Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '17

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Cinsiyetsiz Çocuklar

Cinsiyetsiz Çocuklar
 

Aşkım Kız mı olsun? Erkek mi?


Ne zaman bir ufaklık görsem herkes gibi sarılıp öpmek yerine, onu sevmek yerine yanındaki yetişkinlere bakıyorum.

Belki ebeveynleri, belki en yakın akrabaları. Tahminimce bir takdir belirledikten sonra, ya gülümsüyorum yada efkar kaplıyor içimi. İstikballerini düşünüyorum, mutluluklarını, acılarını adeta bir kahin gibi geleceklerini görmeye çalışıyorum. Evet, ben bir kahin değilim ama onların geleceği bizimde istikbalimiz..

 

Bir vakitlerin 3.sayfa haberleri, şimdilerin alelade haber bülteni değişmezi oldu. 'Bir kadın cinayeti daha' dedi spiker, giden bir mucizeydi, kuruyan bir cennet, biten bir nesil ve tükenen bir nefesti oysa. İsminin adına 'kurban' eklediler. 'Eşi tarafından' dendi devamı haberde, hayat boyu O da bu kelime ile başlayacak cümlelerine, kendine diyecek 'kader kurbanı', ailesi, arkadaşları, dostları hatta çocukları O'nun adının başına 'kurban' ekleyerek bahsedecek yaşam boyu.

 

Bu memlekette kadınlar çok çekti, ezildi. Ama ben hep erkeklere daha çok üzüldüm.


Neden mi? 

 

Çünkü çok iyi tanıyorum onları ve anlıyorum. Annelerinin evden çıkartmadıkları ablalarımızdı onlar, babalarının eve sokamadığı abilerimizdi. Herkes kendine biçilen rolüyle yaşadı. Kadına 'namus' dediler erkeğe 'adam'.

Vakit geldi evlendirildiler, kız istemedi 'şehvet'le kandırdılar, erkek istemedi 'düzen'le yutturdular. Birbirlerine 'tutku'yu gösteremediler, öfkeleri tutkularının önüne geçti, çünkü sevmeyi öğrenemediler. Sevmediler..

 

Evlilikler yürümedi, lastiği patlak arabanın gitmemesi gerektiği gibi bir yanlıştan dönmek yerine, çocuk yapmak mutluluk formülü diye reçete edildi annelerin fetvasında. Çünkü birey yetiştirmek değildi çocuk, evde bir ses demekti, bir oyuncak demekti. Şimdilerde bu çocuklardan bolca var etrafta..Ve asıl 'kurban'bu nesildir. Bugünün 'kurban' olanları bu ailelerin eseridir. Ezilen kadınlar hep bir bahaneye tutunup avuttu kendini 'Kızlar annelerinin kaderini yaşarmış' dedi, çünkü kendi annesi de aynı yollardan geçmiş, kızına bunu sıkça söylemişti. Erkekler de 'ben böyleyim' in arkasına sığındı hep, değişim nedir bilmedi duymadı çünkü görmedi babasından.

 

Bu memlekette kadınlar ezildi hep, bu da yine kadınların kabahatiydi.

 

Kural çok basitti halbuki, çocuk yetiştirmenin birey yetiştirmek olduğunu anlatmalıydı uzmanlar, yaşlandığında kendilerine baksın zihniyetinden kurtulmaktı. Anneleri değiştirmekti esas, anneleri eğitmekti. Mutsuz kadınlar isyanı dillerinden düşürmedi ama bir kez olsun kendi neslini yetiştirirken öğrendiği çaresizlikleri düzeltmedi.

 

Kalıtıma inanıyorum, bir ailenin çocuğuna bırakacağı en değerli şey budur. Paradan, maldan, mülkten, soy adından daha ulvi, daha elzem bir mirastır. İnsan ana rahmine düştüğü andan doğum anına kadar geçen süre boyunca, tüm oluşumunu tamamlar, bundandır tüm o gebelik süresince yapılan testler, ikili, üçlü taramalar, şeker yüklemeleri, amniyosentezler, ultrason görüntüleri her şeye bakılır, bebeğin, boyu, kilosu, kemik gelişimi, kalp kapakçıkları, dalağı, böbreği aklınıza ne gelirse..Her organ tek tek kontrol edilir ve bu gelişim tamamlandığında çocuğun oluşumu da tamamlandığından doğum gerçekleşir.


Sonra?

 

Tüm organları gelişmiş olan insan yavrumuzun tek bir organı varlığına tezatla gelişmemiş olarak doğar. Beyin! İnsanları hayvanlardan ayıran özellik de bu beynin fonksiyonel olarak kullanımını sağlamaktan geçiyor. Düşünebilmek. Tüm sihir, tüm sınır, tüm sıkıntı da burada doğuyor. Bir insana düşünme yetisinin varlığını fark ettirmezseniz, düşünmesinin suç, yanlış yapabileceği, hata yapabileceği olduğunu hissettirirseniz kendi düşünceleriniz doğrultusunda yetiştirirseniz (ve bu manipülasyon olur) doğal olarak sizin kaderinizi yaşaması da kaçınılmazdır ki, siz bir de tutup buna 'kader' derseniz.. Ailelerimize çok yüklemiş görünmek istemiyorum, tüm bunlar öğretilmiş çaresizliklerdir, insan gördüğünü, aldığını bilir ve ancak bu kadarını verebilir. Umudun, dileğim gelecek nesillerimizde. Bırakın hata yapsınlar, bırakın üzülsünler, bırakın canları yansın, göz yaşları aksın. Kız çocuklarınız yada erkek çocuklarınızı cinsiyetine göre yetiştirmek yerine, öncelikle birey olarak yaşamayı öğrenmesini sağlayın.

 

Allah zaten bir cinsiyetle yaratmış, bu değişmez siz çocuklarınızı cinsiyetsiz büyütün. Namus kadına değil, tüm insanlara geçerliyse, göz yaşları kızlara değil, insanlığa verilmiş bir nimetse, oğullarınızın gözyaşlarının akmasına karışmayın, bırakın ağlasın, deşarj olsun, sadece sevgililer arasında kullanılan bir cümle olmasın 'seni seviyorum' insanlar biliyorum bu cümleyi duyunca yanakları kızaran, ve aileler biliyorum bu cümleyi hiç kullanmamış olan. Ailelerinde şiddet olan insanlar tanıyorum, bu kavgalardan bu kargaşalardan üzüntü duymuyorlar, daha şiddetli daha acı verici hasarı daha zor giderilebilecek bir duygu hissediyorlar, 'Utanmak' evet utanıyorlar.

 

Velhasılıkelam, bayanlar; evlerinizin ne denli temiz olduğundan daha önemli oğullarınızın temiz zihniyeti, ve beyler arabanızın kaç bastığından daha değerli kızlarınızın doğru düşünebilmesi..

 

Özgürlük diyorsunuz, çocuklarınıza özgürlük verin, onlara düşünebilmeyi öğretin. Çünkü özgürlük düşünebilmektir..

 

 

 

 

Saygılarımla

Payidar

 

 

 
Toplam blog
: 5
: 179
Kayıt tarihi
: 30.05.17
 
 

Düz, hem de dümdüz..  İstanbul / Danışmanlık ..