- Kategori
- Edebiyat
Cibranî-30 (Garip)
Bir gün cennetten tesadüfen çocuk bahçesini izleyen ufak bir melek Tanrı’ya isyan edip insan ve dünyada olmayı istediğini söyleyip karşı gelmiş. Tanrı izin vermemiş, mutsuz umutsuz gidip uyuya kalan melek derin bir rüya beklermiş.
Lakin gözünü açtığında artık cennette de değilmiş. O çocuk parkının karşısındaki evde bir insan olarak terk edilmiş. Önce ergenlikten geçmiş, sonra iş hayatına girmesi gerekmiş; görmüş onca hile ve dalavereyi, liyakatsizlerin makam mevki sahipliğini. Bulmuş ama geçinecek bir ameleliği, yorgunmuş her gecesi dahi. Şaşırmış kalmış, hiç çalışmadan maksadı işlevi faydayken yalnızca siyaset yapıp para kazanan, edebiyatı ve dahi hayatı istismar eden, edebiyat diye başkalarının yürek kanını pazarlayanları...
Ve savaşı görmüş. Hissetmiş derinden derine yalvarmış ve demiş Rabbine “Yeryüzündeyim. Bir garip haldeyim. Bilemediğim bir hengâmedeyim, sevemediğim bir hengâmedeyim”
Cevap gelmemiş, yummuş gözünü ağlaya sızlaya uyumuş. Öylesi derin uykudan uyandıktan sonra uyanıp işe geç kalacağım diye koşuştururken kendini cennet bahçesinde koşarken bulmuş. Kâbus olduğunu anlamış, lakin bu rüyanın yorgunluğunu uzun upuzun, hayli uzun, insan ömrü kadar bir süre üzerinden atamamış.