Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '21

 
Kategori
Sosyoloji
 

Çıltırtan trafik.

   Çıltırtan trafik…     

 

Bir tarihi şehir, üstelik Avrupa’nın birçok ülkesinin

nüfusuna sahip bu mega şehir, güzelliği ile ünlü,

bu kadar mı ihmal edilir?

Dünyanın gözbebeği bu güzelim şehre nasıl kıydık,

nasıl bu denli ihanet edebildik?

1950 yılından beri bu şehirde yaşayan biriyim..

Yaşayabilmek için can atılan bu inci şehri,

nasıl yaşanmaz hale getirdik ve beton yığınına çevirdik?

Uzmanların sık sık vurguladıkları

büyük bir depremin vukuunda ,

İstanbul’da asrın felaketi yaşanacak;

Bu bile kimsenin umurunda değil.Herkes biri biriyle dalaşıyor.

Şu partili veya bu partili fark etmiyor;

İstanbul’un yerel yöneticilerinin tek bildiği şey,

arsa sahiplerine rant sağlamak, orantısız imarlar vermek.

Bir karış da olsa toprak görülen her yeri imara açmak;

Bu açgözlülük, şehri hesapsız kitapsız bir şekilde,

olabildiğince büyüttü ve büyütmeye devam ediyor.

Mevcut altyapı bunca imarı ve iskânı

kaldırır mı diye kimsenin düşündüğü yok.

Bu keşmekeş içinde İstanbul’un en büyük

sorunlarından biri elbette ki trafiktir.

İstanbul’un hiçbir ilçesine, ana arterlerden

rahat bir giriş ve çıkış yapılamamaktadır.

Milyon nüfusa sahip ilçelerin giriş ve çıkışları yalnızca

tek aracın geçebileceği genişlikteki daracık yollardır.

3-4 şeritten yoğun bir şekilde gelen araçlar,

işte bu tek aracın geçebileceği daracık çıkışlara sıkışmakta

ve evlerine gidecek sürücülere hayatı zehir etmektedir.

Sinirlerine hakim olabilirsen  kimse ile de dalaşmadan,

Evine çocukların yanına,  yerine göre

2 -4 saatte kavuşa bilirsin. Haydi bu günü de atlattın.

Bu günlerde okullar kapalı,

binlerce okul servis aracı trafikte değil,

İş yerlerinin birçoğu kapalı, yaşlılar ve çocuklar evlerinde

iken on beş dakikalık yolu iki saatte ancak gidilebilen

bir trafik ne ile izah edilebilir?

Yarın bu insanlar, okullarına ve işlerine gitmek

istediklerinde bu trafik ne hale gelecektir?

Sabah-akşam trafik yoğunluğu saatlerce sürüyor.

Her gün olan bu rezillik nasıl görülmez

ve buna nasıl çare üretilmez?

Kenarlarında devasa AVM’lerin yapıldığı kavşaklarda

ne bir altgeçit ve ne de üstgeçit yapılmış;

araçları aynı düzlem üzerinde sıkıştırmak ve

saatlerce o şekilde bekletmek, işkence çeken insanları

çıldırtmak birilerinin hoşuna mı gidiyor?

İnsan neye yazık diyeceğini bilemiyor; şehre mi,

şehrin sahipsizliğine mi, şehri yönetenlere mi?

Onca zaman ve yakıt israfına mı?

On binlerce insanın sinirlerinin altüst olmasına mı?

 

Ozcanvural33@@hotmail.com

 
Toplam blog
: 453
: 1059
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1933 Kayseri'de doğdum. Kayseri Lisesi Ankara Veteriner Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Diş Heki..