Chopin şarkıları ve Esra Abacıoğlu Akcan

Antalya Devlet Opera ve Balesi çok çileli günler geçirdi. Bir örnek durumu anlatmaya yeter sanırım. Üzeyir Hacıbekov’un Arşın Mal Alan’ı, kostümleri yağmur sularında kalması sonucu kullanılamaz hale gelince, temsil proğramdan kaldırılmak zorunda kalınmıştı... Bugün içinde durum pek farklı değil. ANDOB sudan yana şanslı! bir kurum. Yeni yapılan Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde de ıslanmaktan kurtulamadılar. Ama bu kez izleyiciler de dahil! Aslında bu çileleri henüz bitmiş de değil ya, neyse...

İlk, Çardaş Prensesi’nde izlemiştim. Operet’in güzelliği kadar, bir soprano temsilde çok farkediliyordu, hem sesiyle hem güzelliğiyle. O soprano bugün size anlatmaya çalıştığım Esra Abacıoğlu Akcan’dı. Sıralamada yanılmak istemem ama sanıyorum daha sonraydı, G.Verdi’nin La Traviata’sında Violetta rolünde izledik, hem de Aspendos’ta.

Onu soyadı Kalmukoğlu iken tanımıştım. Sonradan özel yaşamıyla ilgili değişiklik olmuş ve öğrendik ki işiyle ilgili birisi; Murat Akcan’la yaşamını birleştirmiş. Bu birliktelik iş ortaklığını da beraberinde getirmiş.

Andante (*) de Lüal Karatay’la söyleşisinde şöyle anlatıyor, solo piyano için bestelenen

Chopin şarkılarını bayan Akcan; “...Kayıtlar Viyana’da yapıldı. En son Gencer (Leyla) l960 lı yıllarda yapmış kaydını bunların. Birkaç kişiyle konuştuğumda, Chopin’in şarkılarını bilmeyenlerin çoğunlukta olduğunu gördüm. Mazurkalarını şarkıya çevirdiğini sananlar bile vardı.”

Chopin’in şarkılarını öne çıkartan özellikleri bir soru üzerine: “...Vatanından ayrılmadan önce yediği son yemekte, arkadaşlarının ona bir kutu içerisinde Polonya toprağı hediye etmeleri ve Chopin’in bunun üzerine Polonya’yı terk edememesi gibi öykülerde çok etkiledi beni....” diye anlatıyor.

Abacı, vatansever ve romantik Chopin’in şarkıları içinden hangisini kendinize yakın hissettiniz, sorusuna da; “...'Spiew z Mogilki' adlı şarkısını çok severek söyledim; bu şarkının verdiği barış mesajı ve mezardan gelen o ses beni etkiledi.... 'Beyaz yüz siyah bıyık’ gibi neşeli temalar da var. Bunlar, Chopin’in Polonya’dan ayrıldıktan sonra aklında kalan temalar. Bu temalardan yola çıkarak yazmış hep.”

Söyleşinin bir bölümünde, 2007-2008 konser sezonu başında Ankara’da konser vereceğini belirtiyordu Akcan.

Bir de müjde veriyor bu değerli sopranomuz: “Şimdi sırada Mozart’ın konser aryalarından oluşacak bir kayıt var....Önümüzdeki 26 Martta İstanbul’da, İstanbul Filarmoni Derneği’nin düzenleyeceği bir konserde sahneye çıkıp Mozart ve R.Strauss söyleyeceğim. Bu arada CD’nin tanıtılması amacıyla Polonya’da bir konser dizisi yapacağız.”

.....

Akşam TRT-3 Radyo da dinleyince, ben neden bu CD ve Akcan’dan bir iki kelime yazmadım diye hayıflandım. Andante, 26. sayısında yeterince anlatmıştı bu CD’yi. EMİ firması dağıtıyor ama, yapımcı kendileri Akcan ailesi;(Akademia Akcan)A.K.Müzik Yapım Org. Adlı firmalarıyla...“Chopin Şarkıları” adlı CD kaydı, 17 şarkıdan oluşan bir demet. Piyano eşlikçisi, Maria Nowotna... Dün gece bir saate yakın süreyle Radyo-3 te yayınlandı. Keyifle dinledim sevgili Esra'yı...

......

Yine Esra Abacıoğlu Akcan geldi gözümün önüne. İlk olarak iş yerime geldiğinde ona ismiyle hitap ettim. Şaşırmıştı... Hem böyle mütevazı bir işyerinde ve hem de kendisini tanıyacak kadar ilgili birisini görünce çok şaşırmıştı.. Kısa süre bir komşuluğumuz da oldu. Daha sonra Viyana’ya gitti, ama sonraları değişen kültür politikaları nedeniyle geri döndüğünü biliyorum.(Gerekçede yanılıyor olabilirim)

Antalya Devlet Opera ve Balesi’nden gidip başarılarıyla yurtdışında adlarından bahsettiren Senem-Sinem Balık kardeşlerden sonra, aynı başarıyı Esra Abacıoğlu Akcan’dan da görmek beni son derece mutlu ediyor. Mutluluğum onları tanımamdan değil sadece, onlarla yurttaş olmak, esas olanı...

Rastlantıya bakın ki; bu yazıyı, yine TRT-3 de çalmakta olan bir Chopin eseri eşliğinde yazıyorum : Op.11, 1 no.lu piyano konçertosu.

(*) Andante Ocak-Şubat 2007 Sayı: 26