Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Bulut AbLa'nın Kaleminden :)

http://blog.milliyet.com.tr/handanca

18 Eylül '11

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Çocuğu sorunlu ebeveynler...

Çocuğu sorunlu ebeveynler...
 

Yeter Duymak istemiyorum!!


Yine evden aynı sesler yükseliyordu. Anne ve baba belli ki evin direği kim olacak tartışmasını abartmış, yer gök inliyordu. Ortaya atılan tabak çanaklar yıkanmayan bulaşıklar yığın oluşturmuştu. İki gündür kavga dışında kayda değer bir konuşma olmamıştı. O ev lanetli gibiydi. Annesi susmadan babası da susmuyor. Ama ikisi de konuşurken birbirine bir şey anlatamadan daha doğrusu dinlemeden devam ediyorlardı. Kadın gayet öfkeli bağırıyordu; konuşma artık, bitti! Buna rağmen erkek içgüdülerinin de verdiği komutaya inanarak daha bir inatçı sesleniyordu kes sesini kadın, dinleyeceksin beni!

Biri susmaya diğeri gitmeye niyetli değildi. Belikli daha uzun süre sürüp gidecek olan bu tartışmanın sonu yoktu. Koridorda oturup sessizce kulaklarını tıkayan çocuktan hüzünlü şarkılar geliyordu. Kendince mırıl mırıl söylediği o şarkı büyüdükçe büyüyordu;

-Mini mini bir kuş konmuştu…. Pencereme...(ağlama sesleri eşliğinde hıck..hıckkk)

Bir susup bir konuşan iki büyük karşısında sadece 4 yaşında bir çocuk vardı. Onları susturmaya gücü yetmediği için kendince dinlememeyi seçmişti. Onlar bağırdıkça daha bir kuvvetli söylüyordu şarkısını. Arada düğümlenen sesi, boğulan hıçkırıklarıyla birleşiyor ve küçük bir kedi gibi mırıldıyordu.

Ebeveyn olmak önemlidir. İş sadece bir çocuk dünyaya getirmeyi bilmek olmamalı. İş nedir biliyor musunuz, en kötü anlarınızda bile kendi düşüncelerinizi bir kenara atıp o çocuğun ürkek bakışlarını görebilmektir. Sessizce söylediği o şarkıyı o gürültü arasında ayırt edebilmektir. Kendi sesinizi yutabilmektir önemli olan.

Ama o aile görmüyordu işte. Aradan biraz zaman geçti. Kreşe gönderdikleri çocukları hakkında şikâyetler yağmaya başladı. Arkadaşlarına yüksek sesle bağırarak kendi içine kapandığını ve öğretmeni kızınca da sürekli şarkı söylediğine gayet kendinden emin inanmadılar, çocuklarında davranış bozukluğu olduğunu kabullenmiyorlardı. Evde tek başına oynarken oyuncaklarını dövmeye başlayınca bunu kabullenmek zorunda kaldılar.

Ama sorunlu olan o küçük çocuk oldu. Birden bire kendilerini bırakıp küçük çocuklarıyla ilgilenmeye başladılar. Doktora götürdüler psikolojik bozukluğun nedenini bilmediklerini her şey güllük gülistanlıkmış ağızlarıyla anlattılar.

İçine attığı kederleri küçük yüreği taşıyamadığı için aklı ermediği için anne ve babasının kötü insanlar olduğuna inanmamak için şarkılar söyleyen o minik çocuk sorunluydu.

Bana soracak olursanız,

Ebeveynler, “bu çocuk kime çekti böyle” diye arada birbirleriyle yine atışsa da, odasından mini mini kuş şarkısı yükselen çocuk hala onlara göre daha sorunsuzdu. O çocuk dünyanın en sorunsuz çocuğuydu benim için. Çünkü hayattan yapamayacağı şeyleri istemiyordu. Annesi gibi anlık krizlere girmiyordu, babası gibi sürekli bağırmıyordu.

O çocuk susmayı seçti; anne ve babasından daha akıllı olarak sustu ve şarkı söyledi…

Tek inandığı masal mini mini bir kuştu, penceresine kondu mu bilmem ama unutmadı istese de, güçsüz sesi o gürültüleri susturmaya yetmedi. O hep dinledi, ama kimse onun söylediği bu şarkıyı fark etmedi…

 
Toplam blog
: 30
: 494
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Bankacılık mezunu olmama rağmen müzik ve edebiyattan asla kopamayan, monoton bir dünyanın kapılarını..