- Kategori
- Sosyoloji
Çıltırtan trafik.
Çıltırtan trafik…
Bir tarihi şehir, üstelik Avrupa’nın birçok ülkesinin
nüfusuna sahip bu mega şehir, güzelliği ile ünlü,
bu kadar mı ihmal edilir?
Dünyanın gözbebeği bu güzelim şehre nasıl kıydık,
nasıl bu denli ihanet edebildik?
1950 yılından beri bu şehirde yaşayan biriyim..
Yaşayabilmek için can atılan bu inci şehri,
nasıl yaşanmaz hale getirdik ve beton yığınına çevirdik?
Uzmanların sık sık vurguladıkları
büyük bir depremin vukuunda ,
İstanbul’da asrın felaketi yaşanacak;
Bu bile kimsenin umurunda değil.Herkes biri biriyle dalaşıyor.
Şu partili veya bu partili fark etmiyor;
İstanbul’un yerel yöneticilerinin tek bildiği şey,
arsa sahiplerine rant sağlamak, orantısız imarlar vermek.
Bir karış da olsa toprak görülen her yeri imara açmak;
Bu açgözlülük, şehri hesapsız kitapsız bir şekilde,
olabildiğince büyüttü ve büyütmeye devam ediyor.
Mevcut altyapı bunca imarı ve iskânı
kaldırır mı diye kimsenin düşündüğü yok.
Bu keşmekeş içinde İstanbul’un en büyük
sorunlarından biri elbette ki trafiktir.
İstanbul’un hiçbir ilçesine, ana arterlerden
rahat bir giriş ve çıkış yapılamamaktadır.
Milyon nüfusa sahip ilçelerin giriş ve çıkışları yalnızca
tek aracın geçebileceği genişlikteki daracık yollardır.
3-4 şeritten yoğun bir şekilde gelen araçlar,
işte bu tek aracın geçebileceği daracık çıkışlara sıkışmakta
ve evlerine gidecek sürücülere hayatı zehir etmektedir.
Sinirlerine hakim olabilirsen kimse ile de dalaşmadan,
Evine çocukların yanına, yerine göre
2 -4 saatte kavuşa bilirsin. Haydi bu günü de atlattın.
Bu günlerde okullar kapalı,
binlerce okul servis aracı trafikte değil,
İş yerlerinin birçoğu kapalı, yaşlılar ve çocuklar evlerinde
iken on beş dakikalık yolu iki saatte ancak gidilebilen
bir trafik ne ile izah edilebilir?
Yarın bu insanlar, okullarına ve işlerine gitmek
istediklerinde bu trafik ne hale gelecektir?
Sabah-akşam trafik yoğunluğu saatlerce sürüyor.
Her gün olan bu rezillik nasıl görülmez
ve buna nasıl çare üretilmez?
Kenarlarında devasa AVM’lerin yapıldığı kavşaklarda
ne bir altgeçit ve ne de üstgeçit yapılmış;
araçları aynı düzlem üzerinde sıkıştırmak ve
saatlerce o şekilde bekletmek, işkence çeken insanları
çıldırtmak birilerinin hoşuna mı gidiyor?
İnsan neye yazık diyeceğini bilemiyor; şehre mi,
şehrin sahipsizliğine mi, şehri yönetenlere mi?
Onca zaman ve yakıt israfına mı?
On binlerce insanın sinirlerinin altüst olmasına mı?
Ozcanvural33@@hotmail.com