Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Çok bilmiş şirket patronlarına hitaben

Çok bilmiş şirket patronlarına hitaben
 

Washa Katu Style..


Bir müşteriyi ikna ederek satışın gerçekleşmesini sağlamak çok güç!.. 

Uzmanı olduğun, benimsediğin ve inandığı bir işin gereği, önemi ve önceliğine inanarak bir hayali hayata gerçirmek ise, neredeyse İMKANSIZ. 

Bilgi insanının en temel özelliği; sürekli öğrenme "disiplini" ise..... 

Eskimiş ve geçerliliği kalmamış bilgi ve becerilerin "bekçiliğini" yapmaz ve kendini geliştirme alışkanlığını "sürekli" canlı tutar ise... 

Nereden çıkıyor, hangi alıcıyla beslenip büyüyüp gelişiyor, ekonomisi bu kadar güçlü olduğu halde konuşmayı bile hala öğrenememiş işletmeciler.. 

Sağlıklı satış muhasebesi yapamayıp, elemanının, tedarikçisinin düzenli ödemesini yapamadığı halde, her haftasonunu sevgilisiyle, eşiyle, dostuyla veyahut ailesi ile Bodrum'da güneşlenerek geçiren, ayağına LV marka ayakkabı giyerek veya Gucci evrak çantası taşımakla beyfendi olduğu kanaatine varan çok sevgili patronlar; nasıl oluyor da yıllardır markalarının yaşatabiliyorlar.. 

Sanki, birileri ve bir konu hakkında karar vermek için acele ediyoruz. 

Piyasada görüp şahit olduğum, ihracat şampiyonu ama satış sonrası desteği bulunmayan, elektronik posta hesabını 5 gün sonra kontrol eden ama iphone4 kullanan kumaşçılar... 

Kasasına milyonlar sokan, masası günde 5 tur dönen ama kullandığı bardağını sponsor firmaya ödetmeyi kar sanıp, ismini 2TL'lik bardakla aynı çizgiye sokan restaurantlar... 

Dünya sattığı malın ne olduğu değil, servis kalitesi ve ürüne kattığın yeniliklerin neler olabileceğini tartışırken, örümcek ağına takılmış, bundan 50 yıl önce yaşamış dar görüşlü bir esnaf gibi: çalışanının, tadarik ettiği ürünün ucuzunu tercih edip, ödeyeceği parayı çalıştırmak veyahut hiç ödememekle para kazandığını sanıp, altına süper lüx araba çekmeyi meziyet sanan şirket patronları... 

Başari deyince akla farklı şeyler gelebilir... 

Toplumun gözünde başarı, iyi maddi gelir getiren bir kariyer, büyük bir ev, lüks bir arabadir. Evet doğru!! 

Ama..... 

Aslında bunlar başarılı olmanın tanımı değildir.... 

Unutmamak lazım... 

Tüm franchise veren firmalar, batırmak istedikleri veya artık çalışmak istemedikleri, gözden çıkarttıkları bayilerine sonsuz kredi açarlar... 

Çünkü: Her nedense, kasasına bir anda milyonlar girmiş işletme, küçük bir ayrıntı olan "ki ben buna gerçekten çok gülüyorum" o paranın kendi parası olmadığını ve geri ödenecek bir gider olduğu gerçeğini unutur... 

Evde bekleyen eşin yıllardır hayalini kurduğu arabalar, her başarılı patronun er yada olmasını hayal ettiği şehirin yakınlarında ama dağ bayır alabildiğince yeşil alana sahip bahçeli 500m2'lik evlerin alımı yine her nedense, hep bu döneme denk gelir... 

Neyse!... 

Kimsenin tercihi ve yaşantısı bizi ilgilendirmez... Hepimiz kendimizden mesuluz.. 

Amaaaaa... 

Başarılıyım diye gerim gerim gerilen... 

Her konuşmasında malını, mülkünü insanın gözüne gözüne sokan ve işletmesine satın aldığı en küçük mal ile o firmayı satın aldığı hissiyatına kapılan ama ödemesine gelince eli titreyen, onun bunun hakkına tecavüz eden ve hala kendini başarılı zanneden şirket patronlarına şunu söylemesem de çatlarım: 

Gerçek başarı, sahip olduğumuz sorumluluklarımıza rağmen sık sık gülebilmek ve çoğlamaktır... 

Etrafındaki akıllı insanlarin saygısını ve çalışanlarının güvenini paranla değil gücünle kazanmaktır.... 

Herkesteki en iyiyi bulmaktir ve doğru tercihleri yapabilmektir.. 

Mesai sonunda; gönlünce eğlenmek ve dışarıda da bir hayatın devam ettiğini bilmektir.. 

Tek bir kisi bile olsa, birinin sizin ürettiğiniz bir ürüne veyahut verdiğiniz hizmete ihtiyacı olduğunu gördüğünüzde, sizin ona talepleri karşılamak adına yanıt vereceğizini bilmesi ve size güvenmesidir... 

İşte bu başarılı olmaktır... 

 
Toplam blog
: 24
: 604
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Tekstilci anne, ilaç sektöründe yönetici olan babasının küçük şımarık kızları olarak Şişli'de hay..