Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kuşkayası (Turgut Erbek)

http://blog.milliyet.com.tr/kuskayasi

30 Aralık '06

 
Kategori
Özel Günler
 

Çocukluğumdaki bayramlar

Çocukluğumdaki bayramlar
 

Köydeki evimizin bahçesi


Çocukluğumdaki bayramlardan neler anımsamıyorum ki...

Bayramlık diye alınan kadife pantolonları, rugan gibi ayağımızda parlayan lastik ayakkabıları ve yüreğimizi saran tarifsiz sevinçleri... Akşam olunca biran önce yatağa girip uyumak ve tepenin ardında parlayıp, dilini pencereden içeri uzatarak yüzümüzü yalayan güneşle birlikte yerimizden fırlamak isterdik. Her ne hikmetse öyle gecelerde bir türlü uyuyamazdım. İpin bir ucundan ben asılırdım, diğer ucundan ise gitmek bilmeyen karanlık. Kısık, isli gaz lambasının zor aydınlattığı tavanda saymadığım tahta bırakmazdım...

Benden sonra dünyaya gelen kardeşimde benim gibi uyumazdı. Yastıktan başını yavaşça kaldırıp, "Ağabeyi, geceler gündüzlerden daha mı uzun?" diye soruşunu hala gülümseyerek anımsarım. Esnemesine ve gözlerinin küçülmesine karşın o da beni yalnız bırakmamak için direnir gibiydi. Tek arzumuz, yeni günün müjdeci olan horozların seslerini biran önce duyup, yüreğimizdeki sevinçle yataktan fırlamaktı.

Bayram sabahı, yüreğimizi davul gibi gümbürdeten sevinçle, avucumuza bozuk para koyan büyüklerimizin elini öperdik. Yüzümüzden öpüp entarisinin iç cebinden, çerçilere sattığı yumurtaların parasını çıkaran nenemizin, (dedemi hiç görmediğim gibi, dede sevgisini de yaşamadım) baba ve anamızın ellerinden öpüp, bağını koparmış tay gibi dışarı fırlardık... O bozuk paralar sanki avucumuzu ateş gibi yakardı. Yüreğimizin ve aklımızın bir tarafı oraya yoğunlaşırdı. Elimizi hiç açmayacakmışız gibi sıkıca yumar, ne alacağımızı hızla düşünmeye, alacaklarımızla neler yapacağımızı düşlemeye başlardık. İçimizden taşan sevinç çığlıkları, bir yorgan gibi tüm seslerin üstünü örterdi.

Seslerimizin çınlayarak bize geri gelmesini sağlayan kayalıkları anımsıyorum. Gelinlik giymişçesine beyaza bürünen tepeleri, üstümüzde özgürce kanat çırpan kargaları... Şarkı söyler gibi guruldayıp, ahırların bacasından girip çıkan paçalı güvercinleri... İçlerinden birini yakalamak için onlara sinsice yaklaşan kocaman kedileri.. Yüreğimiz avucumuzda, bir solukta gittiğimiz is ve küf kokan köy bakkalları da belleğimden silinmedi henüz.

Elimizde eriyip parmaklarımızı birbirine yapıştıran akide şekerlerini... Kardan adam yapışımızı... Jilet gibi keskin ayazda keçeleşen parmaklarımızla, zonklayan ayaklarımızla ve kopup düşeceklermiş gibi kızarıp uyuşan kulaklarımızla kızak yarıştırdığımız yılları... O siyah beyaz fotoğraf kareleri, geçmişten gelip gözümün önüne bağdaş kurarak oturuveriyorlar. Küçücük yüreklerimize sığmayan düşlerimiz vardı. Gözlerimizin parlamasını sağlayan, bizi yerimizde duramaz hale getiren sevinçlerimiz... Bazen, teknolojinin insanları robotlaştırmadığı, sevginin ve saygının eşit paylaşıldığı yılları özlemiyor değilim. Kapı kapı dolaşıp, kayısı hoşafı, erişte pilavı ve kurban etiyle karnımızı doyurduğumuz yılları...

Artık hiçbiri yok artık....

Ne çocukluğumuz, ne de ölecekleri hiç aklımıza gelmeyen büyüklerimiz. Büyüklerimizin ve onlardan sonra kaybettiklerimizin yokluğunu kabullenemiyoruz. Geride bıraktığı boşluğu bir türlü dolmayanları... Sesleri kulaklarımızda, görüntüleri göz bebeklerimizde donup kalanları... Bizim kuşak aslında eski bayramları değil de o yılları, o insanları arıyor galiba.

Her bayram kaybettiklerimizle birlikte, onlarla yaşadığımız anılar bir türlü yakamızı bırakmıyorlar. Sökülüp çıkarılmaları olanaksızmış gibi yapışmışlar belleğimize. Bazen, Eski bayramlar nerde; diye yakınıyoruz ya, bence bu gereksiz bir hayıflanma. Bayramlar yine aynı ama çocuklar için. Galiba bizler çok uzun yaşadıklarını sandığımız, babamızın ve annemizin yaşına gelmiş olmayı kabullenemiyoruz.

Her gününüzün bayram sevinciyle geçmesi dileğiyle...

 
Toplam blog
: 72
: 1492
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Edebiyata ortaokul yıllarında şiirle merhaba dedim. O yıllarda şiirlerim ve yazılarım yöresel gezete..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara