- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Çöken adalet sistemi 3
Mahkeme
Gazinocu evden uzaklaşmış, rahatsızlıklar bitmiş, ama anahtarları vermediği ve içeride eşyası olduğu için; Dede evine girememektedir.
Dedenin avukatı evin boş olduğunun tespiti için Mahkemeden durum tespiti ister. Mahkeme; kilitli bulunan eve girilemeyeceği gerekçesiyle bu talebi ret eder.
Dede gene çaresizdir. Evinin mülkiyet hakları gitmiş, Bu hakkı almak için, kanuni bütün yolları denemiş ve bir sonuç alamamıştır.
Meni müdahale davası kaplumbağa hızıyla sürmekte ve ne zaman biteceği bilinmemektedir. Günler ve haftalar geçmesine rağmen Gazinocu ortalıklarda görülmemiş ve anahtarları teslim etmemiştir..
Dede haksızlıklara tahammül edemeyen, sabırsız bir kişidir. Bu özelliğinin başına neler getireceğinden habersiz. ( Mülkiyet hakkı anayasal ve kutsal bir haktır. Gerektiğinde zor kullanılarak alınır ) deyerek; evin kapılarını çilingire açtırıp ihkakı hak yapma kararı alır.
Ancak bunu yaparken; kendisinin töhmet altında kalmaması ve gazinocunun haklarının korunması için; yanında iki şahit ve noter bulunmasını ister ve mahallin noterine gider. Maksadı: İçeri girerken müşahit sıfatıyla noter bulundurmak ve kalan eşyaları notere tespit ettirmektir. Noter bu tespite yanaşmaz. Dede Noterin tespit yapmaktan başka bir rolü olmayacağına, çilingire, iki şahit huzurunda kapıyı kendisinin açtıracağına ve noterin sadece tespit yapacağına dair sözlü teminat verir. Noter de ikna olup kabul eder.
20 Mayıs 1997 tarihinde ve iki şahit ve bir çilingir huzurunda eve girilip, gazinocunun bıraktığı, eşyalar noter tarafından tespit edilerek zapta geçirilir ve Dede’nin emanetine alınır…
Gazinocunun bıraktığı eşyalar: Karyola, yatak, buzdolabı, çamaşır makinesi, elbise dolabı, komedin vs. gibi, kamyonla taşınacak cinsten, ağır eşyalardır. Yükte hafif, pahada ağır bir şey yoktur. Dolaplar da boştur.
Dede bunları emanetine aldıktan sonra, Gazinocuya telefon edip durumu anlatır ve borcunu ödeyip eşyalarını almasını söyler. Gazinocu bunu duyunca polise şikâyette bulunur.
Polis, dedenin evine gelerek araştırma yapar ve gerçekleri öğrenince bir şey yapamaz. Gazinocuya da savcılığa gitmesini önerir.
Bu öneri üzerine Gazinocu savcılığa gidip: Dede tarafından evinin soyulduğunu, içeride bulunan müzik setleri, renkli televizyonları, kıymetli halıları, değerli evrakları ve 10.000.000 DM, 5.200.000 US doları, 103.000.000 TL. parasının alındığını iddia eder.. ( Bu rakamlar hatalı yazılmamış doğru yazılmış rakamlardır.)
Savcılık yapılan araştırma sonunda iddiaların doğru olmadığını görür ve takipsizlik kararı verir. Böylece Gazinocu müfteri durumuna düşmüş ama Dede şikâyetçi olmamıştır. Gazinocu da bu işin arkasını bırakmıştır..
Gazinocunun eşyaları Dedeye yük olmaktadır. Aradan üç ay geçmesine rağmen eşyalar alınmamıştır. Dede bu kez bir başka noter kanalıyla Gazinocuya tebligat gönderip, borçlarını ödeyerek kalan eşyalarını almasını resmen duyurur. Tebligat bizzat kendisine yapılmıştır. Ama Gazinocudan gene ses yoktur.
Hikâyenin asıl enteresan tarafı bundan sonra başlar.