Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '12

 
Kategori
Tarih
 

Cevapsız bırakılan bir imdat feryadı !

Cevapsız bırakılan bir imdat feryadı !
 

“Dünya’nın başka bir ülkesinde tarihte olan bir vahşetten bize ne ? Sen Türklere karşı yapılmış olan vahşetten bahsetsene “ diyenlere cevabım : ” ilgisini sadece kendi ülkesi ve milleti ile ilgili olaylarla sınırlayan kişi sadece dünyayı değil kendi ülkesini de anlayamaz”.

4 KASIM 1956 Dünya tarihinde bir vahşet tarihidir. 4 KASIM 1956’da bir radyodan yapılan imdat feryadı: “ MACARİSTAN’ın son yayında kalan radyo istasyonundan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’e sesleniyoruz: Bu sabah erken saatlerde Sovyetler Macaristan’a karşı geniş çaplı bir saldırıya geçtiler. Kendimizi savunabilmemiz için bir an önce paraşütlerle askeri birlikler indirmenize gerek duyuyoruz. TANRI VE ÖZGÜRLÜK ADINA LÜTFEN MACARİSTAN’a YARDIM EDİN.”

Ama demokrasi ve İnsan hakları şampiyonu Batılı Devletler : “Saldırıyı şiddetle kınıyoruz, savaşmaya devam edin, sizin yanınızdayız” demekle yetinip Macaristan’a askeri yardımda bulunmadılar. Başları Süveyş Kanalı ile dertteydi : birkaç gün önce 31 Ekim 1956’da Mısır’ı bombalamaya başlamışlardı çünkü Mısır’da Albay Nasır darbe yapmış Süveyş Kanalından geçişlerin kontrolünü eline almıştı.

İkinci Dünya savaşı tüm şiddeti ile sürerken 1944 yılının kışında Sovyetler Birliği ordusu Macaristan’a “Nazilerden büyük kurtarıcı “ olarak girdi. Macaristan’ın başkenti Budapeşte sokaklarında Sovyet ordusu ile Nazi Alman ordusu arasındaki savaş başkenti harabeye çevirmişti. 7 Mayıs 1945’te Nazi Almanya’sı teslim olduktan sonra Sovyetler diktatörleri Joseph Stalin’in emriyle  Macaristan dahil birçok girdikleri Doğu Avrupa ülkesinde kendilerine bağlı Sosyalist Diktatörlükler kurdular. Macaristan’da halkı önce propaganda ile komünizmin emekçi sınıfının iyiliği için en iyi yönetim şekli olduğuna ikna etmeye çalıştılar. Sonra Macaristan’da Komünist partisinin de katıldığı seçim yaptılar. Macar Komünist partisi tüm devlet propağandasına rağmen sadece yüzde 17 oy aldı. Sovyetler buna rağmen Macar Komünist partisini iktidara getirdiler, diğer partiler kapatıldı. Komünizmi eleştirmek yasaklandı. Devlet propaganda ile mutlu işçi ve çiftçi resimleri yayınlıyor sosyalizmin Macar emekçi sınıfına ne kadar özgürlük ve refah getirdiğini anlatıyordu. Gerçekler çok farklıydı, sosyalizmin emekçi sınıfına  vadedetiği özgürlük ve refah yerine kıtlık, uzun kuyruklar, fakirlik ve ifade özgürlüğü yasakları gelmişti.

Birçok Macar aydın ve din adamı sesini yükseltmeye başladı, Sovyet baskısı ve Sosyalizmin Macaristan’da  hiç te iddia edilen vaadleri yerine getirmediği söylendi. Birçok aydın ve din adamı aralarında kilisede Macar halkını en çok kışkırtan Kardinal Minosetti dahil tutuklanıp sürgüne gönderildiler birçoğu idam edildi. Sovyet uşağı Macar gizli polisi tutuklamalar yaptı. Bu baskı rejimi Macar Halkının sabrını taşırdı.  Macaristan’da toplantı ve yürüyüş yapmak yasaktı. Bu yasağa uymayan binlerce Macar öğrenci 23 Ekim 1956’da  ilk defa başkent Budapeşte’de bir yürüyüş yaptılar. Buna halk ve işçiler de katıldılar. Öğrenciler 16 maddelik bir plan hazıradılar. Bu 16 maddenin en önemlileri Sovyetlerin  Macaristan’dan derhal çekilmesi, ifade özgürlüğünün olması, basın sansürünün kaldrılması, kapatılan ve yasaklanan muhalefet partilerinin açılmasıydı.

23 Ekim 1956  gecesi Macar Halkı 16 maddenin Macar Devlet Radyosundan okunması talebi ile binlerce kişiden oluşan bir kalabalık halinde radyo binasına gittiler. Küçük bir grup bu taleple radyo binasına girdi, kalabalık dışarda gece geç saatlere kadar 16 maddenin radyodan okunmasını bekledi. Birden radyo binasından  Macar gizli polisi halkın üzerine ateş etmeye başladı. Yaralananlar oldu. O ana kadar barışçı giden halk gösterileri silahlı bir halk ayaklanmasına dönüştü. Sivil  Halk kendilerini destekleyen birkaç Macar askerinden edindiği tüfeklerle radyo binasına saldırdı ve tahrip etti o gece yüz kiş öldü. Macar sivil halk ihtilali başlamıştı. 24 Ekim sabahı Macar sivil halkı, işçiler, çocuklar,kadınlar Budapeşte sokaklarında bulunan yüzlerce Sovyet tankına karşı tüfek ve molotof kokteylleri ile savaşmaya başladılar. Birkaç günde sivil Macar Halkı  yüzlerce koskoca Sovyet tankını tahrip edip Sovyetleri 29 Ekim 1956’da Macaristan’dan çekilmek zorunda bıraktılar.

Macaristan’da bayram havası esmeye başladı. Aynı anda Macaristan’da  Sovyetlerden kalan herşeyi imha ettiler. Budapeşte’nin göbeğinde bulunan 50 metre yüksekliğindeki Sovyet Diktatörü Joseph Stalin’in heykelini yıkıp yerlerde parçaladılar. Macar Bayrağı ortasına Sovyetler’in zorla koydurdukları orak çekiç sembolünü yırtarak çıkardılar. Sovyet ve Komünizm propağandası yapan broşür, kitap vs. sokaklarda yaktılar. Basın ve ifade özgürlüğü ilan edildi. Kapatılan siyasi partiler açıldı. Herkesin yüzü gülüyordu. Ama 31 Ekim 1956’da Süveyş krizi savaşa dönüştü. İngiltere ve Fransa Albay Nassır’ın elinden Süveyş Kanalını kurtarmak için Mısır’ı bombalamaya başladı. Batı’nın kafası Süveyş’le meşguldü, Macaristan’ı düşünecek hali yoktu. Bunu fırsat bilen Sovyet ordusu 1 Kasım 1956’da tekrar Macaristan’a girdi. Macar Devlet Başkanı Sovyetler’e derhal Macaristan’ı terketmelerini aksi takdirde Macaristan’ın Varşova Paktından çıkacağını söyledi. Sovyetler Macaristan’dan çıkmadılar bunun üzerine  Macaristan Varşova Paktından çıktığını tarafsız bir ülke olduğunu ilan etti. Gergin bekleyiş üç gün sürdü.

4 Kasım 1956 sabahı Macar radyosundan şu imdat feryadı yükseldi : “MACARİSTAN’ın son yayında kalan radyo istasyonundan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’e sesleniyoruz : Bu sabah erken saatlerde Sovyetler Macaristan’a karşı  geniş çaplı bir saldırıya geçtiler. Kendimizi savunabilmemiz için bir an önce paraşütlerle askeri birlikler indirmenize gerek duyuyoruz. TANRI VE ÖZGÜRLÜK ADINA LÜTFEN MACARİSTAN’a YARDIM EDİN.” Ama başları Süveyş kanalı ile dertte olan  demokrasi ve  İnsan hakları şampiyonu Batılı Devletler : “ saldırıyı şiddetle kınıyoruz, savaşmaya devam edin, sizin yanınızdayız” demekle yetinip Macaristan’a askeri yardımda bulunmadılar.

Sovyetler bu sefer 3 bin tank ve 150 bin askerle gelmişlerdi. Macar halkının korkup çil yavrusu gibi kaçacaklarını bekliyorlardı. Ama yanıldılar Macar ordusu kılını kıprdatmazken Macar sivil halkı erkek,kadın,çocukları tüfek ve molotof kokteylleri ile direnmeye çalıştılar.  Batı alemi vah vah derken sivil halk 4 Kasım 1956’da sokak sokak 3 bin Sovyet tankına ve 150 bin Sovyet askerine karşı bütün gün çarpıştı. Binlerce Macar Budapeşte sokaklarında savaşırken binlercesi de ülkeden komşu ülkelere kaçarak göçtüler. Sovyetler Budapeşte’yi harabeye çevirdiler, 3 bin Macar’ı öldürerek katliam yaptılar ve halk ayaklanmasını bastırdılar. Sonra da Macar emekçi sınıfını “özgürleştirecek” olan Sovyetlere bağlı Sosyalist Devleti yeniden kurdular.

Birkaç gün sonra 18 Kasım 1956’da zafer sarhoşu Sovyet diktatörü Nikita Kruschev Moskova’nın Polonya Büyükleçiliğinde Batılı diplomatlara ünlü sözünü söyledi : “sizi gömeceğiz”.

Tarih bu vahşeti ve Macar Halkının kahramanlığını asla unutmayacaktır.

Rasih Bensan 3 Kasım 2012

  

 
Toplam blog
: 368
: 2280
Kayıt tarihi
: 05.05.12
 
 

BİLİM özellikle astronomi ve çeşitli konularda araştırmacı ve yazar Amatör fotoğrafçı, Ka..