- Kategori
- Sinema
Cem Yılmaz bir Dahi mi?

Cem Yılmaz ve CM101MMXI Fundamentals
Bu hafta ailem ile birlikte “şöyle bir güzel sosyalleşelim” hesabı kendimizi sinema kuyruklarına soktuk. Önce eşim ile birlikte geçen Cuma günü ansızın “Hadi Sinemaya Gidelim” modunda iş çıkışı buluştuk. Cümle alemin dilinde sakız olan Cem Yılmaz fırtınası esiyor ya hani… Dedik bize de essin az biraz.
Ama ne var ki gülmeye hasret bir kitlenin ardında sıralara girmek kadar dert bir şey yok şu memlekette. Malesef Cem Yılmaz‘ın Cuma gün biletleri çoktan tükenmiş de millet Cumartesi ve Pazar’ın koltuklarını seçmeye başlamış.
Çok fazla sıkıntıya girmeden kendi içimizde bir program yaptık. Anladık ki çok popüler olan bir komedi filmi ya da gösterisi için “Hadi Bunu izleyelim” diyemiyorsun… Organize olup bir kaç gün önceden bu işi halletmem gerekiyor. En azından bu denli popüler filmlerde ilk 3 hafta böyle yapmak gerekiyor. Aksi halde sükutu hayale uğramanız kaçınılmaz…
Biz günü kurtarmak, hatta durumu göreve dönüştürmek adına, anneme bıraktığımız ikizlerimizi de alıp 3D gözlükleri ile izlenen “Efsane Beşli” filmine gittik. Dedik ya! Maksat çocukları eğlemek… Az biraz sosyalleşip, “Çocukları da Sinemaya Götürmüş Olduk” diyebilmekti…
Ne var ki uzun zamandır bu kadar keyifli bir zaman dilimi yaşamadım. İlk kez 3D keyifini bu digital imzalı çizgi filmde yaşadım. Çocukları eğlendirme maksatlı gittiğimiz macera beni çocukluğuma döndürdü…
Siz siz olun… çocuklarınızı görevmiş gibi eylemek için onlarla sinemaya gitmeyin. Zevkini çıkarmak için gidin… İnanın çok daha keyifli oluyor…
Neyse Ana fikirden uzaklaşmadan parantezi kapayalım…
Salı günü gelip çattığında hafta arası olmasına rağmen sinemanın tıklım tıklım dolu olduğunu gördük. Normalde bu denli kalabalıklardan nefret ederim. Ama bu denli gülmeye açık bir gösterinin zevki, bu denli kalabalık bir kitlenin yaydığı sinerji ile çok daha keyifli oluyor…
Gösteri, bildiğimiz Cem Yılmaz gösterisi… Ama nedendir bilinmez… o sinemada karnına kramplar gire gire gülmeye doyamıyorsun. Her yerden değişik volumda kahkahalar yükseliyor. Hem perdede izlediğimiz kayıtlı kahkahalar, hem de izleyiciler olarak bizim kahkahalarımız bir an bile durmadı. Gül babam gül… gül babam gül… resmen içimiz çıktı…
Sonuç olarak anlattığı şeyler bir önceki gösterisi ile pararlel giden, klasik Cem Yılmaz zekası ürünleri. Mimikleri ve anlatış biçimi de belli zaten. Ama neredeyse gösterisini canlı canlı izleyen seyirci ile aynı eşdeğerde keyif aldık…
Bilmiyorum ama… Cem Yılmaz çok önemli bir hamle gerçekleştirdi. Şu saate kadar gösterisini izleyenlerin sayısı 1.000.000 aşmıştı. 10 günde bu rakama ulaşmak ve bilet sattırmak büyük başarıdır…
Öte yandan Cem Yılmaz’ın bu hamlesi bana göre her şeyden önce çok önemli bir ticari başarıdır.
Düşünsenize… Cem Yılmaz’ın yoğun ilgi gören ve kapalı gişe oynayan gösterilerinin normalde dvd leri çıkardı. Bunun da önüne geçerek önce bunları sinemada göstermek gerçekten çok akıllıca bir hareket.
Kendi janrında devrimler yaratan Cem Yılmaz, modern Stand Up’un ilk akla gelen ismidir. Bunu kabul etmek lazım. Öte yandan bunu tanıtış biçimi ve pazarlama politikasını da ayakta alkışlamak lazım.
Her ticari zekaya sahip komik adamlar dahi ise… Cem Yılmaz’da dahidir. Yaptığı iş sanat değildir. Yani sanatçı bir Dahi değildir…
Ama Popüleriteyi çok yaygın noktalara satmayı ustalıkla başardığı için “ticari” bir dahidir…
Volkan Türkcan
Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır