- Kategori
- Eğitim
Çocuğa "onun yoluyla" öğretmek - 2

Doğanın herkesi bir var ediş şekli vardır. Kimi müzisyen olmak ister, kimi mühendis. Bir başkası ise elektrikçi olmayı hayal eder ve bunun böyle olması iyidir.
Eğitmenin önceliği, çocukların yeteneklerine göre, doğanın onlara verdiği niteliklere göre, onları insan olmaları için yapılandırmak olmalıdır. Diğer bir deyişle, eğitmen, çocukların doğasında var olan tüm eğilimlere karşı gelmek, o eğilimler yokmuş gibi davranmak yerine, mümkün olduğunca çocukların doğasına yakın olacak şekilde onların yapılanmasına yardım etmelidir.
“Çocuğun yoluna göre eğitmek”, çocuğa sadece yön vermek demektir. Çocuk, doğuştan getirmiş olduğu karakteri sayesinde bu yönü fark etmeli ve doğadan aldığı her şey aracılığıyla kendisini ifade etmelidir. Bu konuda çocuğa, ona belli etmeden yardımcı olmak gerekir.
Önemli olan şey, çocuğun doğasının ve tüm niteliklerinin, sadece kendine almaktan ziyade diğer insanlara vermeye ve sevgiye doğru yönlendirilmiş olmasıdır.
Her çocuk, özel bir nitelikler ve eğilimler bileşimiyle doğmuştur. Ancak bu nitelikleri nasıl doğru şekilde kullanabilecekleri konusunda onlara yardımcı olmalı ve yol göstermeliyiz. Mümkün olduğunca çeşitli ve değişik açıklamalar sunmalıyız. Verebildiğimiz kadar çok ve çeşitli örnek vermek için çabalamalıyız.
Bazen çocuk için okuldaki öğretmeni anlamak zor olabilir. Fakat evde, anne ve babanın çocuğa daha yakın olarak, olayları daha uygun bir biçimde açıklamasıyla, her şey onun için daha açık ve anlaşılır hale gelir.
Çocuklara olayları açıklama şeklimiz önemlidir. Açıklamalarımızda çocuğa söz konusu olan meseleyle bağ kurmasını ve böylece kendisi hakkında daha fazla şey öğrenmesini sağlayabilecek örnekler kullanmak, çocuğa yardımcı olacaktır.
İlkokul kadar erken bir dönemde bile, çocuklar kendi yönlerine sahiptirler diyebiliriz. Bunu kendi başlarına bulabilirler, fakat onlara yardım etmeli, destek olmalıyız.
Birinci sınıf kadar erken yaşta dahi, bir öğretmen her öğrencinin dünyayı nasıl algıladığını, çevresiyle nasıl ilişki kurduğunu, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını ve içsel olarak nasıl yapılanmış olduğunu fark edebilir.
Her çocuğa, kendi doğasına göre, toplum içinde belli bir rolü üstlenmesi için gereken koşulları sağlamalıyız. Böylece bu rol aracılığıyla, çocuk kendini ifade edebilir, içinde bulunduğu topluluğa katılım sağlayabilir. En kavgacı, uyumsuz çocuklar bile, onlara toplum içinde yapabilecekleri yapıcı bir şey bulmamızı hak ederler. Burada dikkat edilecek şey, her çocuk için, çocuğun o toplum içinde kendisini tamamlanmış hissetmesine yardımcı olacak uğraşılar bulmaktır.
Ayrıca, çocuklara kendi aralarındaki farkı ve kendi içlerindeki eğilimi görmelerini öğretmek, onların kişisel gelişimlerini olumlu yönde etkileyecektir, toplumla olan ilişkilerinde onlara büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Aslında, eğitimde en temel olan şey çocuklara bu farkındalığı vermektir.