim; ülkemizde hiç kimsenin işini layığı ve hakkını vererek yapmadığına inanıyorum. Bu anlamda Şenol Güneş’in de Sn. Abitoğlu’nun lisansını yırtacak kadar kendi işinde başarılı olmadığını düşünüyorum, bunu da görüyorum. Sn. Şenol Güneş üç ay içinde iki kupa alıp, Fenerbahçe’yi de şampiyonluktan ettikten sonra havaya girmiş gözüküyor. Kendisi önemli bir kariyer yapmış olsa da omzuna şampiyonluk yıldızı takmış bir teknik adam değildir. Daha önce üç kez görev aldığı Trabzonspor teknik direktörlük görevinin dördüncüsünde de başarılı olup olmayacağı belli değildir. Yenilmeyi hazmedebilmek de ciddi bir birikim ürünüdür; demek ki Şenol Güneş hala o birikime de ulaşamamıştır; olgunlaşamamıştır.

Yarın başarısız olduğu bir maç sonunda biri çıkıp kendisinin lisansını yırtmaya kalkarsa nasıl tepki verirdi, Şenol Güneş hocamız?

Açıkçası futbol dünyasından bir teknik adam çıkıp bir hakemin lisansını yırtarsa Gaziantep’te de taraftar çıkıp diğerinin kafasına taş da atar, yumruk da… Siz Gaziantep’te olan biteni toplumsal bir gelişmemişlik de sayabilirsiniz hatta hakemin maçı tatil etmesiyle bütün günahı yine o adamların sırtına da yükleyebilirsiniz ancak esas sorumluları teşhis edememiş olursunuz.

Çamura düşen, bataklığa saplanan bir ineği kuyruğundan çekip kurtaramazsınız. Ancak elimize bir kuyruk geçmeye görsün, vay onun haline!

Futbolcunun, teknik adamın ve yöneticinin saygı duymadığı bir kuruma taraftarın saygı duymasını beklemek biraz haksızlık olur.

Hakemlerimizin bilgi, gelişmişlik düzeyi futbolun içinde olan temel aktörlerden daha az ya da çok değildir.

Futbolcu, teknik adam, yönetici, hakem ve taraftar ana öğeleri birbirlerini beslemektedir. Bu ilişkiyi oluşturan aktörlerden bir tanesi aksadığında diğerleri de zincirleme olarak etkilenmektedir.

Şu bir gerçek ki herkes üzerine düşeni yapsa insanların birbirlerinden beklentileri kalmaz. Beklentiler büyük hayal kırıklıklarını tetiklemektedir.

İş bölümü ile beklentinin arasındaki farkın da çok iyi algılanması gerekir; karıştırılmamalıdır.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..