Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Çocuğum Madde mi Kullanıyor?

Çocuğum Madde mi Kullanıyor?
 

 
Çoğumuzun kendine yakın görmediği madde bağımlılığı sorunu, aslında zannedildiği gibi uzağımızda değildir. Madde bağımlılığı çoğu kez sigara ile başlayan alkol ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerle devam eden bir zincir gibi etrafımızı sarmaktadır. Madde bağımlılığı sadece bağımlı bireylerin değil ailelerinin ve toplumun hayatını da olumsuz etkilemektedir. Bağımlılık devam ettikçe bireydeki  fiziksel, ruhsal ve davranışsal sorunlar giderek artmaktadır. Bu süreçte çocuğa/gence en büyük desteği verecek olan ailedir. Ne yazık ki aileler çocuklarının madde kullanımını çok geç öğrenmektedirler. 
 
Ergenler, madde kullanmaya başlama açısından önemli bir risk grubu oluşturmaktadır. Yapılan birçok araştırmada maddeye başlama yaşı olarak 12-24 yaş aralığı göze çarpmaktadır. Özellikle ergen çocukları bulunan ailelerin bu süreçleri daha başlarına gelmeden öğrenmeleri ve böyle bir durumla karşılaştıklarında nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleri çok önemlidir.
 
Madde Bağımlılığı Nedir?
 
Bağımlılık yaratan maddeye kısa veya uzun süre maruz kalma sonucunda kişinin kullandığı maddeyi birçok kez bırakma girişiminde bulunmasına rağmen bırakamaması, giderek madde dozunu arttırması, kullanmayı bıraktığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması durumudur. Madde bağımlılığı, kişinin zarar görmesine rağmen madde kullanmayı sürdürmesi, zamanının büyük bölümünü madde arayarak geçirmesi sonucu geliştirilen patolojik bir süreçtir.
 
Bağımlılıkta dört ana unsur vardır:
 
- Her durum ve koşulda maddenin alınması için engellenemeyen bir arzu ve isteğin bulunması,
 
- Devamlı olarak kullanılan dozun arttırılması zorunluluğu (Tolerans). 
 
- Madde kesildiğinde ya da azaltıldığında onun etkilerine karşı psikolojik ve fizyolojik ihtiyacın bulunması (Yoksunluk belirtileri).
 
- Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımının sürdürülmesi.
 
 
Çocuğumun Madde Kullandığını Nasıl Anlayabilirim?
 
- Anormal derecede uyku ve uyuşukluk hali
 
- Ani ruhsal değişiklikler
 
- Konsantrasyon eksikliği, hafıza kaybı, baygınlık, halisünasyonlar
 
- Okul, iş, eski arkadaşlara ve hobilere ilgi eksikliği
 
- Okul başarısında düşüş
 
- Geç saatlere kadar uyanık kalma
 
- Faaliyetler ve nerede olduğu hakkında gizlilik
 
- Yalan söyleme ve hırsızlık
 
- Yeni ve tuhaf arkadaşlar
 
- Son moda ve sıra dışı kıyafetlere düşkünlük
 
- Elbiselerde ya da vücutta alışılmadık kokular, lekeler ve işaretler
 
- Alışılmadık tozlar, kapsüller, tabletler, enjektörler, iğne tarzı şeyler ya da yakılmış boya incelticiler, tırnak cilaları
 
- Borç para alma da artış ya da sık sık harçlık isteme
 
- Arkadaşlarla sohbette şifreli ve gizli konuşmalarda artış
 
 
AİLELER NELER YAPABİLİR? 
 
- Madde bağımlılığı tehlikesi ile ilgili olarak bilinmesi gereken en önemli husus anne 
babanın çocuğuna iyi bir model olmaları gerekliliğidir. Örneğin gereksiz 
ilaç kullanımı engellenmeli, alkol ve sigara çocuğun bulunduğu ortamlarda 
kullanılmamalıdır. 
 
- Çocuğa hayır diyebilme becerisini kazandırılmalı, istemediği durumlarda özellikle 
arkadaş baskısına karşı “hayır” deme becerisi öğretilmelidir. 
 
- Her anne baba çocuğuyla koşulsuz ve sağlam bir sevgi ilişkisi kurmalıdır. Çocuğa 
özgüven kazandırılmalı, yaşına uygun kurallar konulmalı ve bu kurallara öncelikle 
anne baba uymalı, çocuğa iyi örnek olmalıdır. 
 
- Ebeveyn kendini çocuğunun yerine koyarak onun duygularını anlamaya çalışmalıdır. 
Çocuk konuşurken onu dinlemeli konuyla ilgili sorular sorarak onunla ilgilendiğini 
belli ettirmelidir. Konuşma sırasında söylenenlere tepkili yaklaşmak, hemen öğütler 
vermek, kestirme öneriler sunmak doğru değildir. 
 
- Bağımlılığı olan çocuklarda sorumluluk alma ve sorumluluklarını yerine getirme oranı 
çok düşüktür. Genellikle sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışırlar. Bu 
nedenle çocuk doğduğu andan itibaren sorumluluk duygusunu verebilmek onu madde 
bağımlılığından uzak tutmada en önemli unsurdur. 
 
- Çocuğun vaktinin büyük bir kısmı okulda geçmektedir. Okul yaşantısını 
desteklemenin en iyi yolu o gün neler yaşadığını, derslerde neler yaptığını anlatacağı 
bir zamanı çocuğa ayırmak olacaktır. 
 
- Ebeveynler, maddelerin özellikleri, etkileri ve yarattığı olumsuz sonuçlar hakkında 
bilgi sahibi olmalı, yanlış ve eksik bilgilerle çocuğa yaklaşmamalı, çocukla 
maddelerin kötü etkileri hakkında konuşmalıdırlar. 
 
- Aile bağları ve aile içi iletişim güçlü tutulmalı, ailede güven, sevgi ve saygı ortamının 
olmasına özen gösterilmelidir. 
 
- Anne-Baba, özellikle ergenlik döneminde görülen güç savaşlarından kaçınmalı, 
sakinliğini koruyarak çocuğuna doğru örnek olmalıdır. 
 
- Çocuklara sorun çözme becerileri öğretilmeli olumlu davranışlar takdir edilerek 
pekiştirilmelidir. 
 
- Anne ve baba, çocuğu ev içinde ve dışında gözlemlemeli, çocuğun arkadaş çevresi ve 
gittiği ortamlar hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Bunu yaparken suçlayıcı ve takip edici 
tarzda olunmamalıdır. 
 
- Çocuğun televizyonda hangi programları izlediği, internette ne tür sitelere girdiği 
gözlemlenmelidir. Bu konuda seçici olması gerekliliği iletilmelidir. 
 
- Ebeveyn çocuğuyla açık, duygularını anlamaya dönük ve güvenli iletişim kurabilmeli, 
çocuğun gelişim sürecinde yaşadığı problemlerde destekleyici, yol gösterici 
yaklaşımlarda bulunmalıdır. 
 
- Çocuğa yönelik koruyucu, bağımlı, otoriter, baskıcı veya ilgisiz tutumlardan 
kaçınmalı tutarlı bir disiplin anlayışı benimsenmelidir. 
 
- Aile içinde belli kurallar olmalı tüm aile bireyleri bu kurallara uymalıdır. Ev içinde 
konulan kurallar mantıklı, tutarlı ve sınırları belli olmalıdır. Kuralların nedenleri 
çocuğa açıklanmalıdır. 
 
- Ebeveyn çocuğunu başkalarıyla kıyaslamamalı gösterdiği ilerlemeyi onun 
kapasitesine göre değerlendirmelidir. Çocuklar, gelişim döneminde olumlu tepkilere 
çok fazla ihtiyaç duyarlar. Cesarete ve övgüye çok ihtiyaç duyarlar, övgü 
almadıklarında siner içe kapanırlar. 
 
- "Ben senin yaşındayken bu şekilde davranmazdım”, “senin için en iyisinin ne 
olduğunu biliyorum”, “Benim sözüm bitmeden konuşma'' gibi cümleleri azaltılmaya 
çalışılmalıdır. Bu tür konuşma biçimi iletişimi engeller ve ebeveyn çocuk arasındaki 
ilişkinin kopmasına neden olabilir. 
 
- Çocuğa karşı kabul edici ve sabırlı olunmalı, onun bakış açısını, değerlerini ve 
duygularını göz önüne alarak anlamaya çalışılmalıdır. 
 
- Çocuğun kendini tanıması, ifade etmesi ve yeteneklerinin farkına varması için ortam 
sunulmalı, boş zamanlarını yaşına uygun sosyal aktivitelerle değerlendirmesi için 
yönlendirilmelidir. 
 
- Çocuğun da ayrı bir birey olduğunu unutulmamalı ve ona yaşına uygun davranılarak, 
bazı konularda onun da fikri alınmalıdır. Onun da birtakım kurallara, yönlendirmelere 
ihtiyaç duyduğu unutulmamalı, yaşına uygun sorumluluklar verilmeli, fikirlerine 
değer verildiği ona hissettirilmelidir. 
 
- Anne-baba öfke kontrolü ve çatışma çözme konusunda kendini geliştirmeli ve yeni 
beceriler edinmelidir. 
 
- Ebeveyn, çocuğunun öğretmenleriyle işbirliği içinde olmalı, çocuğun okuldaki 
durumu(dersleri, davranışları, arkadaş grubu vs) hakkında bilgilenmelidir, sadece 
problem olduğunda değil her zaman okulla iletişim halinde olmalıdır. 
 
Instagram: instagram/volkanpelenk
 
 
Toplam blog
: 28
: 162
Kayıt tarihi
: 11.07.17
 
 

Çocuk/Ergen/Yetişkin Terapisti - EMDR Terapisti - Aile Terapisti - Öğretim Görevlisi ..