CHP'nin sendikalara bakışındaki değişim

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasıyla birlikte her alanda olduğu gibi sendikal alanda da “Eski CHP” ile arasında önemli bir yaklaşım farklılığı gözleniyor. Bu yaklaşım farklarından biri de sendikal alana ilişkin olanıdır.

 

Eski CHP, sendikal alanla olan ilişkisini, işçi sendikalarının genel merkez yönetimleriyle sınırlı tutar, memur sendikalarıyla ilişki kurmada çekingen davranır ve genel seçimler öncesi bir sendika genel başkanını milletvekili yaparak, sendikalarla ilişki kurduğunu zannederdi.

 

Yaşanan son gelişmeler “Yeni CHP”nin böyle bir ilişkiyi sürdürmenin yeterli olmadığını anlamış görünüyor.

 

Ne yapıyor “Yeni CHP?”

 

Öncelikle, CHP milletvekilleri emekçilerin eylemlerinde boy göstermeye başladılar. Bu yaklaşım emekçilerin CHP’ye bakışında olumlu bir değişime neden oluyor. CHP’nin yıllardır alanlardan uzak, emekçilere tepeden bakan yaklaşımı, bu yeni ilişki tarzıyla önemli oranda değişime uğruyor.

 

Ama asıl önemli değişim, memur konfederasyonlarının, Hükümetle toplu görüşme sürecini yaşarken CHP’nin bu süreçlere kayıtsız kalmaması, yaşananları kamuoyuyla paylaşması ve THY grevi nedeniyle ortaya çıkan gelişmeler konusunda Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalar.

 

Bu iki gelişmede de CHP, daha önce hiç yapmadığı açıklamalar yaptı. Bu açıklamaları yaparken de iki büyük işçi ve memur konfederasyonunu karşısına almaktan da çekinmedi. CHP’nin karşısına aldığı birinci sendika Memur-Sen Konfederasyonu.

 

Kılıçdaroğlu, Memur sendikaları ile Hükümet’in yürüttüğü toplu sözleşme görüşmeleri sırasında, Memur-Sen Konfederasyonunun tavrını “Sarı sendikacılık” olarak niteledi, haklı olarak bu tavrın iktidar yalakalığından öteye gidemeyeceğini ve bu tavırla memurlar lehine hiçbir kazanımın elde edilemeyeceğini savundu. CHP’nin bu bakışı, yaşanan görüşmeler sonunda doğrulandı. Tarihinde ilk kez toplu sözleşme yapan memurlar, hiçbir kazanım elde edemeyerek, Memur-Sen Konfederasyonu tarafından aldatıldı.

 

CHP’nin, halen sürmekte olan ve Türk Hava Yolları ile Hava-İş Sendikası’nın aktörleri olduğu THY grevi krizi karşısında aldığı tutum ve Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalar, karşısına aldığı ikinci sendikanın da Türk-İş Konfederasyonu olmasına neden oldu. Kriz sırasında Kılıçdaroğlu THY işçilerini ziyaret ederek destek verdi, genel merkezlerinde bir basın açıklaması yapmakla yetinen, Hava-İş Sendikasını yalnız bırakan Türk-İş Konfederasyonu’nun nerede olduğunu sordu.

 

Haklıydı Kılıçdaroğlu.

 

Halen sürmekte olan THY krizinde siz hiç Türk-İş Genel Başkanı’nın ortalıkta gördünüz mü?

 

CHP, her iki süreçte de takındığı tutumla hem memurlar, hem de işçiler arasında olumlu izler bıraktı. Artık işçiler ve memurlar tepeden, sendika başkanlarıyla ilişki kuran bir CHP yerine, alandan, içeriden ilişki kuran bir CHP ile karşılaşıyorlar.

 

İl kongreleri sürecinde, olabildiğince parti içi demokrasiyi uygulayarak yeni çizgisini gündeme getiren CHP, ikinci adımı sendikalarla kurduğu ilişkiyle attı.

 

Önemli bir adım da Kürt Sorununda CHP’nin çözüm önerisidir. (Bu konuyu başka bir yazıda irdeleyeceğim.)

 

CHP’de taşlar yerine oturuyor ve “Yeni CHP” tepeden tırnağa sosyal demokrat bir parti olma yolunda hızla ilerliyor.

 

Otoriterleşen bir iktidara dur diyecek olan da emekçilerin taleplerini demokratik bir tarzda gündeme taşıyan bir muhalefettir.

 

Bakalım CHP bunu başarabilecek mi?