Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

14 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Çok ararsınız (Başbakan bırakıp giderse çok ararsınız)

Son yıllarda gelişen olayları ve Cumhuriyet tarihinin en güzel en doğal halk eylemlerine ilişkin yazılar yazdığımda bazı kişiler hep aynı yere takılıp kaldıkları ve bu olaylara objektif gözlerle bakıp yorumlayamadıkları için itiraz ediyor garip laflar sıralıyorlar. Örneğin; Başbakan giderse çok ararsınız, diyen de var, anaların yanına babalarımızı gönderirsen ne yapacaksınız diyenler de…

Bana göre bu insanların yaptığı kendini ve aklını inkâr etmesinden bazılarının etrafına da alternatifsiz yaftasını yapıştırarak zavallılığın tescilinden başka bir şey değildir.

Zavallı diyorum çünkü bilimsel verilere göre; kişiler beğendiklerini ya da bir nedenle desteklediklerinin alternatifsiz olduğunu öne sürerek kendi gibi düşünmeyenleri küçümsüyorlar demektir…

Benim aklım var beynim var gerçekleri görebiliyor kendi değerlerime sahip çıkmasını biliyor ve en azından onları açıkça savunabiliyorum…

***

Alternatifsizlik ne demektir?

Bir nesnenin veya bir kimsenin yerini alabilecek değerde bir başka şeyin olmaması halidir, bir anlamda da başka seçeneği olmamaktır. İlginçtir ki; günümüzde teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişirken, alternatifsizliği düşünmek ve bunun arkasına saklanmak bence çağa ayak uydurmamanın göstergesidir.

***

Bir iş yerinde işler bir kişinin üzerine yığılmış ise, yönetenler ve çalışanlar o kişinin alternatifsiz olduğunu söylemeye başlamışlarsa yönetenler sorumluluktan çalışanlar ise işten kaçıyorlar demektir.

Bir ülkeyi yönetenler ile halkı liderin alternatifsiz olduğunu onun gibi düşünen çalışan hiç kimsenin olmadığına karar vermişlerse; bu insanın kendini aklı mantığı inkârı ve köleliği kabullenmesi demektir. Bunu en iyi kullananlar maalesef din adamlarıdır.

***

Ancak şunu da söylemekte yarar var; alternatifsizlik kavramı eksiklikler yokluklar yolsuzluklarla ve ne yazık ki tatminsizliklere dolu ülkemizde bir kısım vatandaşı heyecandan heyecana sürükleyen bir kavramdır. Bu heyecan onlarda ülkede iş yerinde durmadan üreten ve sürükleyen bir yapının var olduğunu kabullendirir.

Bu kavramı kullanan kişilerin hiçbir şey yapmama, en basit işlere ve sorunlara kafa yormama alışkanlığı olduğu ve beğendikleri kişileri de alternatifsiz olarak kabullendikleri utanılacak ve gerçekten çok acı bir vakadır.

Bu tiplerden maalesef günümüzde çok sayıda insan var…

***

Ülke yönetenler yaptıkları toplantılarda mitinglerde bunu kendisini dinleyenlerin gözüne ve duruşuna bakarak karar verir. Kendisine beceriksiz de olsa kin nefret ve şiddet de dolu da olsa; büyük bir kitler tarafından bir “vizyon” üstlenmesi görevi verilmiştir.  Sorunların yaşanmadığı zamanlarda çeşitli arayışlara girerler. Bu arayışlarda öne çıkan duygu daima “öç alma” duygusudur.

Bu insanlar ne zaman zor duruma düşseler güvenli konumlarını unutup beğenmedikleri halde alternatifsizliğini düşünenlerden medet ummaya başlarlar.

Gerek seçenler gerek ülkelerine sahip çıkmaya çalışanlar böyle zamanlarda kendi çıkarları zedelenmesin, sorunlara kafa yormasın başına bela gelmesin diyerek kendilerine dokunmayan yılanlarda bin yaşasın diye düşünüyorlar.

Bunun adına “pişkinlik” deniyor haberleri yok.  Şahsen ben bu tip insanları anlamak da çok zorlanıyorum.

***

Kimi alternatifsizler de kendileri dışında kalan kimseleri küçümseyerek, “ alternatifi olmayanı oynamaya ” bayılıyorlar. Bu halleri ile egoları feci şekilde yoğunlaşmış, duyguları katılaşmış ve adeta kendilerini esir eder hale gelmişler.

Belirsizliklerle dolu bu düşüncelerinde belli etmemeye çalıştıkları yegâne şey, korku ve endişe içinde olduklarıdır. Korkularını gizliyorlar, endişelerinin arkasına saklanıyorlar. Korku, paniği getiriyor; panik de beceriksizliği...

Belki korkup paniklemeseler, alternatifsiz oluşlarındaki yetersizlikler anlaşılmayacaktı ama dikkatli gözlerle bakanlar onların üzerine dikilmeye çalışılan bu elbiselerin eğreti durduğunu çabucak görebiliyorlar.

Zaten demokrasilerde seçmene verilen en önemli görev de budur…

***

İşte son günlerin ülkemiz “yönetim” biçimi ve lideri karakterinin açık anlatımı da budur;

Görüntüde ya da sözde “bundan sonra her önerinize açığım.” diyebilecek kadar olgun olduğuna inandıran, ama hep kendi bilen, başkalarına hak tanımayan, zaman zaman aşağılayan hakaret edenler hata yapmada rekorlar kırarak etrafına ve vatandaşlarına “alternatifsiz” olduğunu dikte ettiriyorlar.

***

Eylemler sonrası ani ve zorlama bir kararla mitingler düzenlenmesinin ve YSK nun kararnamelerle yasaklamasına rağmen seçim dönemleri dışında seçim propagandası yapılmasının başlıca nedeni budur; “Alternatifsiz” olduklarını göstermek…

Asıl tuhaf yanı ise hayatı başarılarla dolu kariyer, ehliyet ve liyakat sahibi varlıklı kişilerin bile özgür irade ile seçilmiş insanların gerçeklerden kaçamayacaklarını, seçilmişlerin kendilerinin arzu ve istekleri dışında yaşamlarını değiştiremeyeceğini kabullenmemiş olmalarıdır.

Bir ülkede ömür boyu alternatifsizliği düşünmek o ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Böyle düşünen insanların olduğu yerde akıl ve ruh yapısının sağlıklı olduğunu düşünmek normal bir davranış değildir.

***

Doğaya ve evrene bir bakarsanız hemen her şeyin bir alternatifinin olduğunu görürsünüz. O yüzden salak ve aptal olmadığımı da bildiğim için; biri veya birileri çekip giderse ya da görevi bırakırsa işimin ülkemin paramparça olacağını bölüneceğini ve batacağını düşünmek hatta bundan anlamsızca korkmak bana ve benim gibi düşünenlere yakışmaz.

Sizler “alternatifsizlik” üzerine yaşamınızı oturtabilirsiniz ama hiç kusura bakmayın ne derseniz deyin, bu akıl ve kafa yapısı bana göre değildir.

***  

Şu da bir gerçektir; aceleyle ve bilmeden tanımadan, “sorumlu” olarak seçilenlerin “sorumsuzlukları” yüzünden birlerinin “alternatifsizlik” kavramı ön plana çıkmaktadır.

Bunun suçu da bizlere aittir. Çünkü kendimizi inkârla birlikte bazılarına hak ettiğinden çok daha fazla değer veriyor,  bel bağlıyor ve güveniyoruz…

İşte onun için sorumluluktan kaçan sorumlular yüzünden ülkenin artık gün yüzüne çıkan ve yakın gelecekte çok can yakacak sorunlarına “sanatçılar” sahip çıkıyorlar…

Bunun anlamı da şudur; geçmişte de gelecekte de etken olacağı aşikâr olan “umutsuzluk ve alternatifsizlik” kavramları boşuna değildir…

***

Rahmetli babamın dediği gibi; ” tırnağın varsa başını kaşı” gerisini boş ver…

Hayırlı Cumalar…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..